Strazburg Adalet Çağrısı 2025

Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz, geçtiğimiz hafta Strazburg'da yapılan Adalet Yürüyüşü'nü köşesine taşıdı.
Yüce Rabbimiz buyurur:
“Zulmedenlere en küçük bir meyil göstermeyin; yoksa Cehennem ateşi size de dokunur.” (Hûd Sûresi, 113)

Bu ilahî ikaz, bizlere sadece zulmetmemeyi değil; zulme sessiz kalmamanın da bir iman meselesi olduğunu bildiriyor. Zira zulme karşı durmak, yalnızca bir adalet hissi değil, aynı zamanda bir kulluk sorumluluğudur. Hakkı savunmak, mazlumu sahiplenmek ve sesi kısılanların sesi olmak her vicdan sahibinin görevidir.

Bu yüksek idrakle, Avrupa’nın dört bir yanından gelen binlerce insan—kadını, erkeği, genci, yaşlısı—Fransa’nın Strazburg şehrinde, Avrupa Konseyi binası önünde bir araya geldi.

    Bu buluşma, yalnızca hukuki bir çağrı değil; aynı zamanda insanlık vicdanına yapılmış gür bir seslenişti. “Geciken adalet, adalet değildir!” ifadesi, o meydanda yankılanan binlerce yüreğin ortak feryadı oldu. O ses, hukuki bir düzeltme talebinin ötesinde; adaletin, insan haklarının ve vicdanın yeniden inşası için kararlı bir çağrıydı.

   Etkinliğe Avrupa Parlamentosu üyeleri, belediye başkanları ve kanaat önderleri de destek verdi. İspanyol Milletvekili Laura Castel ile Fransız Vekil Emmanuel Fernandes, KHK’lı Melek Gelir’in iki yıldır cezaevinde bulunduğunu ve bu süreçte 15 yaşındaki kızı Sümeyra’nın vefat ettiğini hatırlatarak, böylesi acıların tekrar yaşanmaması için hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi gerektiğini vurguladılar. Belçikalı vekiller Benjamin Dalle ve Christophe Lacroix, Türkiye’de insan hakları ve demokrasinin yeniden yeşermesi için verilen mücadeleye desteklerinin sürdüğünü ifade ettiler. Alman vekil Vinzenz Glaser ile Fransız Sandra Regol ise, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve mahkeme kararlarına uymasının önemine dikkat çekerek, bu sürecin takipçisi olacaklarını belirttiler.

   Program boyunca anlatılan yaşanmışlıklar yürekleri derinden sarstı. Kimi zaman hüzünle gözler doldu, kimi zaman sesler yükseldi, adalet çağrısının yankısına dönüştü. Kucağında bebeğiyle gelen anneler, cezaevlerinde bebekleriyle birlikte tutulan kadınlar için adalet istedi. Omzunda küçük çocuğuyla “Geciken adalet, adalet değildir!” diye haykıran genç bir baba, Ege ve Meriç’in karanlık sularında can veren masumların dili oldu.

    Ancak bu meydanda dillendirilen adalet talebi yalnızca bir grubun hakkını aramak için değil; yeryüzünün neresinde olursa olsun, her mazluma, her haksızlığa uğrayana ve her sesi kısılana yönelmiş bir çağrıydı. Çünkü mazlumun dili, rengi, inancı ya da kimliği olmaz. Zulmün de coğrafyası yoktur; bir yerde sessizlikle büyüyen adaletsizlik, başka bir yerde yangına dönüşür. Bu yüzden Strazburg’da yükselen ses, sadece Türkiye’deki mağdurlar için değil; dünyanın dört bir yanında hukuksuzluğa uğrayanların da sesi olmuştur.

   Bu çağrı, insanlığı yeniden vicdan eksenine davet eden evrensel bir iradeydi. Adalet, sadece bizim değil, herkes için istendiğinde hakikat olur; yoksa bir grubun ayrıcalığına dönüşür ve zulmün başka bir biçimini üretir. Strazburg’daki buluşmanın en kıymetli yanı da buydu: evrensel adalet bilincini temsil etmesi.

