“Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi; ittiba-ı, Kur’an’dır. Azametli bahtsız bir kıt’anın, şanlı talihsiz bir devletin, değerli sahipsiz bir kavmin reçetesi; ittihad-ı İslam’dır.”
SAFVET SENİH- SAMANYOLUHABER.COM
Merhum Ahmed Feyzi Kul Ağabeyimiz, Risale-i Nurları derin anlayanlardandı. Okuduğu Risalelerin hakkında “Ben bundan ne anladım?” diyerek anladıklarını yazardı. Bizlere mesela, İhtiyarlar Risalesi için, “Söyleyin bakalım, acaba Üstad bu Risaleyi ihtiyarlar için mi, yoksa gençler için mi yazmış?” derdi. Çünkü bu hususlarda çok düşünmüş ve çok imâl-i fikir etmiştir. Böyle bir bakış açısı, meseleyi etraflıca çok iyi anlamamıza ve kavramamıza vesile olur.
Mesela Üstad Hazretleri “Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi; ittiba-ı, Kur’an’dır. Azametli bahtsız bir kıt’anın, şanlı talihsiz bir devletin, değerli sahipsiz bir kavmin reçetesi; ittihad-ı İslam’dır.” demiş. Ahmed Feyzi Ağabey, “Bunları Osmanlı yıkılmadan önce söylemiş, ama REÇETE’yi de yazmış. Reçeteyi kim yazar, hekim değil mi? Demek ki Üstad çağımızın maddî-manevî bir doktorudur.” derdi. Bir gün İzmir’deki bir toplantımıza çok yaşlı bir zat gelmişti. Bize sohbet arasında, şunları anlattı: “Ben küçük yaşlarımda İstanbul’da bir şeyhin dergâhına giderdim. Bir kitap buldum ama bir türlü anlayamadım. Kitabı şeyhime götürdüm. Aldı okudu, düşündü ve sonra bana, “Evladım, bunu yazan zât, ya gavs’tır veya kutub’tur.” dedi. Ben de onların ne olduğunu bilmiyordum, ama “Acaba, gavs –kutup nedir? Bu zât kimdir?” diye düşünüp takıldım kaldım. Bir gece rüyamda ben Bahriyeli yani Denizci asker imişim. Bana “Seni Sertabib (Baş Hekim) çağırıyor” dediler, gittim baktım deniz subayları gibi bem beyaz elbise ve rütbeler içinde Bediüzzaman Hazretleri!.. Bana, “O gavs –kutup benim evladım!” dedi. Yani Ahmed Feyzi Ağabeyin “Reçete yazan Hekim’dir.” sözünü hatırladım…
M. Fethullah Gülen, bir soruya cevap verirken diyor ki: “Bazı kitaplar vardır ki, onlar temel ve esastır. Onları sürekli okumak lâzım. Bu seneki anlayış ve idrakinizle onlardan bir şey anlarsınız; iki sene sonra, o kitaplarda daha derin mânâlar görürsünüz. (…) Ayrıca, Risaleler sürekli ve çok okunmalıdır. İhlas Risalesi gibi on beş günde bir okunması çok faydalı olacak bölümler de vardır.
“Diğer taraftan, okurken, mevzulara derinlemesine bakmak, okunan mesele üzerine odaklaşmak ve yoğunlaşmak çok önemlidir. Kitapta anlatılan şeyler üzerinde ısrarla durmak, ele alınan konular arasındaki münasebetlere, o kitaptaki belli bahislerin başka yerlerdeki işleniş tarzına da bakmak, yapılan imâ ve göndermeleri, seçilen kelimelerdeki incelikleri yakalamaya çalışmak çok istifadeli olur.
“Başka bir husus da ÖZET ÇIKARMAKTIR. Üstad Hazretleri onun Risaleleri talebelerine özetletmiş. Mesela Lâhikalarda, Hulûsi Efendi ve Hoca Sabri Efendi gibi insanların özetlemeleri öyle hoştur ki, pek beğenirsiniz. Eserlere çok vâkıftırlar, dilleri de çok güzeldir. Fakat sadece onlar değil; Üstad âdet edinmiş, bu yolla pek çok talebe yetiştirmiş. Onlar okudukları yerlerden ne anladıklarını çok iyi kompoze etmişler. Bu sayede hem kendileri öğrenmişler hem de başkalarına Risaleleri okutup öğretmişler. Evet okunan kitapların ÖZETLENMESİ, en azından okunan her bahisten sonra insanın kendi kendine ‘BEN BURADAN NE ANLADIM?’ deyip ZİHNEN ÖZETLENMESİ, azâmî istifadeyi sağlar.” (Kırık Testi, 1. Sayfa 221-222)
M. Fethullah Gülen Hocaefendinin dikkat çektiği bu hususlarla ve müzakere şeklinde konuların üzerinde dikkatlice durmakla çok büyük istifadelerin sağlandığı bir hakikat… Aynı usulle Pırlanta Serilerinin de üzerinde durmamız ve Risaleleri, Pırlanta gözlüğü ve şuuru ile tabir câizse çok derin deşelememiz gerekiyor…