14 Mayıs seçimleri yaklaşırken sandık güvenliği tartışmaları da sürüyor. Depremde kayıtlara 'kayıp' olarak geçen birçok kişinin seçmen kütüklerinde hala seçmen olarak gözükmesi yeni tartışmalara sebep oldu.
Türkiye'yi 20 yıldan fazla süredir yöneten AKP iktidarının yüksek enflasyonla düşen alım gücü ile mücadele ettiği süreçte yaşanan deprem felaketinin ardından muhalefet kanadının ilk kez iktidarı alma olasılığına inanç artarken, yüzbinlerce gönüllü seçim sonuçlarını etkileyebilecek risklere karşı sandık güvenliği için sorumluluk almaya hazırlanıyor.
Cumhuriyet'te yer alan habere Ankara'da yaşayan ve okuyan 26 yaşındaki Yiğit de, seçim sürecinde sandık güvenliğinden endişeli binlerce seçmenden sadece biri.
Anne babasını Türkiye'nin en büyük deprem felaketinde kaybetmenin acısıyla baş etmeye çalışan Yiğit, cansız bedenlerine ulaşılamadığından hâlâ seçmen listesinde adları olan anne babasının oylarını başkasının kullanmaması için sandık başından ayrılmamaya kararlı.
Yiğit, kendi ifadesiyle ailesine karşı "hissettiği sorumluluk" ile seçim günü sandık başında durmaya kararlı olduğunu ve oylara sahip çıkacağını söylüyor.
"ANNEM VE BABAM SAĞ OLARAK GÖRÜNÜYOR"
"Annemi ve babamı depremde kaybettim fakat enkazdan naaşları çıkmadığı için sistemde sağ olarak görünüyorlar. Kayıp durumunda olan birçok insan gibi deprem bölgesindeki naaşlar bulunamadığı durumlarda ölüm belgesi alınamıyor... Biz de gaiplik bekliyoruz şimdilik... Fakat bunun için de belli bir süre var; bize altı ay denildi. Yani her halükarda annem ve babam bu seçimde listelerde seçmen olarak görünecek," diyen Yiğit nüfus kaydı Antakya'da olduğu için seçimde orada oy kullanacağını söylüyor:
"Başkasının onlar yerine gelip imza atarak oy kullanmadığından emin olmak için sandık başında bekleyeceğim gerekirse."
"ÖLDÜKLERİ HALDE SEÇMEN GÖZÜKÜYORLAR"
HDP Batman milletvekili ve HDP'nin YSK temsilcisi Mehmet Rüştü Tiryaki de depremde hayatını kaybeden ama hâlâ seçmen gözükenler hakkında şunları söyledi:
"Yaşamını yitirdiği halde hâlâ seçmen gözüken insanlar var... Bu konuda yapılacak tek şey siyasi partiler sandık başında oldukları için onlar denetleyecekler... Eğer sandık kurulu üyeleri, siyasi partilerin oradaki müşahitleri bu konuda dikkatli davranırlarsa ben bu konuda herhangi bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum."
"SANDIK GÜVENLİĞİ MESELESİ VAR"
Türkiye'de sandıklarla ilgili güvensizlik kaygısının neden oluştuğu konusunda KONDA Araştırma Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Ağırdır geçtiğimiz günlerde yapılan bir basın toplantısında deprem felaketinde hayatını kaybedenlerin sayısının net olmadığına dikkat çekti. Ağırdır, deprem bölgesini kaç kişinin terk ettiğinin ve nerelere gittiklerinin bilinmediğini belirterek tek başına bu konunun bile sandık güvensizliği yarattığını söyledi.
Ağırdır, "Böyle bir felaketten sonra seçmen kütüklerini doğru güncellemek ve de sandık güvenliği diye bir meselemiz var" dedi ve Türkiye'de 6-8 milyon civarında olduğu tahmin edilen mültecilerin de ne kadarının yurttaş olduğu konusunda da net bilgi olmadığına dikkat çekti.
TÜRKİYE'DE SANDIK GÜVENSİZLİĞİ SORUNU
Geçmiş seçimlerde özellikle 2017 ve 2019 oy kullanımlarında yaşanan belirsizlik tartışmalarının yanı sıra Türkiye'de her seçimde gündeme gelen sandık sonuçlarına güvensizlik bu yıl yaşanan deprem felaketinin ardından kayıp kişilerle ilgili seçmen listelerinin oluşmasıyla daha da ayyuka çıktı.
Electoral Integrity Project'in 2019 tarihli raporuna göre seçimli otokratik rejim kategorisinde yer alan Türkiye seçim dürüstlüğü açısından 165 ülke arasında 123. sırada bulunuyordu.
