"Resûlullah(sas): “Kim istiğfara (estağfirullaha) devam ederse, Allah onu her türlü sıkıntıdan halâs eder ve ona ummadığı yerden rızık verir.” buyurmuştur."
Hüseyin Yağmurla Dua Köşesi
Kur’an‘ı kalblerimizin baharı eyle Allah'ım!
Sevgili dostlar, on bir ayın sultanı, bütün güzelliğiyle ve nuruyla bir güneş gibi ufkumuzda tulu eyledi. Başlangıcı rahmet, ortası bağışlanma ve sonu da cehennemden kurtuluşa vesile olan Ramazan-ı Şerife bizi kavuşturan Rabbimize hamd ederiz.
Ramazan’da tutulan oruç ibadetiyle mümin, yemeden içmeden ve nefsin başka arzularından uzak kalmakla meleklere benzemeye başlar. Oruçla nefsini terbiye eder, fakirlerin halini yaşayarak anlamaya başlar, paylaşmanın mutluluğunu keşfeder, gecesinde Ramazanın kıyamı olan teravih namazıyla manevi olarak Rabbine yaklaşır ve hayatında yepyeni bir sayfa açılır..
İftarda tarifi imkansız bir mutluluk duyar, sahurda bambaşka bir berekete erer..
...ve hele o Kur’an’ın manevi atmosferinde geçen mukabele zamanı yok mu?
Mukabele nereye dayanıyor?
Kur’an’ın Allah tarafından indirildiği şekilde korunması, âyet ve sûrelerin tertibinin doğru olarak tesbit edilmesi ve bunun kontrolü için Kur’an’ı indiren melek Cebrail (aleyhisselam) her sene Ramazan ayında, bir rivayete göre Ramazan ayının her gecesinde, Resûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’e gelirdi.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem Kur’an âyetlerini Cebraîl Aleyhisselam’a okurdu ve sonra da onun okuyuşunu dinlerdi. İşte, Kainatın İftihar Tablosu ile Cibrîl-i Emin’in Kur’an-ı Kerim’i bu şekilde karşılıklı olarak okumalarına “mukabele” denilmiştir.
Hem o mukaddes hatıraya saygının bir tezahürü olarak hem de Kur’an’ın Ramazan’da nazil olması ve özellikle bu ayda Kur’an okumanın kat kat mükâfatlandırılacağının müjdelenmesi sebebiyle, mü’minler Ramazan boyunca camilerde ve evlerde “mukabele” okumayı ve hatimler yapmayı güzel bir adet haline getirmişlerdir.
Sevgili dostlar, bu Ramazan’da Kelâm-ı ilahîye karşı kalb kapılarını sonuna kadar açıp muhterem hocamızın şu çağrısına kulak vermeliyiz:
Kur’an okumayı bilmiyorsak, Ramazan-ı Şerif’i vesile yaparak, hemen öğrenme yolları aramalı; Kelâm-ı ilahîyi okuyabiliyor ama anlayamıyorsak, bazı ayetlerin şerhlerini de ihtiva eden bir meale başvurmalı ya da daha da güzeli, ciddi bir tefsir kitabı mütalaa etmeli ve bu bir ayı gerçekten bir Kur’an ayı olarak değerlendirmeliyiz.
Ramazan'ın bu ilk gününde duamız:
Ebu Musa el-Eşarî’den: Resulullah (sas) şöyle buyurdu:
“Kimin başına bir sıkıntı, bir keder gelir de, şu duayı okursa, Allah onun sıkıntısını giderir, onu ferahlatır:
“Allahım! Ben Senin kulunum, kullarından bir erkekle bir kadının oğluyum, perçemim Senin kudret elindedir.
Hakkımdaki kararın yürürlükte ve yine hakkımdaki takdirin âdilânedir. Senden, kendini isimlendirdiğin, Kitabında indirdiğin, yarattığın varlıklardan birine öğrettiğin veya gayb ilminde kendine tahsis edip kimseye bildirmediğin her bir ismin hürmetine…
Kur’ân’ı kalbimin baharı, gözümün nuru, hüzün, gam ve tasamın gidericisi kılmanı diliyorum. Güç ve kuvvet ancak Allah’ın elindedir.”
Resûlullah(sas): “Kim istiğfara (estağfirullaha) devam ederse, Allah onu her türlü sıkıntıdan halâs eder ve ona ummadığı yerden rızık verir.” buyurmuştur. (Ahmet b. Hanbel, 6 ,246)
Ramazanın bu ilk Cuma gününde Cenabı Allah gönüllerimizi Kur’an’ın atmosferinde nurlandırsın, bütün kederlerimizi gidersin, dua ve zikirlerle dillerimizi coştursun, dualarımızı da muztar kullarının dua ve yakarışları hürmetine kabul buyursun. Amin!