Soma sanığı eşi ve çocuklarının bakımı için tahliyesini istedi

Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 günü 301 madencinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 45 sanığın yargılanmasına devam edildi. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın öğleden sonraki oturumunda son tutuklu sanık olan emniyet vardiya amiri görevindeki maden mühendisi Hilmi Kazık, kendini savundu. Sanık Hilmi Kazık, "Eşim ve çocuklarımın bakımı için tahliyemi istiyorum." dedi. Duruşma salonundaki şehit madenci aileleri, "Biz ne olacağız, bizim çocuklarımız ne olacak. Çocuklarını düşünüyormuş." diye tepki gösterdi.

Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden davanın ilk duruşmasının 4. celsesinde tutuklu sanıkların tamamı ile 27 tutuksuz sanık, şehit madencilerin yakınları ve tarafların avukatları hazır bulundu. Amirlerinin Başmühendis Mehmet Efe ve Mehmet Ali Günay Çelik olduğunu, altında mühendis, tekniker ve çavuşların çalıştığını ifade eden Kazık, 8 saatlik mesaisini yer altında geçirdiğini söyledi. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, "Değerler 50 ppm'in üzerine çıktığında ne gibi uygulama yaparsınız?" diye sordu. Kazık, "50'ye çıkmasına gerek yok. 30-40 ppm'de şüphelenip kaynağını araştırırız. Top atımlarına bakarız. Yoksa yangın mı diye tespit ederiz. Genel de top atımı olurdu. Çıkan yangınları da kayıt ederdik." dedi. Mahkeme başkanının "Ocakta çok yangın çıkar mıydı?" sorusuna ise Kazık, "Isınmalar olurdu. Zaten kül verme sistemi yangın çıkmasın diye verilen bir sistemdir. Yangın çıktıktan sonra yapacak bir şey yok zaten. Biz ısınma olan yerleri tespit ederiz. B sınıfı iş güvenliği uzmanlığım var. Benim görevim 5 maddeydi. Ama benim dışımdaki maddelerde bir sıkıntı görürsem, görmezlikten gelmem o anda müdahale ederim." diye konuştu.
Mahkeme Başkanı, sensör kayıtları ile defterlerin tutmadığına yönelik bilirkişi tespitini hatırlattı. Kazık, "Defterleri de sensör verilerini de biz tutuyoruz. Gizlemeye yönelik bir şey yapsak ya saklamaya çalışırız ya da yok ederiz. Verilerin tutmamasının sebebi; sabit cihaz 24 saat kayıt yapar. El cihazlarıyla 10 farklı yerden ölçüm alırız. Bir top atıldığı zaman bir atım 5 dakikada da geçebilir, 20 dakikada da geçebilir. Sürekli atıldıysa saatler de sürebilir." diye konuştu.

Bilirkişi ve iş müfettişlerinin ppm değerlerindeki artışın top atışlarıyla açıklanamaz şeklinde verdiği görüşe de tepki gösteren Kazık, "Yer altında çalışan biri o piklerin dinamit atımı nedeniyle olduğunu bilir. Top atımı olmayacak da ne olacak. Biz zaten takibini yapıyoruz. Top atışımı yangın mı olduğunu anlayamazsak top atışını durdururuz." dedi. Madenci yakınları,
"Fıtratınızda var. Ne takip etmişsin ama" diyerek tepki gösterdi.

Ocakta ne kadar sensör olacağıyla ilgili kanun ya da yönetmelikte bir sayı olmadığını da belirten Kazık, "Ayak çıkışlarında, bacalarda, gerekli olan yerlerde sensör vardı. Benim görevim cihazların yanından geçerken cihazların düzgün çalışıp çalışmadığını kontrol etmek. Sabit sensörün çalışmadığını görünce bilgi veririz. Bunlar bakıma alınır. Bunlar tutanaklar da var." diye konuştu.

Mahkeme başkanının gaz maskeleriyle ilgisi sorusuna Kazık, maskelerle ilgili göreviniz çalışanların maskelerini taşıyıp taşımadığı, sorun bildirilirse değiştirilmesinin sağlanması olduğunu söyledi. Kazık, maskesinin kontrolümün bir sene önce görevli arkadaş Harun Yıldırım tarafından yapıldığını da dile getirdi. Kazık'ın savunmasını yapmasıyla tutuklu sanıkların savunması sona ererek tutuksuz sanıklara geçildi.

Tutuksuz sanıklardan ilk olarak Yalçın Erdoğan, savunma yaptı. İş güvenliğinden sorumlu vardiya mühendisi Yalçın Erdoğan, iş güvenliği uzmanlığı belgesi olmadığını, sadece kendisinin değil emniyet bölümünde çalışıp iş güvenliği belgesi olmayan başka iş güvenliğinden sorumlu kişilerin de bulunduğunu kaydetti. Vardiya amirinin Hilmi Kazık olduğunu söyleyen Erdoğan, seyyar gaz ölçüm cihazlarıyla gazları ölçtüklerini, havalandırma fanlarının çalışıp çalışmadığını kontrol ettiklerini, görev yetkilerinin bunlardan ibaret olduğunu kaydetti. Dinamit atımlarıyla ilgili kayıtların deftere tutulduğunu ancak sadece dinamit atımının yapıldığı günün ve kim tarafından atıldığının yazıldığını, saatlerinin yazılmadığı bilgisini verdi. Erdoğan, defterlerle sensör cihazları arasındaki farkın nedenini şöyle açıkladı: "Sabit cihazlara göre defter tutmamız imkansız. Sabit cihazlar 7 gün 24 saat kayıt yapıp bilgisayara aktarıyor. 4 saniyede bir değer verir. Bizim bunları 4 saniyede bir deftere aktarmamız imkansız." dedi. Erdoğan, mahkeme başkanının "Belge olmadan iş güvenliğinden sorumlu emniyetçilik görevi yapılır mı?" şeklindeki sorusuna "Sadece bende belge yok değil. Emniyette çalışıp da iş güvenliği uzmanlığı belgesi olmayanlar vardı. Risk görsem ben çalışmam, arkadaşlarımın çalışmasını istemem." diye konuştu. Mahkeme başkanının 'Sana göre ocakta her şey normal miydi?" sorusuna Erdoğan, 'evet' karşılığını verdi. Madende genel tatbikat yapmadıklarını söyledi.

Tutuksuz sanıklardan Ergin Yılmaz da, madende vardiya amir yardımcısı olarak çalıştığını, vardiya sırasında olağandışı bir durum fark edilirse kendilerine haber verildiğini söyledi. Madeni daha önce işleten şirketin işletmeden para için ayrıldığının söylendiğini ifade eden Yılmaz'a mahkeme başkanı, 2008 yılında hazırlanan ve 'ocakta uzun süre üretim yapılması mümkün değildir." şeklindeki hazırlanan rapordan haberi olup olmadığını sordu. Ergin Yılmaz, "Haberim yok" karşılığını verdi. Yılmaz, ocağı kontrole gelen iş müfettişleriyle hiç yüz yüze karşılaşmadığını da belirtti. Mahkeme başkanının kullandığı maskesiyle ilgili soruya Yılmaz, "Maskemin kaç yıllık ve ne marka olduğunu bilmiyorum. Amirler olarak depodan kayıtsız alabiliyorduk." karşılığını verdi.

Tutuksuz sanık Coşkun Derici'nin de savunma yapmasının ardından duruşmaya pazartesi günü devam edilmek üzere ara verildi.

CİHAN
17 Nisan 2015 18:40
DİĞER HABERLER