İstanbul Tabip Odası ile bazı sivil toplum kuruluşları Prof. Dr. Mazhar Osman Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi yerleşkesi üzerine yapılan projeyle ilgili açıklama yaptı. Projeyi görmek istediklerini belirten sendika yöneticileri, iyileştirmeye karşı olmadıklarını fakat yenileştirme maskesi altında ranta karşı olduklarını söyledi.
CHP Milletvekili Eren Erdem'in 25 Ağustos tarihinde Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin yerine alışveriş merkezi yapılacağı iddialarını meclis gündemine taşımasının ardından hastaneye ne olacağı merak konusu oldu. İstanbul Tabip Odası, bazı sivil toplum kuruluşları ve sendikalarla birlikte, Prof. Dr. Mazhar Osman Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi yerleşkesi üzerine yenileme amaçlı çeşitli projelerin tasarlandığı iddialarıyla ilgili basın toplantısı düzenledi. Toplantıya sağlık sendikaları ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve odalar destek verdi.
Türk Tabipleri Birliği 2. Başkanı Prof. Dr. Reşit Tükel, İstanbul'da kamu-özel ortaklığıyla yapılan iki hastanenin ihalesini aynı şirketin aldığını belirtti. İkitelli'deki ihaleye kendisi girmediği halde ihale kanununa aykırı olarak ihaleye giren şirketlerin hisselerini devraldığını ileri süren Tükel, "Bu sadece kamu-özel ortaklığı hastanesinin yapılmasıyla sınırlı kalmıyor. Sağlıkla ilişkili ifadesiyle ticari alanlar oluşturuluyor ve bu ticari alanlar kar getiren bir işlev görmeye başlıyor. Bunun sonucunda çeşitli yapılaşma durumu karşımıza çıkıyor. Bununla ilgili Bakırköy'ün o değerli, eşsiz arazisinin ağaç kesimiyle birlikte yapılaşmaya açılması gündeme geliyor. Biz bu duruma sessiz kalmayacağımız ifade etmek için bir araya geldik. Bakırköy halkı, çalışanları, hastaları, hasta yakınlarıyla bu yapılaşmaya, ticari oluşuma karşı, ağaç kıyımına karşı mücadele etmek için bir araya geldik." dedi.
AĞAÇLARA DOĞAYA ZARAR VERİLECEĞİNİ ÖNGÖRÜYORUZ
Basın açıklamasını okuyan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Bakırköy Şube Başkanı Nurhan Güngör, şimdiden yerleşkedeki ağaçların numaralandırmaya başlandığını söyledi. Yapılan görüşmeler toplantılar süreçle ilgili endişelerimizi gidermediği gibi daha da artırdığını aktaran Güngör, "2012 yılında sağlık tesislerinin kiralama karşılığı yaptırılmasıyla tesislerde hizmet alanlarının yenilenmesi işlem ihalesini Rönesans şirketinin almış olduğu şirketin almış olduğu anlaşıldı. Ağaçlara ve doğaya zarar vereceğini öngördüğümüz yenilenmenin kamu-özel ortaklıkla yapılacağı ifade edildi. Hastane alanında da valilik tarafından yeni binalar ekleneceği bilgisi alındı. Hastane arazisinden ne kadarından feragat edileceği, aynı arazide yer alan Lepra Hastanesi ve Bakırköy Kadın Çocuk Cezaevi alanına bu inşaatlar karşılığında meşhur Rönesans inşaat firmasının AVM, rezidans yada otel yapıp yapmayacağı burada nasıl bir rant edildiği bilgisine tam olarak ulaşılamadı." diye konuştu.
