Saray'da kazan kaynıyor

Sahipliğinin yüzde 90'ına yakını Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yanlısı sermayenin elinde bulunan medyanın en önemli gündem maddesi, AKP'ye alternatif bir siyasi parti kurma hazırlığındaki Ali Babacan ve Abdullah Gül ikilisi.

Ali Babacan ve Abdullah Gül, yeni parti hazırlıklarını sessiz ve derinden götürürken, attıkları en ufak bir adım bile, gazetelerin sayfalarını büyük puntolu haberlerle süslerken, bağımsız medya da yeni partinin Adalet ve Kalkınma Partisi'nde (AKP) sebep olacağı muhtemel sarsıntıya odaklandı. 

Bir de sayıları çok az olmakla birlikte Gül ve Babacan'ın yanısıra, ikiliden ayrı bir siyasi teşekkül içindeki Ahmet Davutoğlu'na destek veren küçük sermayeli haber siteleri ve yayınlar var.

DAVUTOĞLU'NA YAKIN HABER  SİTESİNİN YORUMU

Onlardan biri de Davutoğlu'nu destekleyen Enpolitik.com haber sitesi. 

Sitenin yazarlarından Mustafa Toygar, "Ankara’da cadı kazanı kaynıyor!" başlıklı yazısında, Gül ve Babacan'ın daha önce siyasi parti kurma iddialarıyla ilgili, "Biz parti kurmayacağız, bir düşünce platformu için bir araya geliyoruz." sözlerini hatırlattı.

Toygar, kurulacak partiyi 'AKP-2' olarak niteledi ve ekledi: "23 Haziran seçim sonucunda, AKP’nin dönüş yolunda olduğu da perçinlenince, beyler düğmeye bastı." 

Toygar, "AKP’nin, son yıllarda sermaye ile dostluğunun kıskanılacak seviyede olduğunu bilmeyen yoktur!...
Sermaye çevrelerinde, AKP’nin 31 Mart yerel seçimleri sonucu; İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Adana, Antalya, Mersin gibi büyük şehirleri kaybetmesi ve bir daha seçim kazanmasının zor olduğunun görülmesi tedirginlik oluşturdu. Ne yapmak gerekiyordu? Elbette bekletilen B Planını devreye sokmak icap ediyordu. 
Ama bir umut 'Tekrarlanan İstanbul seçimini bekleyelim' diye düşündüler.
Zaten seçimlerden bir süre önce yoğun bir şekilde algı operasyonları ile hazırlıklara başlanıyordu. Her ihtimali düşünmek gerekir değil mi?
Neydi o algı operasyonları?
“İstanbul ve İzmir sermayesi Ali Babacan’ı istiyor”

TOYGAR, ALİ BABACAN'I HEDEF ALDI

Görüyoruz ki, Ali Babacan öne sürülüyor, arkasında ise 11 nci Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün olduğu söyleniyor. Ali Babacan’ı kim ne kadar tanıyor? Evet, ODTÜ Endüstri Mühendisliğinden mezun olduğunu ve AKP hükümetlerinde ekonomiden sorumlu bakanlık yaptığını biliyoruz."
Ama asıl bilmemiz gerekenleri bilmiyoruz."

Bu sözlerle ikili ve girişimleri üzerinde bir 'gizem' oluşturan Toygun, Babacan'ın son dört yıldır ekonomik kriz ve yoksullukla ilgili tek kelime etmediğine dikkat çektiği yazısında, Babacan'a, "17/25 Aralık'ta ne söyledin?" sorusunu yöneltti.

Kritik kararlar alınırken Babacan'ın suskun kaldığına dikkat çeken Toygun, ardından eleştiri oklarını Gül'e yöneltti ve ekledi:

GÜL SUSKUN KALMAYI TERCİH ETTİ

"Gelelim Sayın Gül’e…
Hala cesaret edip öne çıkamıyor!...
O’nun da Türkiye’nin meseleleri ve çözüm önerilerini bilmiyoruz.
Refah-Yol Hükümetinde devlet bakanı ve hükümet sözcüsü, AKP hükümetlerinde başbakan, başbakan yardımcısı ve Dışİşleri bakanlığı ve nihayetinde Cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunmuş.
Soru şu; Sayın Gül bu görevlerden hangisine mücadele ederek, risk alarak, tırnağıyla kazıyarak gelmiştir?
Sayın Erdoğan diyordu ki; “Üç gün sonra kimin cumhurbaşkanı olacağını açıklayacağım” ve açıklıyordu; “Kardeşim Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasına karar verdim” Evet, aşağı yukarı böyle söylüyordu.
Türkiye’de cumhurbaşkanlığından daha yüce ve etkin bir makam var mıdır?
Peki, Sayın Gül nasıl bir cumhurbaşkanlığı yaptı?
Sadakatten, güvenilir olmaktan asla ödün vermedi!...
Yani Sayın Erdoğan’ı Davutoğlu gibi pişman etmedi!...
Cumhurbaşkanlığı döneminde Gül’ün kendi özgün fikirleri nelerdi öğrenemedik ama sonrasında da suskun kalmayı tercih etti. "

17 Temmuz 2019 20:05
DİĞER HABERLER