Mevlânâ’nın ifadesiyle:
“Üzülme! Çünkü Yaradan umudu en çaresiz anlarda gönderir.”

   Strazburg meydanında yankılanan bu ses, işte o umudun tezahürüydü; karanlık zamanların ortasında, yeniden dirilişe çağıran bir nefes gibi…

Bu anlamlı buluşmanın mimarı, Avrupa’nın farklı ülkelerinde faaliyet gösteren insan hakları derneklerinin bir araya gelerek oluşturduğu Peaceful Action (Barışçıl Eylem) Platformu’ydu. Ortak aklın ve meşveretin ürünü olan bu 4. Strazburg Adalet Çağrısı, bizlere bir kez daha gösterdi ki; karanlık zamanlarda en büyük vazifemiz, birbirimize tutunmak ve “yalnız değiliz” hissini diri tutmaktır.

Her birimiz, bu adalet yürüyüşünün bir parçasıyız. Sadece bugünün değil, yarının da inşasında sorumluluk taşıyoruz. Unutmamalıyız ki; birlikte yürüdüğümüzde sesimiz daha gür çıkar, taleplerimiz daha güçlü yankı bulur. Yalnızca bireysel dünyamızda değil; bulunduğumuz her yerde, barışın, hakkaniyetin ve vicdanın sesi olmak zorundayız. Çünkü mücadele sadece haklarımızı korumak için değil; bizden sonraki nesillere daha adil bir dünya bırakmak içindir.

Sonuç olarak, çağın ağır şartlarına karşı durmanın en etkili yolu, aramızdaki bağı kuvvetlendirmek ve ortak bir hedef etrafında kenetlenmektir. Hep birlikte varacağımız menzilde, adaletin tecellisi ve insan onurunun korunması için verilen mücadeleyi sürdüreceğiz.

   Strazburg 4. Adalet Çağrısı buluşması, vifak ve ittifak içerisinde bir araya gelmenin ne kadar bereketli ve tesirli olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Merhum Mehmet Akif’in veciz ifadesiyle:
“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”


 

  Çünkü biliyoruz ki; yürekler bir atarsa, zulüm ne kadar derin olursa olsun, eninde sonunda yenilmeye mahkûmdur. Tarih boyunca nice zalimler, birlik ve adalet uğruna omuz omuza vermiş halkların karşısında duramamıştır. Bugün Strazburg’da kurulan bu vicdan halkası da, işte bu hakikat üzerine kuruludur. Birlik oldukça, dayanışmayı büyüttükçe, her mazlumun duası bir gün karşılık bulacak, adalet mutlaka yerini bulacaktır. Zira zulmün hükmü geçici, hakikatin sebatı ebedîdir.

 

  Bu hayırlı buluşmanın gerçekleşmesine vesile olan Peaceful Action Platformu’na, emeği geçen her bir gönül insanına ve uzak-yakın demeden, kalbiyle, duasıyla, bedeniyle bu çağrıya omuz veren tüm katılımcılara binlerce teşekkür ve dualar olsun. Her biri, insanlık onurunu savunan birer adalet neferi gibi yerini aldı bu kutlu yürüyüşte.

  Rabbimiz, bu adalet seferberliğinde emeği geçen herkesi muvaffak eylesin. Zulmün karanlığında bir mum yakan, bir kelimeyle, bir adımla, bir yürekle hakka destek olanları mahşer gününde şahitleri eylesin. Umudumuz odur ki; bugün atılan bu adımlar, yarın adaletin güneşi doğduğunda dualarla, gözyaşlarıyla ve şükürlerle anılsın.

   Ya Rab, kalplerimizi birlikte çarpan yüreklerden eyle. Bizi adaletten, merhametten, vicdandan ayırma. Mazlumlara kuvvet, zalimlere hidayet nasip eyle. Ve bizleri, yeryüzünde adaletin yeniden tesisi için vesile kıl.

Âmin
01 Temmuz 2025 11:34
DİĞER HABERLER