Türkiye siyasetinin son günlerde gündemine oturan 'Saray'a giden CHP'li iddiasını kaleme alan Rahmi Turan, hata ettiğini belirterek kendini affetmediğini dile getirdi.
Sözcü ise yazarlarını sansürlemediğini dile getirerek gazetenin hedef alınması üzerine bir açıklama yayınlayarak, "zaten Rahmi Turan'ın siyaset kulisi sadece köşesinde kaldı, haber olarak sayfalarımızda yer almadı" ifadelerini sarf etti.
Birgün yazarı Ayşenur Arslan ise Sözcü'nün iktidarın elinde 'rehin' olduğunu savundu. "Rahmi Turan’ı şahsen tanımıyorum. ‘Yaptıklarıyla’, özellikle de son ‘yaptığı’ ile biliyorum" diyen Arslan, şöyle devam etti:
“Kaynağımı da, söylediği ismi de açıklamayacağım, unuttum gitti” dedikten sonra bir telaş ifşa etmesi ilginç tabii. Ama ben, bunu ‘kendi iradesi’ ya da ‘zayıflığından’ çok gazetesinin durumuna bağlıyorum.
Öyle ya, gazete ilk iki gün sanki o yazı bambaşka bir mecrada hatta ülkede yayımlanmış gibi görmezden geldi. Ne zaman ki Saray küplere bindi, sozcu.com.tr’nin Rahmi Turan’a sorası geldi. Rahmi Turan da ‘gazetesi sorunca’ açıklamak zorunda kaldı."
Arslan'a göre sözcü iktidarın rehini:
"Özü özeti şu, bana göre: Sözcü, hakkında açılan dava nedeniyle iktidarın elinde ‘REHİN’. Evet, muhalif bir çizgide duruyor. Evet, çok ilginç haberlere ve yazılara yer veriyor. Ancak bir çizgiyi aşmamaya da özen gösteriyor. Sözcü, bu sayede 29 Ekim’de -ilk kez- Saray’a davet edildi. Böylece dünyaya ‘bakın muhalif gazetelere hoşgörülü davranıyoruz’ mesajı verildi.
Sözcü’nün nezdinde de o ‘muhalif medya’ Barış Pınarı Harekâtı sırasında verdiği destek nedeniyle ‘ödüllendirildi’.
Belki bir parantez açıp, Rahmi Turan’ın kaynağı ve ikinci patronu Talat Atilla’nın da harekât destekçisi olduğunu... Dahası, Erdoğan’ın eli boş döndüğü ABD ziyaretini bile müthiş başarı diye alkışladığını hatırlatmak lazım. Taşlar yerli yerine otursun diye!"