Şiddete Karşı Duruş Sempozyumu'na büyük ilgi

Şiddete Karşı Duruş Sempozyumu'na büyük ilgi
Kültürler Arası Diyalog Platformu ve Katolik Leuven Üniversitesi Gülen Kürsü’sünün organize ettiği ‘Şiddete karşı duruş: Mücahede ve Müslümanlar sorumluluğu’ konulu sempozyumuna 57 farklı ülkeden 400 akademisyen, kanaat önderi ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri iştirak etti. İki gün boyunca devam edecek programda, şiddet içeren aşırıcılık ve bu alanda Müslüman toplumuna düşen sorumluluklar tartışılacak.
Şiddet içeren aşırıcılık ile nasıl mücadele edileceği konusunda Kültürler Arası Diyalog Platformu (İDP) ve Katolik Leuven Üniversitesi Gülen Kursu’şunun organize ettiği sempozyuma 250’sı Müslüman ülkelerden olmak üzere toplam 400 katılımcı iştirak etti. Son dönemde artan terör olaylarının İslam ile bağdaştırılması sonrasında İDP ve Gülen Kursu’şu bu inisiyatif ile birlikte hem İslam uleması hem de Müslüman olmayan önderlerin bu alanda yapılabilecek çalışmalar için bir araya getirdi. 2 gün sürecek olan sempozyumda çeşitli atölye çalışmaları da gerçekleştirilecek. Atölye çalışmaları arasında ‘Şiddet içerikli aşırılığın sebepleri’, ‘İslam perspektifinden teröre karşı çözüm önerileri’, ‘Şiddete karşı Müslüman kadınlarla çalışmak’, ‘Dinler arası diyalog ve şiddetin engellenmesi’ ve ‘Ahlaki doğruluk ve cihad’ gibi başlıklar yer alıyor.

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Leuven Üniversitesi Gülen Kürsüsü Başkanı Prof. Emmanuel Gerard, kendi üniversitelerinde Gülen kürsüsüyle ortak çalışmalar yapabildikleri için mutlu olduklarını ve bu yüzden kursu ile olan anlaşmayı uzattıklarını ifade etti. Gerard, üniversitenin Katolik yaklaşımını, diğer bakış açılarıyla birleştirmek gibi bir şansa sahip olduklarını da söylerken, “ Şiddet içeren aşırıcılık barışı tehdit ediyor. Gülen kürsüsü de kendine has şekilde dinin toplumdaki yerine yeni bir anlayış, kültürlerarası etkileşime yeni bir bakış ve anlayış getirmeye çalışıyor.” dedi. Gerard, yaşanan son dönem olaylarıyla dinin çözüm yerine bir problem gibi görüldüğünü de aktarırken, “ Ancak burada kanaat önderleri, akademisyenler ve daha birçok kişi bu alanda katkı yapmak için toplandı.” dedi.



Gülen günümüz için kilit değerlerden bahsediyor

Leuven Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Bart Kerremans, üniversitelerinde Gülen Kürsüsü’nün bulunmasından dolayı gurur duyduğunu ifade ederken, konuşmasında da birçok kez Fethullah Gülen’in sözlerinden alıntılar yaptı. Fethullah Gülen’in günümüz için kilit değerlerden bahsettiğini, insanları aksiyona geçirmek için mücadele ettiğini belirtti. Kerremans, Gülen’in dini daha anlaşılır hale getirmek için de çabaladığını aktarırken, Müslümanlara da bir görev verdiğinin altını çizdi. Kerremans, “ Fethullah Gülen tüm insanlara, Müslümanlara ve Müslüman olmayanları tepki vermeye davet ediyor. Hizmet Hareketi de gücünü inançtan alan ama inanç üstüne kurulmuş bir kurum değil. Hizmet sadece sloganlarla hareket etmiyor ve aksiyon içerisinde.” dedi. Kerremans, Fethullah Gülen’in “ Farklı hislerimiz farklı görüşlerimiz olsa da, farklı köklerimiz olsa da, hepimiz aynı geminin yolcularıyız” sözünü de kullanarak, bu toplumun bu mücadelede birlikte hareket etmesi gerektiğini aktardı. Kerremans, Hizmet hareketi dışında hiçbir kurumun da bu yolda kendini bu kadar adamadığını söyledi.

Nobel Barış Ödülü Komitesi Eski Üyesi Norveç kilisesinden Dr. Günar Stalsett de konferansın çok iyi bir zamanlama da yapıldığını, dini değerlerin ve inançlı olmanın çok iyi anlatılması  gerektiğini ifade etti.

Despot liderlerin olduğu Müslüman ülkeler demokrasiye zarar veriyor

Endonezya Ulema Meclisinden Prof. Din Syamsuddin ise yaşanan şiddetlerin dini içerikli mi yoksa siyasi içerikli mi olup olmadığının sorgulanması gerektiğini aktardı. Syamsuddin, “Bu olay sadece Müslümanları değil, tüm insanlığı ilgilendiriyor. Tüm milletler tek yumruk olmalı.” dedi. Fiziki, devlet şiddeti, sözlü şiddet gibi her türlü şiddettin İslam’ın gerçek değerleriyle örtüşmediğini de aktaran Syamsuddin, “Terörün hep siyasi bir boyutu vardır. Amaç siyasi değişim gerçekleştirmektir. İslam yanlış kullanımlara karşı korunmalıdır. Yaşanan sonuçlar da küresel adaletsizliğin bir sonucudur” dedi. Syamsuddin, bu dönemde İslam ile Batı’nın daha samimi olmaları gerektiğini de aktarırken, “ İslam ile Batı ortak medeniyetlerin sütunları gibidir.” dedi. Syamsuddin, despot liderlerin olduğu Müslüman ülkelerin varlığına da dikkat çekerken, bunun insan hakları ve demokrasi adına zararı olduğunu söyledi.

Programda kapanış konuşmasını gerçekleştiren Gent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Rik Çolsaet ise aşırıcılığın bir hastalık değil, hastalığın bir semptomu olduğunu hatırlatırken, hastalığın özüne inmek gerektiğini aktardı.


Zaman Belçika
15 Mart 2016 20:38
DİĞER HABERLER