Ahmet Taşgetiren “Lekelenmeme hakkı önemseniyorsa...” başlıklı yazısında, bir düğünde karşılaştığı KHK ile üniversiteden ihraç edilen öğretim üyesinin Cemaat ile ilgisi olmadığını yazdı ve “Bir el onu ihraç listesine sokmuştu. Lekelenmeme hakkı! Son KHK ile o da gelmişti. Bir ihbarla insanlar ‘Şüpheli’ hale gelmeyecek, dahası yanmayacaktı. Ama işte bir profesör daha yanmıştı!” ifadelerini kullandı.

“Şimdi, biliyorum ki, bir tanesinden bahsetsem, patlayacak, dosya dolacak önüm. Yazınca da yukarda rahatsızlık oluşuyor” diyen Taşgetiren, mağduriyetlerin yaratacağı siyasi sonucu hatırlattı.

Taşgetiren “İnsanlar mağdur oluyorsa, -ki oluyor- herkes emin olsun ki, bunun bir siyasi bedeli olur” diye yazdı.

17 bini kadın 50 binden fazla insanın 668 bebekle birlikte cezaevinde olduğu gerçeğini unutan Taşgetiren siyasi iktidarın adalet duyarlılığından söz etti.

Ahmet Taşgetiren şunları yazdı:

“Bu bedelin en ağırı da, öyle seçimlerde oy kaybı değildir, siyasi iktidarın adalet duyarlılğına yönelik kuşkudur. İktidar kadrolarının ‘dindar hüviyeti’ dikkate alındığında, böyle bir iktidarın adalet konusunda sorunlu hale gelmesinin açtığı yara, herkesi yıpratır. Nasıl ki darbe girişimi içine girmiş bir ‘Cemaat’in bütün cemaatlere bedel ödetmesi gibi.

Devlet birimlerinin ‘F...'cü diye suçlanma’ kaygısıyla, adaletin kılıcını yanlış kullanmasının önü kesilmelidir. Devlet öfke ile hareket etmeyi bırakmalıdır. Ceza uygulamasını bile kinle yapmamak esastır. Bir de, darbeye katılan hainlerin yargı sürecindeki çarpık görüntüleri, başka alanlarda ‘öfke tavrı’na gerekçe yapılmamalıdır. Haksız infazların yarası on yıllarca kapanmıyor.”