'Selam Tevhid'de vermediğimiz dinleme kararlarını vermişiz gibi göstermişler'

HSYK 2. Dairesi'nin, İranlı ajanlara, Selam Tevhid Örgütü ve darbecilere yönelik soruşturmalarda görev aldığı gerekçesiyle açığa aldığı İstanbul eski Hakimi Nurullah Çınar, haklarındaki soruşturma ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. Müffettişlerin hazırladığı savunma talep yazısında, Selam Tevhid Örgütü dosyasındaki bazı kişiler hakkında verilen dinleme kararlarını kendilerinin vermediği halde verilmiş gibi gösterilerek iftira atıldığını belirtti. Çınar, "Vermediğimiz kararlar nedeniyle, üstelik görevimiz en az bir yıl öncesinde sona erdiği, karar verme yetki ve görevimizin de bulunmadığı halde şahsım veya CMK 250 maddesi ile görevli mahkemelerde görev yapmış olan diğer yargı mensupları ile ilgili casusluk suçu bakımından yapılan bu suçlama, iftira değil de nedir?" dedi.

Eski Hakim Çınar, hakim ve savcıların fikirlerini paylaştığı, gündeme ilişkin konuların dile getirildiği 'adalet.org' isimli sitede açıklamalarda bulundu. Çınar, müfettişlerin savunma talep yazısındaki, şüphelilerden S.T., M.V., F.K., İ.K., F.T., E.D., E.C.S. ve A.B. ile ilgili iletişim tespitlerinin siyasal ve askeri casusluk suçu olan TCK'nın 328 maddesi kapsamında değerlendirmeye alındığını belirtti. Savunmada, bu şüphelilerin başbakan, bir kısım bakanlar, yabancı devlet başkanları, MİT Müsteşarı gibi önemli kişilerle yaptıkları görüşmelerin kayda alınmış olduğunun tespit edildiğinin öne sürüldüğünü anlattı. Ancak Çınar, savunma talep yazısında tarihleri de belirtilen bu yöndeki tespitlerin ve teknik takip kararlarının CMK' nın 250. maddesinin yürürlükten kaldırıldığı 05/07/2012 tarihinden sonrasına, pek çoğunun da 1 yıl ve sonrasına ait olduğunu anlattı.

Çınar, bu şüpheliler hakkındaki kararların TMK'nın 10. maddesi ile görevli hakimlikler tarafından, özellikle de haklarında soruşturma açılmayan hakimlerce verildiğini kaydetti. Çınar, şöyle dedi: "F.K. hakkında uzatma kararları hariç 9 karar verilmiştir. Bu 9 karardan ilki 09/05/2013'te, sonuncusu 24/10/2013 tarihinde verilmiştir. O tarihlerde görevli olan TMK 10. madde ile görevli hakimliklerde süreç içerisinde 5 hakim görev yapmıştır. F.K. ile ilgili kararlarda 5 hakimin de imzası vardır. Aynı şüpheli hakkında, aynı delillerle karar verdikleri halde, 5 hakimden 2'si açığa alınmış. Diğer 3 hakimden biri hakkında açığa alma işlemi uygulanmamış. Daha çok karar verdikleri halde diğer ikisi hakkında ise herhangi bir soruşturma dahi açılmamıştır. E.D. hakkında uzatma kararları hariç 5 adet karar verilmiş olup, bunların tamamı da soruşturma açılmayan, açığa alınmayan 2 özgürlük hakimi tarafından verilmiştir."

Çınar, savunma da, casusluk suçu bakımından değerlendirmeye alınan S.T.'ın görüşmesinin Kasım- Aralık 2013, Mustafa V.'ın görüşmesinin Kasım-2013, İ.K.'ın görüşmesinin 23/07/2012,. F.T.'ın görüşmelerinden biri 14/12/2012, diğeri 22/02/2013 ve diğerlerinin Kasım-2013, E.C.S.'nin görüşmesinin Temmuz-2013 ve A.B.'nın görüşmesinin Haziran- Eylül 2013'te yapıldığının iddia edildiğini belirtti. Fakat Çınar, casusluk suçu ile ilişkilendirilen kararların verildiği tarihlerde ve tespit edilen görüşme tarihlerinde, CMK'nın 250 maddesine dayanan görevlerinin sona erdiğini ve karar verme yetkilerinin bulunmadığını kaydetti. Bu şüpheliler hakkında şahsı tarafından ve CMK' nın 250 maddesi ile görevli mahkemelerde görev yapan diğer yargı mensuplarınca da verilmiş hiçbir kararın olmadığını kaydetti.

"Şimdi söyleyin." diyen Çınar, "Vermediğimiz kararlar nedeniyle, üstelik görevimiz bir yıl öncesinde sona erdiği, karar verme yetki ve görevimizin de bulunmadığı halde şahsım, CMK 250 maddesi ile görevli mahkemelerde görev yapmış olan diğer yargı mensupları ile ilgili casusluk suçu bakımından yapılan bu suçlama, iftira değil de nedir?" diye sordu.

CİHAN
18 Eylül 2015 12:50
DİĞER HABERLER