Namaz kılmalarından dolayı "gericilik"le suçlanan kişilere bakın ne için baskı yapılmış
Manisa 1. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı yaptığı dönemde hazırlattığı EMASYA planı için ilde yüzlerce kişi hakkında bilgi toplayan Tuğgeneral Naim Babüroğlu'nun, şehit ailelerini de fişlediği ortaya çıktı. Namaz kıldıkları ve hacca gittikleri için Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Manisa Şubesi Başkanı Kadir Keşan'ı gericilikle suçlayan Babüroğlu, dernek yönetiminden ayrılmaları konusunda da baskı yapmış.
Tuğgeneral Naim Babüroğlu, Manisa'da görevde olduğu dönemde gericilikle suçladığı Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube yönetimini, görevden uzaklaştıramayınca üyeleri tugayda toplayarak, olağanüstü genel kurul için imza kampanyası başlatmış. Kampanya metninde dernek yönetimi, TSK'ya karşı tutum ve davranışlar sergilemesi ve dernek binasında laiklik karşıtı eylem ve söylemler yapmakla suçlandı.
Talimatla başlatılan kampanyaya tepki gösteren Başkan Keşan ve yönetim kurulu üyeleri, 30 Nisan 2007'de bir basın toplantısı düzenleyerek, Genelkurmay Başkanlığı tarafından verilen övünç madalyasını geri gönderme kararı aldı.
Aynı dönemde Yurt Savunması Gazileri Şehit Aileleriyle Dayanışma ve İnsan Hakları Derneği Başkanı olan Dilaver Girgin, basın toplantısından sonra Babüroğlu'nun Manisa'daki yerel ve ulusal basın yayın kuruluşlarını, haberi yayınlamamaları konusunda sert biçimde uyardığını belirtiyor. Yayın hayatına yeni başlayan 'Gazete Gündem' ertesi gün (1 Mayıs 2007) toplantıyı manşetten verdi. "Övünç madalyalarını Genelkurmay'a gönderecekler" başlıklı haberin yayımlanmasından bir süre sonra gazete kapandı.
Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı Kadir Keşan, basın toplantısında okuduğu metinde, Tuğgeneral Babüroğlu'nun kendilerini itham ettiği suçlamalardan hiçbirini hak etmediklerini belirtti. Metinde şunlar kaydedildi: "Bizler bu zamana kadar sustuk. 'Asker başımızın tacıdır' dedik ama sabır da bir yere kadar. Tugay komutanımız, 30 Ağustos 2006'da görevi devraldı. 8 Eylül Manisa'nın kurtuluş günü etkinlikleri çerçevesinde derneğimizin yeni binası açılışı vardı. Vali, belediye başkanı herkes katıldı. Tugay komutanlığından kimse gelmedi. Derneğimiz, 24 Aralık 2006'da yardım maksatlı yemek düzenledi, oradan yine kimse katılmadı. Bu kadar kısa sürede ne oldu da askerimiz, bizleri boynu bükük bıraktı? Dernek yönetim kurulunu tugaya çağırarak siyaset yapmakla suçlayıp derneğimizi dergâha çevirdiğimizi, orasının mescit olmadığını beyan etmiş, bizlere konuşma fırsatı vermeden yargılamış ve akabinde imza kampanyası başlatmıştır. Tugay komutanımız tugayda bana, yani hac ibadetini yerine getirmiş bir şehit babasına, 'Sen daha o seccadeni oradan kaldırmadın mı?' demiştir. Bir şehit babası olarak bu ithamların hiçbirini hak etmedim."
'Sarıışık, hakkımızda soruşturma emri verdi'
Yurt Savunması Gazileri Şehit Aileleriyle Dayanışma ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Dilaver Girgin ise Ankara merkezli derneklerinin Türkiye genelinde şubeleri bulunmasına rağmen 2002 yılında Şener Eruygur'un yazılı talimatıyla muhatap alınmaması ve yeni derneklerin kurulması talimatı verildiğini iddia etti. Art niyetli kişilerin şehit ailelerini kullanmak istediğini belirten, sık sık Ankara'ya çağrıldıklarını anlatan Girgin, "Bu toplantılarda bize, 'PKK Meclis'te. Meclis'e siyah çelenk koyun' deniyordu. Biz Meclis yerine partinin önüne çelenk koyunca adeta azarlanıyorduk. Cenaze törenlerinde iktidar aleyhine sloganlar atmamız isteniyordu. Çok baskı yaptılar" şeklinde konuştu.
Dilaver Girgin, Şükrü Sarıışık'ın Ege Ordu Komutanlığı görevini yürütürken şehit derneklerini kapatma talimatı verdiğini de söyledi. Sarıışık'a bir mektup yazdığını belirten Girgin şöyle konuştu: "Mektuptan sonra Manisa'ya geldi. Babüroğlu'nun yanında bana, Arınç ve Başbakan ile yakın olduğumu, toplantılarına katıldığımı söyledi. AK Parti'ye kaydolanların dernekten silinmesi talimatı verdi. İrticai faaliyet içinde bulunduğumu, TSK'ya karşı tutum ve tavır içinde olduğumu ileri sürdü. Babüroğlu'na dönüp, 'Sana emrediyorum, bunun hakkında soruşturma aç' dedi. Ben ve diğer şehit aileleri hakkında soruşturma emri vermesinin yasal olmadığını, askerî kimlik taşımadığımızdan soruşturma açamayacaklarını söyledim. Açılacak bir soruşturmada ifade vermeyeceğimi, söz ve eylemlerimde suç unsuru varsa savcılığa suç duyurusunda bulunması gerektiğini belirttim."