"Suriye'de savaşa girilmesi; Türkiye'nin parçalanmasına giden yolu açar"

AK Parti eski Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, Türk askerinin Suriye'ye savaşa gönderilmesi halinde altından kalkılamayacak ağır bir bedel ödenebileceğine dikkat çekti. AK Parti iktidarının Esed rejimini devirmek için askeri Suriye'ye göndermek istediğini savunan Özdalga, "Şam'da Esed rejimini devirmek için Türk askeri savaşa gönderilemez. Bu bizim savaşımız değildir. Esed, eli kanlı bir diktatördür. Ama Ortadoğu'da hangi ülkede eli kanlı diktatör yok?" dedi. Suriye Kürtleri aleyhine Suriye'de savaşa girilmesi halinde Türkiye içinde Kürtlerle barışın sağlanamayacağını belirten Özdalga, en önemli sonucunun da Türkiye'nin parçalanmasına giden yolun açılması olacağını ifade etti.

23. dönemde Ankara Milletvekili seçilen ve TBMM Çevre Komisyonu Başkanlığı görevinde bulunan, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından AK Parti'nin hukuksuzluklarına tepki göstererek partiyle yollarını ayıran Haluk Özdalga, Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirinin sorularını cevapladı.

Türkiye'nin Suriye'de savaşa gireceğine ilişkin başlayan tartışmalar hakkındaki bir soruya Özdalga, AK Parti iktidarının savaşa girmek istediğini savundu. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye'ye gönderilmek istendiğini ifade eden Özdalga, geçen yıl Haziran ayında Kobani ile Cezire arasında yer alan Tel Abyad'ın IŞİD terör örgütünün elinden alınıp Suriye Kürtlerinin eline geçtiğini hatırlatarak o zaman da AK Parti iktidarının TSK'nın Suriye'ye girmesini istediğini hatırlattı.

"MEVCUT ŞARTLARDA TSK'NIN SAVAŞA KATILMA FİKRİNİ UYGUN BULACAĞINA HİÇ İHTİMAL VERMİYORUM"

Rus askerlerinin o zaman orada olmadığını dile getiren Özdalga, TSK'nın AK Parti'nin bu fikrine destek vermediğine dikkat çekti. "Mevcut şartlarda TSK'nın Suriye'ye asker gönderme, savaşa katılma fikrini uygun bulacağına hiç ihtimal vermiyorum." diyen Özdalga, şöyle devam etti: "Rusya'nın orada konuşlandırılmış bulunan askeri gücü, bizim TSK'nın askerimizin askeri imkanlarının çok çok üstünde. Ayrıca ABD, Rusya ve NATO karşı. Türk askeri Suriye'ye savaşa gönderilirse; altında kalkamayacağımız kadar ağır bir bedel ödeyebiliriz. Önemli bir durum daha var. Hayati milli çıkarlar söz konusu ise elbette savaşa girilir. Şartlar ne olursa olsun, son damlamamıza kadar savaşırız, savaşa gireriz. Her şart altında savaş yapılır. Ama şimdi kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil. Herkesin şunu iyi görmesi lazım; AKP iktidarı askeri hangi amaçlarla göndermek istiyor Suriye'ye. AKP'nin çok açık bir amacı var; Esed rejiminin devrilmesi. Esed rejimini devirmek için askeri Suriye'ye göndermek istiyorlar. Şam'da Esed rejimini devirmek için Türk askeri savaşa gönderilemez. Bu bizim savaşımız değildir. Esed, eli kanlı bir diktatördür. Ama Ortadoğu'da hangi ülkede eli kanlı diktatör yok. İktidar, en yetkili ağızlardan PYD, Azez kasabası, Minniğ Havaalanı gibi gerekçeleri öne sürüyor ama bunların hepsi bahane. Esas amaçları Esed rejiminin devrilmesi ve bunun amaçlarını sağlamak. Diğerleri bu esas amacın arkasında sakladıkları bahaneler."

"PYD İKTİDAR İÇİN BİR BAHANE"

PYD'nin iktidar için bir bahane olduğuna dikkat çeken Özdalga, Kobani savaşı sırasında AK Parti'nin "Suriye Kürtlerini ve PYD'yi destekledim" diye kendine övünç payı çıkarttığını ve bunu övünerek anlattığını kaydetti. Ayrıca Suriye Kürtleriyle daha önce uzun süren müzakereler yapıldığının altını çizen Özdalga, "Biz Esed'i devireceğiz; sen de bizim yanımızda yer al diye PYD'ye çok baskı yaptılar. Eğer PYD, AKP'nin bu Esed'i devirme projesine angaje olsaydı, kabul etseydi ve yer alsaydı; herkes emin olabilir ki, AKP bugün PYD'yi terörist ilan etmeyecekti. İktidarın en yetkili ağızları, Azez kasabası ve Minniğ Havaalanı ile ilgili çok sert açıklamalar yapıyorlar. İki yerdeki çatışmalar, Suriye'deki savaşın sadece iki muharebesidir. AKP iktidarı, uzaktan top atışlarıyla iki muharebeyi etkilemeye çalışıyorlar. Savaşa giremeyen, girmesi mümkün olmayan bir tarafın, iki muharebeyi etkileyerek sonuç alması mümkün değildir. Senin oradaki temel bakış tarzın yanlışsa; münferit muharebelere katılarak doğru sonuçlar çıkaramazsın. Savaşta her zaman önemli olan savaşın kazanılmasıdır. Bazı muharebelerin kazanılması veya kaybedilmesi, önemli olan birinci planda önemli olan şey değildir." diye konuştu.

