Romanlara akademik bakış
-OMÜ Fen-Edebiyat ve Eğitim fakültelerince ortak yürütülen
çalışmada, 635 hanede yaşayan 2 bin 685 Roman ile yüz yüze
görüşülerek, Romanların yaşamlarına ilişkin birçok konu ile
sorunları araştırıldı
-Y
SAMSUN (A.A) - Mehmet Kumcağız - Ondokuz Mayıs Üniversitesi
(OMÜ) Fen-Edebiyat ve Eğitim fakültelerince ortak yürütülen çalışmada, 635 hanede
yaşayan 2 bin 685 Roman ile yüz yüze görüşülerek, Romanların yaşamlarına ilişkin
birçok konu ile sorunları araştırıldı.
Doç. Dr. Kezban Çelik, Yrd. Doç. Dr. Canani Kaygusuz ve öğretim görevlisi
Yasemin Yüce Tar tarafından gerçekleştirilen çalışmada, Samsundaki Romanların
gündelik yaşam deneyimleri, yaşam deneyimlerini etkileyen faktörler ile
kendilerini nasıl algıladıkları, yaşam pratikleri belirlenmeye çalışıldı.
Çalışma yürütücülerinden Yrd. Doç. Dr. Kaygusuz, araştırmanın sonuçlarına
ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Canik ilçesinde yaşayan Romanların
hizmetlerinin artırılmasına yönelik farkındalık oluşturarak yaşam kalitelerinin
iyileştirilmesine katkı sağlamayı amaçladıklarını söyledi.
Araştırma kapsamında Canik ilçesindeki 200 Evler ile Yavuz Selim
mahallelerinde 635 hanede yaşayan 2 bin 685 Roman ile yüz yüze görüşülerek anket
çalışması yaptıklarını anlatan Kaygusuz, şöyle devam etti:
Veriler yüz yüze anket yöntemiyle elde edildi. Görüşmelerimiz mahalle
muhtarları ve mahallelerin kanaat önderlerinden oluşan kişilerin işbirliğiyle
gerçekleştirildi. Romanların kimliğine ilişkin dışlanma ve klişe ön yargıların
sürmekte olması, grubun içe kapanmasına neden olmakta. Diğerlerince dışlanan,
dışlandığını hisseden grup içine yönelmekte, dışlanmaktan kaçmak ve kendini daha
iyi hissedebilmek için grup içinde sosyalleşmeyi tercih etmekte. Roman kimliğini
yeniden üretecek, onların sadece müzik konusunda becerikli olduğu, başka konuları
yapamayacağına ilişkin inancın da kırılması gerekmekte. Çocukların çoklu yetenek
ve becerilerinin açığa çıkarılabileceği bir ortam yaratılması gerekli. Daha iyi
bir takip sisteminin kurulması da faydalı olabilecektir.
Çocukların eğitimlerinin yok denecek kadar az olduğunu vurgulayan Kaygusuz,
şunları söyledi:
Küçük yaşta ebeveyn olan genç kadın ve erkekler hemen sorumluluk almakta,
evlilik sorumluluğu kapsamında kısa eğitimleriyle günübirlik işlere gitmek
zorunda kalmaktadırlar. Durum böyle olunca kadınların ev temizliğine gitmeleri,
erkeklerin de enformel sektöre eğitimsiz ve becerisiz olarak dahil olmaları
kaçınılmaz olmakta. Anne babanın çalışma hayatına dahil olması çocukların
yaşamlarının kontrolsüz olmasına yol açmakta.
-Gelişim ve ilerleme için eğitim şart-
Romanların sosyal ve kültürel alanda gelişmelerinin, iktisadi alanda ve
refah düzeylerinin artmasına olanak sağlayacağını ifade eden Kaygusuz, gelişim ve
ilerleme için eğitimin şart olduğunu kaydetti.
Romanların başta eğitim kurumuna inanması gerektiğini belirten Kaygusuz,
şöyle konuştu:
Erken evlilik, eğitim hayatı ve çalışma hayatı arasındaki döngüsel ilişki
önemli bir ağ üretmekte. Romanların kendi yapabilirliklerine ilişkin inançların
geliştirilmesi ve diğerinin de onların yapabilirliklerine olan inançlarının
artırılması gerekmekte. Eğitim düzeyi düşüklüğü, işsizlik, genç nüfus yoğunluğu,
mesleki kurslara yetersiz katılım gibi sonuçlar genel ülke düzeyinde Roman
vatandaşlar için geçerli sorunlardan. Her türlü dışlanma ve ayrımcılığın ortadan
kaldırılması gerekmekte. Yaşam koşullarının iyileştirilmesi, sosyo ekonomik
sorunların giderilmesi, çocukların eğitim ve öğretimle geleceğe hazırlanması önem
taşımakta. Yaşadıkları bölgelere daha çok okul, kreş, eğitim merkezi yapılması,
okuma yazma bilmeyenlerin eğitime teşvik edilmesi önemsenmeli. Ayrıca
kültürlerine uygun mesleki eğitim kursları açılması, istihdamı teşvik projeler
üretilmesi, yoksulluk sınırının altında yaşayan ailelere daha fazla yardım
yapılması da başlı başına sorunların içinde yer almakta.
Hak savunabilmek için orta sınıf kültürel sermayesine sahip olmak
gerektiğine dikkati çeken Kaygusuz, Romanların bu sermayeden yoksun
bırakıldıklarını savundu.
Yrd. Doç. Dr. Kaygusuz, Romanlara yönelik genel algının onları sosyal
hiyerarşinin en altına yerleştirdiğini ve Romanların, kendilerini Müslüman,
Sünni inancına sahip Türkler olarak görme ve azınlık olarak kimliklerini açıkça
dile getirmekten sakınma eğilimlerinin şaşırtıcı olmadığını ileri sürdü.
Yayıncı: Orhan Topal