Sağlık sendikaları tepkili: Genel Sekreter'in canı kıymetli, hekimlerin ucuz mu?

Sağlık sendikaları tepkili: Genel Sekreter'in canı kıymetli, hekimlerin ucuz mu?
Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Erdoğan Çakmak, Samsun'da son 6 ay içerisinde 2 doktorun hastane içinde öldürüldükten sonra güvenlikte bir değişikliğe gidilmediğini hatırlatarak, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği binasına silahlı saldırı sonucu güvenliğin üst seviyeye çıkartılmasına tepki gösterdi. Çakmak, "Genel Sekreter'in canı kıymetli, hekimlerin ki ucuz mu?" diye sordu.

Mayıs ayında Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde uğradığı silahlı saldırı sonucu Op. Dr. Kamil Furtun hayatını kaybetmesinin ardından özel bir hastanede görevli Op. Dr. Aynur Dağdemir, yine görevi başındayken hastaların gözü önünde geçen ay bıçaklanarak öldürülmüştü.

'GENEL SEKRETERLİĞE SALDIRI YAPILDI'

Yaklaşık 2 ay önce ise 100. Yıl Bulvarı üzerindeki Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği binasına tatil gününde silahlı saldırıda bulunulmuş ve kurşunlardan bazıları Genel Sekreter Dr. Dursun Mehel'in odasının bulunduğu 6'ncı katın duvarına isabet etmişti. Bu saldırının ardından söz konusu binada güvenliğin üst düzeye çıkması dikkat çekti. Bina girişine güvenlikçilerin yanı sıra turnikeler konularak kuş dahi uçurtulmazken, binaya giriş yapan vatandaşların neden geldikleri ve nereye gittikleri detaylı bir şekilde sorgulanmaya başlandı. Genel Sekreterliğe alınan önlemlerin hastanelerde uygulanmamasına tepki gösteren sağlık sendikaları, ayrımcılık yapıldığını savundu.

'AYNI ÖNLEMLER HASTANELERDE NEDEN YOK'

Söz konusu duruma tepki gösteren Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Erdoğan Çakmak, "Genel Sekreterlikteki görevlilerin canı daha mı kıymetli? Sağlık çalışanlarının canları çok mu ucuz?" diye sordu. Çakmak, şöyle konuştu: "Bizler doktor Kamil Furtun'un ölümünden önce yetkililere hastanelerde X-RAY cihazları kurulsun diye söylemiştik. Bunu niçin söylemiştik? Birçok sağlık çalışanı kendini bilmez kişilerin şiddetine maruz kalıyor ve çoğu şikâyette bile bulunamıyor, 'daha sonrasında bana sıkıntı olur' diye. En küçük özel ve kamu kuruluşlarında bile cihazlar kuruluyor, dedektörlerle aramalar yapılıyor. İnsanlar silah ve kesici aletlerle o kurumlara rahat bir şekilde giremiyor ama hastanelere çok rahat giriyorlar. Hiç kimsede bu yönde bir endişe ve tedirginlik yok, kendini bilmez bir kişi 'ben bombayla bile gitsem hiç kimse beni aramayacak' diyor. Bu kadar olayların üst üste gelmesine rağmen 24 saat ziyarete açık bir yerde hiçbir önlem alınmıyor olması düşündürücü. Ama Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği olarak kullanılan binaya saldırı oldu. Bu saldırıdan sonra kimsenin burnu bile kanamadı. Tabiî ki kimseye bir şey olmasını istemiyoruz. Olay sonrası 'burada bir tehdit var' diye giriş çıkışlar kontrol altına alındı, turnike konuldu ve güvenlikçi sayısı arttırıldı. Bu yapılan önlemleri yerinde buluyoruz ama aynı uygulama hekim arkadaşımızın öldürüldüğü hastanede ve diğer şiddet gören sağlık çalışanlarının bulunduğu yerlerde neden yok. Bizim isteğimiz ayrımcılık yapılmasın hiç kimsenin canı bir diğerinden kıymetli değil."

