Şehir Plancıları Odası: Ayrıcalıklı imarlar telafisi olmayan zararlar verdi

Şehir Plancıları Odası: Ayrıcalıklı imarlar telafisi olmayan zararlar verdi
Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 'İstanbul kadar modernitenin hırpaladığı şehir azdır' sözleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Konuyla ilgili konuşan Yönetim Kurulu Sekreteri Akif Burak Atlar, "İstanbul'da birçok yapının ayrıcalıklı imar izinleriyle yükselmesine izin verildi farklı dönemlerde. Ve İstanbul'un o tarihi boğaz silüetini koruyamadığını ne yazık ki görüyoruz. Bunların çoğu, tahribatı oluşturduktan sonra geri dönüşü mümkün olmayan zararlar verdi." dedi.

Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) konuşan Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Sekreteri Akif Burak Atlar, İstanbul'un 1950'lerden sonra kontrolsüz şekilde büyüdüğünü söyledi. İstanbul'un hala çok ciddi tahribat oluşturacak projelerle başa çıkmaya çalıştığını belirten Akif Burak Atlar, "Modernite derken Sayın Başbakan'ın ne kasdettiğini bilemiyoruz ama İstanbul'un tahribatıyla ilgili birçok örnek verebiliriz. Son yıllara baktığımızda da ayrıcalıklı imar kararlarıyla oluştuğunu görüyoruz ve bunların çoğu tahribatı oluşturduktan sonra geri dönüşü mümkün olmayan zararlar verdi. İstanbul ne yazık ki bunlardan nasibini fazlasıyla aldı. İstanbul'un sahip olduğu tarihi, sosyal, kültürel değerleri bizlerin ayrıcalıklı imar uygulamalarıyla nasıl tahrip ettiğimize bakmak gerekiyor. Bugün İstanbul'da korumakla yükümlü olduğumuz ve gelecek nesillere aktarmakla yükümlü olduğumuz çok sayıda değer var. İstanbul'un kuzeyindeki değerlerden tutun binlerce yıllık tarihi değerlerine kadar, Boğaz gibi İstanbul'un silüeti gibi korumakla yükümlü olduğumuz birçok alan var. Fakat tüm bu alanlarda çok ciddi tahribat oluşturacak projelerle başa çıkmaya çalışıyor aslında İstanbul." dedi.

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KUZEY ORMANLARI KARARIYLA ALDIĞI KORUMA KARARINI BİR YIL SONRA 3. KÖPRÜ VE HAVALİMANI İÇİN KENDİSİ TEKRAR BOZDU

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 2009 yılında kuzey ormanlarıyla ilgili aldığı koruma kararını 3. Köprü ve havalimanı projeleri için 1 yıl sonra bozduğunu söyleyen Atlar, "Bilimsel yöntemlerle kurgulanacak mekânsal planlama çalışmalarıyla bu tip tahribatın önüne geçmek mümkün. Nitekim 2009 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin hazırladığı çevre düzeni planı kuzey ormanlarına ilişkin çok ciddi koruyucu yaklaşım ortaya koymuştu. İstanbul'un kuzeyine kesinlikle yapılaşma yapılmamasını öngören ormanları, tarım topraklarını, su havzalarını tamamen korumaya yönelik bir plandı. Fakat büyükşehirin bu planı hemen bir yıl sonra yine büyükşehir tarafından terkedildi ve peşin sıra yıllar içinde üçüncü köprü, kuzey Marmara otoyolu, yeni havalimanı ve daha sonra kanal İstanbul'la ciddi bir doğal alanların yıkımı söz konusu. Bunun faturası İstanbulluya çok ciddi bir şekilde kesilecektir. Nasıl kesilecektir? İçme suyu kullanım suyu anlamında, temiz hava, sağlıklı bir kent yaşamı anlamında etkileyecektir. Bu gelecekteki İstanbul'daki yaşam kalitesinin çok ciddi bir şekilde olumsuz etki yapacaktır. Kentin ekosistemini değiştirecek ciddi müdahaleler ve telafisi de çok kolay olmayacak." diye konuştu.

KORUMACI YAKLAŞIMI DEĞİL EKONOMİYİ TERCİH ETTİĞİMİZ SÜRECE İSTANBUL BU DEĞERLERİ PARSEL PARSEL KAYBEDER

Yetkililerin ekonomik sebepler yerine korumacı yaklaşımı benimsemesi gerektiğini ifade eden Atlar sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün birçok yapının ayrıcalıklı imar izinleriyle yükselmesine izin verildi farklı dönemlerde ve İstanbul'un o tarihi boğaz silüetini koruyamadığını ne yazık ki görüyoruz. Elbette çok ciddi bir ekonomi ortaya çıkıyor. İstanbul'dan bahsettiğiniz zaman. Özellikle son yıllarda şehrin giderek küresel bir kent haline gelmesi diğer dünya kentleriyle yarışan bir noktaya taşınması İstanbul'da çok ciddi bir gayrimenkul anlamında ekonomik bir artışında ortaya çıktığını gösteriyor. Ve büyük şirketlerde bu artışa kayıtsız kalamıyorlar bir baskı oluşuyor İstanbul'un merkezi çevreleri üzerinde. İstanbul'da çok kıymetli araziler ortaya çıkıyor ve inşaat lobisi büyük gayrimenkul şirketleri bu alanlarda çok ciddi projeler üretiyor. Ve ne yazık ki oluşan baskı karar mekanizmaları üzerinde de etkin bir rol oynuyor ve aslında bir ulaşım projesi olmayan üçüncü köprü bir ulaşım projesi olarak lanse ediliyor. Fakat bizler üçüncü köprünün beraberinde getireceği yapılaşmayla beraber bir emlak projesi olduğunu işaret ediyor bugüne kadarki veriler. İstanbul'u korumacı bir yaklaşımla ele almak lazım. Korumacı yaklaşımı değil ekonomik çıkarları tercih ettiğiniz zaman biz maalesef parsel parsel bu değerleri kaybediyoruz."

CİHAN
08 Temmuz 2015 10:47
DİĞER HABERLER