Türkiye'nin seçim dürüstlüğü açısında gerilerde olması hem siyasi partileri hem de seçmeni endişelendiren ve zaman zaman umutsuzluğa kapılınmasına yol açan konulardan biri. Bu nedenle 2014 yılında faaliyete geçen sivil toplum örgütü Oy ve Ötesi ile yakın zamanda Deva Partisi'nin "saydık.biz" örgütlenmesi geniş seçmen kitlesi ile birlikte oylara sahip çıkma açısından önem taşıyor.
Seçim takviminin açıklanmasının ardından seçim güvenliğini sağlamak için sivil toplum örgütü Oy ve Ötesi, Mayıs ayında yapılacak seçimler için 100,000 gönüllü ile sandıkların tamamında tutanak verilerinin kontrolünü sağlamayı hedeflediğini açıkladı.
Geçmiş seçimlerde de zaman zaman oy sayımlarının sonuçları ile ilgili soru işaretleri gündeme gelmişti. Ancak sayımlarla ilgili tartışmalardan daha da önemlisi YSK'nın 2017 yılında mühürsüz oyları kabul etme kararı ile ortaya çıkmıştı. Öte yandan 2019 belediye seçimlerinde de İstanbul'u yıllar sonra muhalefete kaybeden AKP seçim sonuçlarına itiraz etmiş, oylarda yanlışlık olabileceği tartışmalarını başlatmış ancak tekrarlanan seçimin ardından muhalefet adayı Ekrem İmamoğlu daha güçlü bir şekilde seçilmişti.
DEVA PARTİSİ'NDEN SANDIK GÜVENLİĞİ ADIMI
Muhalefet partilerinin temsilcileri de hem kendi bünyelerinde hem de dahil oldukları ittifakla sandık güvenliği ile ilgili çalışmalar yürüterek, kazanabileceklerini düşündükleri bu seçimi oy kullanımındaki hatalar nedeniyle kaybetmemek için harekete geçti.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, sandık güvenliği ile ilgili sivil toplum platformunun tanıtımı toplantısında, "14 Mayıs seçimleri için her türlü seçim güvenliği önlemini almak zorundayız. Çünkü önümüzde; tam demokrasiye giden yolun ayrımı var" derken; DEVA Partisi Parti Sözcüsü ve Seçim İşleri Başkanı İdris Şahin de Reuters'a yaptığı açıklamada geçmişte yapılan usulsuzluklere işaret ederek bu seçimde sandık güvenliğinin neden önemli olduğunu açıkladı.
Şahin, "2017 ve 2019'da Yüksek Seçim Kurulu'nun müdahalesiyle referandumda mühürsüz oy pusulalarının ve oy zarflarının sayılması işlemi açıkça bir kanunsuzluk haliydi. Ve o ister istemez referandumun sonuçlarına gölge düşürdü. Bir de 2019'da İstanbul yerel seçimlerinde gerçekten Yüksek Seçim Kurulu eliyle seçimin sonuçları değiştirildi, resmen katledildi," dedi ve ekledi:
"YSK'NIN İNİSİYATİFİYLE OLAN HADİSELER"
2017 Nisan ayında yapılan Anayasa Refandumu'nun ardından 16 Nisan'da kesin olmayan sonuçlara göre evet ve hayır oyları arasındaki fark yaklaşık 1.2 milyonun üzerinde oluşmuştu. Söz konusu referandumda YSK, sandık kurulu mührü taşımayan oy pusulası ve zarfların dışarıdan getirilerek kullanıldığı kanıtlanmadıkça geçerli sayılmasına karar vermişti.
Aynı zamanda Millet İttifakı'nın seçim güvenliği komisyonunda yer alan Şahin, "Dolayısıyla biz şu aşamada diyoruz ki biz önlemimizi sağlama alacağız," diye devam etti ve partilerin sandık görevlilerini nitelikli kişilerden seçmesi gerektiğini söyledi.
Şahin, depremde hayatını kaybeden ama hala seçmen olarak görünen kişilerin adına oy kullanılmasının sandık görevlileri tarafından engellenebileceğini de ekledi: "Mükerrer oy kullanımı sadece sandık kurullarının görevini yapmaması halinde gerçekleşebilir. Aksi takdirde birinin yerine bir başkasının oy kullanabilme ihtimali söz konusu değil."
"RİSK BARINDIRIYOR"
Siyaset uzmanlarından Profesör Tanju Tosun, Türkiye'de seçim güvenliği ve dürüstlüğüne ilişkin standartların son yıllarda oldukça düşük düzeyde kaldığını belirterek, bunun seçimlerin hemen ardından meşruiyet tartışmalarını tetiklediğine işaret etti.
Tosun, "Seçimli otokratik rejim kategorisi içinde Türkiye seçim dürüstlüğü açısından 165 ülke arasında 123. sıradadır. Bu bulgudan yola çıkarak, seçim dürüstlüğü konusunda ciddi sorunlu olan ülkemizde seçim güvenliği seçimlerin hukuki sorunların yanında, meşruiyeti açısından potansiyel riskleri barındırmaktadır" ifadesini kullandı.