Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığını 1 Ocak'tan itibaren Romanya üstlendi. Görevi Avusturya'dan devralan Romanya, Brexit sancısıyla sarsılan ve Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine hazırlanan AB'nin dönem başkanlığını altı ay süreyle yürütecek. Ancak özellikle ülkede kopan yolsuzluk skandalları ve hükümetin bu skandalları örtmek için yargıya baskı yapması, Avrupa'yı hedef göstermesi ve aşırı muhafazakar Macaristan ve Polonya hükümetlerinin izinden gitmesi, Brüksel'deki AB yöneticilerini endişelendiriyor.
Romanya'da yolsuzluk skandallarına adı karışan iktidar partisi sosyal demokrat PSD ile yargı bağımsızlığı ilkesini hatırlatan Brüksel arasında son dört aydır gergin bir ilişki devam ediyor. AB'nin gündemi önümüzdeki altı ayda oldukça yoğun ve birliğin kaderini belirleyecek nitelikte. Mart sonunda tamamlanması gereken Brexit müzakereleri, 26 Mayıs 2019'da yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri ve bağlanmayı bekleyen AB bütçesi gibi birliğin hayati sorunları masada. AB'ye 2007 yılında giren Romanya ilk kez dönem başkanı oluyor ve bir dönem başkanl ender şeklide bu kadar ağır dosyayı aynı anda masasında buluyor.
PSD ve yolsuzluk iddiaları
AB Komisyonu, Romanya'da iktidarın tıpkı Macaristan ve Polonya'da olduğu gibi yargı ve yolsuzlukla mücadele makamları üzerindeki baskılarını artırmasından dolayı rahatsız. Romanya politikasının güçlü ismi PSD lideri 56 yaşındak Liviu Dragnea, seçim yolsuzluğu yaptığı için hapis cezasına çarptırılınca Başbakan olamadı. Üstelik hakkında iki ayrı yolsuzluk dosyası daha yargıda bekliyor. Dragnea hakkında, 21 milyon Euro değerindeki Avrupa fonlarını zimmetine geçirdiği iddiasıyla açılan davanın bu ay ortasında başlaması bekleniyor.
PSD milletvekilleri ve partililer hakkında da pek çok yolsuzluk iddiası gündemde. Savcılar ve yolsuzlukla mücadele makamları bu iddiların üzerine gidiyor. Sosyal demokratlar ise yolsuzlukla mücadele savcılarını, iktidara karşı hareket eden, "paralel devletin bir parçası olmakla" suçluyorlar.
Toplum ikiye bölündü
Kohabitasyon hükümeti içinde görev yapan merkez sağcı, Avrupa yanlısı Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis ile solcu PSD lideri Liviu Dragnea arasındaki ayrılık nedeniyle de toplumda sert bir kutuplaşma yaşanıyor. 2016'da yüksek halk desteğiyle seçilen PSD'nin popülaritesiyolsuzluk iddiaları nedeniyle hayli geriledi. Son iki yıldır protesto gösterileri kalabalık geçiyor. Ancak protestolar karşısında son aylarda yoksul kesime yapılan sosyal yardımları ve emekli aylıklarını arttıran hükümet güçlü bir destek almayı başardı.
"Orban'ın çizgisini izliyor"
Artan yolsuzluk iddiaları nedeniyle AB ile ilişkileri gerilen PSD, son aylarda populist ve milliyetçi bir çizgi izlemeye başladı. AB'yi en çok destekleyen ülkelerden birisi olan Romanya, birden bire AB'ye en sert muhalefet eden Doğu Avrupa ülkeleri çizgisine kaydı. AFP'ye konuşan Rumen politolog Andrei Taranu, sosyal demokrat liderin son aylardaki politikalarını açıklamak için, "Dragnea, kavramların ne olduğunu dahi anlamadan, Macaristan Başbakanı Victor Orban'ın, illeberal söylemlerini kopyalıyor" ifadesini kullandı.
Romanya'nın genç yolsuzluk karşıtı partilerinden Union Sauvez la Roumanie (USR) senatörlerinden yazar Dan Lungu da, "Dragnea'nın tek amacı hapis cezasından kurtulmak. Ve bunu başarmak için Romanya'yı kaos ortamına itmeye hazır. Avrupa karşıtı ve milliyetçi bir söylem de buna dahil. Çünkü AB Konseyi'nin bu yöndeki bir kararını uygulamak istemiyor" diyerek durumun karmaşıklığını ifade etti.
"AB bize ikinci sınıf ülke muamelesi yapıyor"
Eleştirilere yanıt verirken milliyetçi bir söylem kullanan ve AB'ye sert vuran Dragnea ise, "AB bize ikinci sınıf ülke muamelesi yapıyor. Çokuluslu şirketler, savcılarla paralel devlet kurarak, hükümeti istikrarsızlıştırmayı hedefliyorlar" sözleriyle kendisini savundu. Dragnea da, tıpkı aşırı muhafazakar Varşova ve Budapeşte hükümetleri gibi Macar asıllı Amerikalı milyarder George Soros'u hedef gösterdi.