YENİLEŞMEYE KARŞI DEĞİLİZ, RANTA KARŞIYIZ
Yenileşmeye karşı olmadıklarını dile getirilen açıklamada, "Yenileşmeye, iyileşmeye değil, bu maske adı altında rant kazanılmasına, kaynayıp buharlaşmasına karşıyız. Karşısında olduğumuz hastane fiziksel koşullarının ve hizmet kalitesinin iyileştirilmesi değildir. İsteğimiz bir değişim gerçekleşecekse bunun hem mimari hem de fonksiyonel bir projesinin olması, hastanemizin devlet eliyle genel bütçeye uygun planlama, programlama kamu bütçesine zarar sokmadan şeffaf bir şekilde tartışılmasıdır. Yerel yönetimlerinin, meslek odalarının, sağlık çalışanları sendikalarının insan hakları derneklerinin, sivil toplum kuruluşlarının önerileri denetimi ve ortak hareketi doğrultusunda doğaya zarar verilmeksizin yapılmalıdır. Kamu-özel ortaklık adı altında pazarlamaya çalışılan yeşil alan ve ticarileştirilmiş sağlık piyasasının bu ülkeye yararı yoktur. İhtiyacımız olan kamu-özel ortaklığı değil, kamu-hastane çalışanları, kamu-Bakırköy halkı ortaklığıdır. Buraya emek veren sağlık çalışanların ve buradan hizmet alan hastalarımızın bu alanda hakkı vardır." ifadeleri kullanıldı.
Mimarlar Odası İstanbul Şubesi'nden Mürsel Selçuk da mimarların planlama yaparken önce ağaçların nerede olduğunu belirlediklerini ve planlarını buna göre yaptıklarını hatırlattı. Kamu hastaneleri sekretaryasına gittiklerinde projenin bitmiş olduğunu gördüklerini dile getiren Selçuk, "Orada bir kelebek şeklinde bir proje yapıldığı söyleniyor. Bu demektir ki proje önceden hazırlanmış hangi ağaçların kesileceği işaretlenmeye başlanmıştır. Buda bizim endişelerimizi artıran bir örnektir." şeklinde konuştu.
Nöro-Psikiyatri Derneği'nden Betül Yalçıner ise buranın bin dönüm arazi üzerine Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne vakfedildiğini, tamamen doktorlar ve hastaların emekleriyle bu günlere geldiğini kaydetti. Hastanenin çok badireler atlattığını dile getiren Yalçıner konuşmasını şöyle sürdürdü: "E5'ten Ataköy'e yol geçirmek istediler. Devlet hastanesine bağlamak istediler. Oradaki mücadele yeni değil. Biz hiçbir zaman izin vermedik. Orası Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'dir. Yani bir nörolojik birimler enstitüsünün temel taşıdır. Ona göre dizayn edilmelidir."
PROJEYİ GÖRMEK İSTİYORUZ
Sağlık Bakanı'nın açıklamalarına değinen Yalçıner, "Projeyi görmek istiyoruz. Ne yapmak istiyorlarsa açıklasınlar. Öyle 'AVM yapmayacağız' demek bir cevap değil. AVM yapmayacağız demek 'Ne güzel AVM yapmayacaklarmış hastane yapacaklarmış' öyle bir şey yok. Orası Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi buna göre yenilenecek. Biz de yenilenmesini istiyor ama buna göre yenilenecek. Projesini göreceği, hem nasıl işletileceğini hem de nasıl inşa edeceklerini göreceğiz." diye konuştu.
İKTİDARIN ALIŞIK OLDUĞU RANT SİSTEMİNE BAKIRKÖY'DE İZİN VERMEYECEĞİZ
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi'nden Songül Boyraz ise hizmet alanlar ve çalışanlar açısından bunun bir kıyım olduğunu ifade etti. Bakırköy'deki her ağacın orada hizmet alanlar için bir önemi olduğunu kaydeden Boyraz sözlerini şöyle tamamladı: "İktidarın alışık olduğu bu talan ve rant sistemine Bakırköy'de işletilmesine tabi ki izin vermeyeceğiz. Her zaman alışkın olduğu süreci işletmeye koyup 'bizler hastanede yatak sayısını artırmaya, hizmetleri iyileştirmeye çalışıyoruz, yemekhane, satın alma, çamaşırhane hizmetlerini iyileştirmek' adı altında bizim gözümüzde normalleştirmeye çalıştıkları şeyin aslında bir kıyım olduğunu biliyoruz. Özellikle hizmet alanlar açısından onlar adına mücadelemize devam edeceğiz." CİHAN