'GÜVENLİK ÖNLEMLERİ İVEDİLİKLE ALINMALI'

Yaşananlardan ders çıkarılmamasının üzücü olduğunu hatırlatan Ufuk Sağlık Sendikası (USS) Samsun İl Temsilcisi Murat Taşkayalı, şunları kaydetti: "Hastanelerimizde güvenlik zaafi, had safhada iken genel sekreterliğimizin kendi güvenliklerini artırmaya yönelik çalışmalarının ne kadar doğru bir şey olduğunu kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. Genel sekreterliğimizin kendi güvenliklerini artırmaları gayet doğal bir şey olmakla beraber, esas öncelikli olanın şiddete cinayete kurban giden sağlık çalışanlarımızın can güvenliğinin korunması adına önlemler alınması gerekmektedir. Ancak doktor ölümlerinin yanında gözdağı vermeyi amaçlayan bir hadise sonrası genel sekreterliğimizin bu tutumu bir karikatürle özetleyebileceğimiz şekilde karşımızdadır. Genel sekreterliğimizden dileğimiz tüm sağlık tesislerimizde en büyük eksiklik olan güvenlik önlemlerinin ivedilikle alınmasıdır."

'TEK KORUNAN ŞEY YÖNETİCİLERİN KENDİLERİ'

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şube Başkanı Özgür Ulu ise şöyle konuştu: "Kamil Furtun ve Aynur Dağdemir artık aramızda yok. Öldüler, fakat yaşanan olaylarla ilgili Sağlık Bakanlığı hiçbir ihmali kendisinde sorumlu olarak görmüyor. Kamil Furtun'un ölümünden sonra kamu hastanesinde hiçbir önlem alınmadı. Genel Sekreter Dursun Mehel'in, önceden tartıştığı ve tehdit aldığı, hatta silahla kamu binasına saldırdığı kişiye karşı turnikeli önlem alması gayet doğal. Fakat cinayet işlenen ve sağlıkçıların darp edildiği kamu hastanelerinde ise bir önlem alınmaması ayrımcılıktan başka bir şey değildir. Yaşanan doktor cinayetinden sonra aldıkları karar gereği şu anda kamu hastanelerinde her yöneticinin yanında birer tane sivil koruma var. Sivil koruma dediğimiz; özel güvenlik görevlisinin formasını çıkartıp sivil giydirilmiş hali. Bu kadar komedi bir şey olabilir mi? Şu an gidin bakın Kamil Furtun'un öldürüldüğü hastanede hala güvenlik önlemi yok. Elini kolunu sallayan herkes hastaneye istediği gibi giriyor. İkinci bir vakaya kadar bu iş yine böyle devam edecek, bu arada tek korunan şey yöneticilerin kendileri. Ben şunu da söylemek istiyorum ki; Genel Sekreter olarak Dursun Mehel'in kendisi de tehdit altındadır. Kendisi emniyetten koruma da talep edebilir, korumalarla gezebilir, bu gayet doğaldır ve bu konuda bir eleştirimiz yok bizim. Ama sadece kendi birimlerine turnikeler konulması ve yöneticilere sivil koruma verilmesine biz tepki gösteriyoruz. Bugün ben kaymakamlığa gidiyorum ve kemerimden dolayı X-ray cihazı öttüğü için ben kontrol edildikten sonra nüfus müdürlüğüne çıkabiliyorum. Tarama cihazının olduğu kurumlarda çalışanlar çok değerli de bizim hastanelerimizde çalışanlar daha az mı değerli?"

İddialar üzerine sekreterlik aracılığı ile ulaşılan Kamu Hastaneler Birliği Samsun Genel Sekreteri Dr. Dursun Mehel, konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmak istemediğini bildirdi.
CİHAN
10 Aralık 2015 13:37
DİĞER HABERLER