Dragnea, "10 yılın altında hapis cezası alanların affı için yasa düzenlemesi istediğini" de sözlerine ekleyince AB'nin tepkisini üzerine çekti. Dışişleri Bakanı Teodor Melescanu, AB ile gerginliğin tırmanmasını engellemek için "Şimdilik bu çalışma hükümetin gündeminde değil ama Romanya'da görevini suistimal eden yargıyla ilgili gerçek bir sorun var" dedi. Bakan ayrıca parti düzeyinde farklı görüşleri ifade eden üyeler olsa bile, hükümet programının Avrupa yanlısı olduğunu hatırlattı.
Avrupa Parlamentosu Kasım ayında, Romanya hükümetinin "yargı bağımsızlığına saygı göstermesini isteyen" bir karar aldı. Dragnea, 18 Aralık'ta Bükreş'te yaptığı bir açıklamada, tıpkı PSD hükümeti gibi yargı bağımsızlığını zedeleyen politikalar uyguladığı için AB'nin eleştirdiği Polonya ve Macaristan hükümetlerinin cezalandırılmasından yana da tavır almayacaklarını söyledi. "Bu konuda taraf olmayacağız, uzlaşma arayacağız" diye konuştu.
Juncker : "Şüphelerim var"
AB Komisyonu Başkanı Juncker, Die Welt gazetesine verdiği ve farklı Avrupa gazetelerinde de tam çevirisi yer alan söyleşide, "Romanya bu altı aylık dönem başkanlığına teknik olarak, AB Komisyonu'nun da yardımıyla, iyi hazırlandı. Ancak Bükreş hükümetinin, AB Dönem Başkanlığının ne anlama geldiğini henüz tam olarak anlamadığını düşünüyorum. Dikkatli bir müzakereci, başkalarını dinlemeye istekli olmalı ve kendi çıkarlarını bir kenara bırakmaya karar vermelidir. Bu konuda bazı şüphelerim var" dedi. Juncker, toplumdaki politik kutuplaşmaya da dikkat çekerek, "Romanya şu anda Avrupa'da kendisini AB'yi de bir arada tutacak bir birlik içinde değil. AB'de birliği sağlamak için, önce dönem başkanı ülke birlik içinde olmalı" uyarısında bulundu.
Bükreş'ten ılımlı mesajlar
AB ile yaşanacak herhangi bir sorundan kaçınmak isteyen Romanya iktidarından eleştirilere ılımlı açıklamalar geldi. Dışişleri Bakanı Melescanu ve AB Bakanı George Ciamba, "Romanya'nın iç siyasi farklılıkları AB'ye ihraç etmeyeceğini ve tarafsız bir arabulucu rolünü üstlenmeye hazır olduklarını" açıkladı.
Başbakan Viorica Dancila, "AB'nin dayanışma ve birlikteliğini korumasına katkı yapacağız" dedi. Romanya'yı AB'de temsil eden Cumhurbaşkanı Kalus Iohannis de, "Romanya'nın dönem başkanlığına çok iyi hazırlandığını ve bu görevi uygun biçimde yerine getireceğini" söyledi.
Eurobarometre tarafından Aralık ayında yapılan son anket, AB üyeliğinin ülke ekonomisine önemli katkı yapmasına rağmen, Rumen halkının yüzde 49'unun AB'nin "ülke için iyi olduğunu" düşündüğünü ortaya koydu.
En uzun altı ay
Dönem Başkanlığı, karar mekanizmasına sahip olmasa da üyeler arasındaki uyum ve AB'nin işlevini sağlıklı olarak yürütmesi açısından önemli bir rol üstleniyor. Özellikle Brexit ve AB bütçesi krizi ile AP seçimlerinin yapılacağı bir dönemde bu rol daha da önem kazanıyor. Temmuz ayında dönem başkanlığı Finlandiya'ya geçecek ancak, hem yaşanan krizler hem de Brüksel ile dönem başkanı ülke arasındaki gerginlikler nedeniyle bu altı ay oldukça uzun geçecek.
Avrupa'nın en yoksul üçüncü ülkesi
Komünist rejimin 1989'da yıkılması ve AB üyeliği ile birlikte Romanya'da 4 milyon yurttaş, yani nüfusun yüzde 20'si, çalışmak ve yaşamak üzere başka ülkelere göç etti. Romanya, Bulgaristan ve Hırvatistan'ın ardından AB'nin en yoksul üçüncü ülkesi. Bu göç ülkede iş gücü sıkıntısı doğursa da ailelerine para gönderen Rumenler, yılda 4.3 milyar dolar döviz girişi sağlıyor.
Kültürlerin geçiş noktası olan Romanya'da Rumen, Osmanlı, Avusturya-Macaristan, Rus ve Yunan halkları yaşıyor. Azınlıklarını resmi olarak tanıyan Romanya, 18 azınlığa parlamentoda temsil hakkı verdi. En büyük azınlık 1,2 milyon ile Macarlar, 921 bin ile de Romanlar. Ülkede 28 bin de Türk azınlık yaşıyor.
Son yıllarda bilgisayar teknolojisi sektöründe Romanya'da tam bir patlama yaşanıyor. Uzmanlar ülkeyi Doğu Avrupa'nın 'Silikon Vadisi' olmaya aday gösteriyor. Ama bunun yanısıra Romanya, bir 'siber suç merkezi' olarak da adlandırılıyor. Ramnicu Valcea kenti yabancı medya tarafından "hackerville" (hacker kenti) olarak isimlendirildi.