Sarkozy'ye büyük darbeyi vuran adam

Sarkozy'ye büyük darbeyi vuran adam
Fransa'da 1915 olaylarına dair Ermeni iddialarının reddini suç sayan yasanın iptali için başvuran senatörlerin itiraz metnini, ülkenin en ünlü anayasa hukuk profesörlerinden biri olan Guy Carcassonne kaleme aldı.
Prof. Dr. Guy Carcassonne, "Fransa'yı Fransa yapan 3 ilke var: Eşitlik, özgürlük ve kardeşlik. Böyle bir yasa özgürlükle bağdaşmıyor. Tasarı metninde belirsizlik var. Bilinmezlik, ceza yasası konularında kabul edilemez" diye konuştu Fransa'da 1915 olaylarına dair Ermeni iddialarının reddini suç sayan yasanın iptali için başvuran senatörlerin itiraz metnini, ülkenin en ünlü anayasa hukuk profesörlerinden biri olan Guy Carcassonne kaleme aldı. Paris-Nanterre Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Guy Carcassonne (61), birçok hükümete anayasa danışmanlığı yapıyor. Dünyanın sayılı üniversitelerinde anayasa hukuku dersleri veriyor. Anayasa Konseyi'ne sunulan metni SABAH'a değerlendiren Carcassonne, tasarının "Fransa'nın özgürlük ilkesiyle bağdaşmadığını" dile getirdi. "Metinde iki unsurun altını çizdim. İlki ifade özgürlüğü; diğeri ise tasarı metnindeki belirsizlik. Bilinmezlik ceza yasası konularında kabul edilemez" diyen profesör, gerekçelerini şöyle özetledi: Fransa Meclisi'nde tartışılan yasa tasarısı haklı mı? Soykırımın gerçekleştiği yönünde şüphem yok. Ancak tarihi gerçekler yasamanın işi değil. Ne Fransa'da ne de başka bir ülkede. Fransa'yı Fransa yapan 3 ilke var: eşitlik, özgürlük ve kardeşlik. Böyle bir yasa özgürlükle bağdaşmıyor. Tasarı geldikten sonra bazı senatör ve bakanlar tepki gösterdi. Ardından hareket geçtiler. Büyük bir çoğunluk, Türkiye ile tarihten gelen dostluğumuzdan ötürü böyle bir yasanın en azından anayasamızın ilkelerine saygılı olmasını garanti altına almak istiyor. İyi ki çoğunluğa ulaşılabildi. Anayasa Konseyi'ne sunulan metinde hangi ana başlıkları dile getirdiniz? Tezlerim 2 temele dayanıyor. İlki ifade ve düşünce özgürlüğü. Bu özgürlük, dile getirilen fikirleri ve ifadeleri başkalarını incitme pahasına korumaktır. Birisi, karşısındakinin fikirlerine katılmasa da bunu dile getirme hakkını kesinlikle kabul etmeli. Fransız Anayasası burada tek bir sınır çizer: Fikir veya ifadeler diğer bireylerin özgürlüğüne veya kamu düzenine zarar vermemeli. Bu, anayasal hak ihlalidir. İçinde bulunduğumuz durumda bu söz konusu değil. Ayrıca Yahudi Soykırımı ve yasayla gündeme gelebilecek diğer olaylar arasında çok büyük farklılıklar var. İlkinde, lehte ve aleyhte bütün fikirlerin birlikte tartışılmasından sonra elde edilen gerçeklere dayanan (Nürnberg, 1946) uluslararası bir anlaşma ve adalet kararı var. Burada Ermeni soykırımıyla karşılaştırmayı sağlayacak tek bir unsur bile yok. Tezimde ikinci argüman ise şu: Meclis bir suça karşı cezayı belirler, Anayasa ise bunu o suçun "net" ve "kesin" olması durumunda uygular. Birinci olarak Fransa'da meydana gelmemiş bir inkârı cezalandırmak kesinlikle gereksiz. İkinci olarak yasa hem inkârı hem de "aşırı küçümsemeyi" cezalandırıyor. Ancak bu net değil ve ne anlama geldiği muallakta. Üçüncü olarak, yasa ancak "Fransa yasalarınca kabul edilen soykırımların inkârı hem de aşırı küçümsenmesini" içeriyor. Bu 2001'de Fransa'da kabul edilen Ermeni soykırımına atıftır. Ancak Ruanda ve eski Yugoslavya'daki soykırımlara atıfta bulunan başka yasalar mevcut. Yeni metnin bu soykırımları içerip içermediğini kimse bilmiyor. Böylesi şüphe ile bilinmezlik, ceza yasası tartışmalarında kabul edilemez. Böyle bir yasa iki ülke ilişkilerini nasıl etkiler? Konsey kararını 1 ay içinde verecek. Mantıklı düşündüğümde sonuç konusunda iyimser olduğumu söyleyebilirim. Tasarının Türkiye-Fransa ilişkilerini tehlikeye atacağı kesin. Böyle bir duruma düşmek çok gereksiz. Yüzyıllardan beri Türkiye ile Fransa dostane ve yakın ilişkilere sahip. Bu dostluk, yaşadığımız çalkantılı dönemden çıkıp yıllarca sürecek. Ve ben bundan büyük bir mutluluk duyuyorum.
02 Şubat 2012 09:15
DİĞER HABERLER