"BU ŞARTLARDA SAVAŞA GİRMEK, BİR ASKERİ SEÇENEK DEĞİL; İNTİHAR SEÇENEĞİDİR"

Şu anda Suriye'de şartların daha ağır olduğunu belirten Özdalga, Rusların oraya çok güçlü bir şekilde askeri birliklerini, özellikle hava savunma sistemlerini ve çok gelişmiş savaş uçaklarını konuşlandırdığını hatırlattı. Suriye semalarının Rusların mutlak kontrolü altında olduğuna dikkat çeken Özdalga, "Günümüzün savaşında, havayı kontrol eden, yeri de kontrol eder. Bu şartlarda TSK'nın oraya girmeyi destekleyeceğini hiç ihtimal vermiyorum. Çünkü bu şartlarda savaşa girmek, bir askeri seçenek değildir; olsa olsa bir intihar seçeneğidir. TSK'nın bunları çok iyi gördüğüne eminim. Ben de olan Ruslarla ilgili onların savunma sistemleri, füze sistemleri, uçaklarıyla ilgili bilgilerden çok daha fazlasının ve kuvvetlisinin TSK'nın kurmay komutanlarının elinde olduğuna eminim." şeklinde konuştu.

"SURİYE'YE ASKER GÖNDERMEK, TÜRK ASKERİNİ TELEF VE ZİYAN YOLUNA GÖNDERMEKTİR"

Türkiye'nin savaşa girmesi halinde sosyo-ekonomik yansımalarının ne olacağının sorulması üzerine ise Özdalga, "Bu şartlarda Suriye'ye asker göndermek, her şeyden önce Türk askerini telef ve ziyan yoluna göndermektir. İkincisi; eğer Türkiye orada bugün AKP iktidarının ifade ettiği gerekçelerle PYD'ye ve Suriye Kürtlerine karşı bir savaşa girerse; içerde barış şartlarının sağlanması son derece zordur. Türkiye'nin parçalanması ihtimali, çok güçlü bir olasılık olarak önümüze gelecektir. En önemli sonucu da Türkiye'nin parçalanmasına giden yolun açılması olacaktır." karşılığını verdi.

"SURİYE KÜRTLERİYLE İŞBİRLİĞİ YAPILMALI; SAVAŞA GİRERSENİZ TÜRKİYE İÇİNDE KÜRTLERLE BARIŞI SAĞLAYAMAZSINIZ"

Bir başka soru üzerine de Özdalga, Hatip Dicle'nin "Yalvarıyorum; bu işe bir çözüm bulun. Nisan ayından itibaren çok kötü şeyler olacak." şeklindeki açıklamalarını hatırlattı. Tecrübeli Kürt siyasetçisi Hatip Dicle'nin bu sesine kulak verilmesini isteyen Özdalga, şunları söyledi: "Suriye Kürtleri aleyhine Suriye'de savaşa girerseniz; içerde Türkiye içinde Kürtlerle barışı sağlayamazsınız; bu mümkün değildir. Önerim şu: Türkiye'nin Suriye Kürtleriyle işbirliği yapması gerekiyor. Orada cihatçı selefilerle, Suriye Kürtleriyle işbirliği yapması gerekiyor. Çünkü Suriye Kürtleri her anlamda cihatçı selefilerden bize daha yakın duruyorlar. Suriye Kürtlerini ileri sürerek savaşa girmeyi arzu eden AKP iktidarı, hemen orada, bizim sınırımızda çok geniş bir bölgeyi kontrol eden IŞİD'e karşı hiç ses çıkarmıyor. Niye IŞİD'e karşı savaşa girmeyi düşünmüyorlardı? Suriye Kürtlerine karşı savaş etmeyi düşünüyorlar. Türkiye-Suriye sınırına baktığımız zaman ve onun Suriye tarafına baktığımızda, Suriye tarafındaki tablo şu: O sınırı kısmen Esed güçleri kontrol ediyor, kısmen Suriye Kürtleri kontrol ediyor. Bir kısmını IŞİD kontrol ediyor, bir kısmını ise El Kaideci Nusra cephesi ve onunla beraber hareket eden başka cihatçı selefi güçler kontrol ediyor. 4 tane farklı güç kontrol ediyor Türkiye'yi; Suriye sınırında bugün. Niye bunlardan sadece Suriye Kürtlerinden rahatsızlık duyuyorsun? Onu bir savaş nedeni olarak ileri sürüyorsun? Bunu anlamak kolay değil. Orada IŞİD de var, Esed güçleri de var, Nusra da var." CİHAN
17 Şubat 2016 11:02
DİĞER HABERLER