Tahliye sürecinin fark edilmeyen sonucu!

Tahliye sürecinin fark edilmeyen sonucu!
Bugün Gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan Ergenekon tahliyeleriyle ilgili yazısını köşesine taşıdı.

"Türkiye tarihinin en kritik davası, en büyük arınma operasyonu yolsuzluk tartışmalarına heba edilmiş oldu." diyen Arslan, "Yolsuzluk dosyasından kurtarabilmek için Ergenekoncular'ı serbest bırakmayı göze aldılar. Bu olaydan bağımsız olarak Başbakan'a 'Komutanlar çıkmalı, siz Köşk'e çıkarken barış havası olmalı, ülke normalleşmeli' diyen isimlerin varlığı başkentte sır değil." ifadelerini kullandı.

* "Bu sürecin pek fark edilmeyen bir sonucu daha olacak. KCK sanıkları yakın zamanda tahliye olacak. Aralarında tecrübeli eylemciler, bombacılar ve örgütün beyin takımı var. Onların tekrar sahaya dönmesiyle Güneydoğu'da bambaşka bir atmosfer olacaktır."

İşte o yazı...

Hükümet Ergenekon'u hiç anlamamış...

Bir önceki yazıya "Bugünlerin tarihini yazanlar AK Parti iktidarını 'Rıza'dan Önce/Rıza'dan sonra şeklinde ayırmak zorunda kalacaklar" demiş ve hükümetteki derin yarılmayı analiz etmiştim.

Ergenekon tahliyeleri ile analizin 'Rıza'dan sonra' bölümüne ilaveler yapmak şart oldu.

Öncelikle; ne yazık ki iktidar ne Ergenekon'u anlayabilmiş ne de vesayetle mücadeleyi. Olaya bakışı ilkesel değil konjonktürelmiş. 

Yoksa bir yandan 'Darbe girişimi gerçek, AK Parti kapatma davası da bunun bir uzantısı' diyeceksiniz öbür yandan yolsuzlukları unutturmak için alelacele yaptığınız yasa ile hepsini tahliye edeceksiniz!

Bu çelişkiyi izah edecek, unutturacak paralel yalan bulmak kolay değil.
 
Tahliyeler nasıl oldu?
 
Hükümetin TMK ve Özel Yetkili Mahkemeler'i alelacele kaldırması, Cumhurbaşkanı'nın da aynı süratle imzalaması sonrası tahliyeler geldi.

Malatya Zirve ve Hrant Dink davasının zanlıları bu kapsamdaydı. KCK sanıklarından 5 yılı aşanlar da aynı haktan yararlandı.

Bugün çok tartışılan Ergenekon sanıkları ise biraz dolaylı yoldan tahliye edildiler. 

İlker Başbuğ'un AYM'ye yaptığı başvuru tahliyelerin yolunu açtı. AYM, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 7 ayda gerekçeli kararı yazamamasını bir hak ihlali olarak kabul etti.

Dosyayı tekrar mahkemeye yolladı.

Ancak aynı saatlerde ÖYM'ler kalktığı için itirazlar için merci karmaşası çıktı. 13. Ağır Ceza tahliye vermezken normal ağır cezalar art arda tahliyeleri imzaladı.

Kamuoyundan yükselen tepkiler üzerine hükümet -her zaman olduğu gibi- faturayı 'paralel devlete' çıkardı.

'Gerekçeli karar yazılmadığı için tahliyeler kaçınılmaz' dediler.

Peki gerçek öyle mi?
Eğer arşivleri ortadan kaldırır, herkesin hafızasını da silerseniz belki bu tezin alıcısı çıkar.

Çünkü söz konusu 6526 Sayılı Yasa Meclis'te görüşülürken Adalet Bakanı Bekir Bozdağ çıkacak yasanın 'Ergenekon sanıklarını etkilemeyeceğini' söylemişti.

Oysa kimlerin bu düzenlemeden yararlanıp tahliye olacağı isim isim belliydi. Hatta Cumhurbaşkanı'na bu yönde rapor da sunulmuştu. 

Yani, 'aa katiller serbest kaldı' tepkisinin bir geçerliliği yok.

Peki gerekçe neden yazılamadı?

Yargı kulislerindeki hava şöyle: Gerekçe büyük oranda yazılmış. Hatta kısa zaman sonra Yargıtay'a yollanacak.

Ayrıca; 'Çok fazla sanık ve delil var. Gizliliğe büyük önem veren ve hücre yapılanmasına göre teşkilatlanmış bir yapı var. Böyle bir davanın gerekçesini yazmak haliyle zaman alır' deniyor.

Peki karar yazılsa durum farklı mı olurdu?
Yargı kulislerine göre cevap 'hayır.' Çünkü Yargıtay'ın böyle kapsamlı bir dosyayı görüşmesi 8 ile 12 ay sürer. 

Yani her şekilde hükümetin son düzenlemesi süreci etkileyecekti.

Ayrıca, 6526 Sayılı Yasa hazırlanırken Adalet Bakanlığı, mahkemeyle irtibata geçip 'gerekçe ne durumda, ne zaman biter' diye de sormamış.
 
Tahliyeleri herkes biliyordu 
 
Hükümeti hızlı davranmaya iten güç 17&25 Aralık operasyonları oldu. Öncelik hedef ÖYM'lerden ziyade TMK 10 ile yetkili savcılıklardı.

Çünkü 25 Aralık ve Selam Örgütü davası TMK'da açıldı.

Yolsuzluk dosyasından kurtarabilmek için Ergenekoncular'ı serbest bırakmayı göze aldılar. Bu olaydan bağımsız olarak Başbakan'a 'Komutanlar çıkmalı, siz Köşk'e çıkarken barış havası olmalı, ülke normalleşmeli' diyen isimlerin varlığı başkentte sır değil.

Nitekim Başbakan bu yöndeki telkinlerden sonra Ergun Saygun'u ziyarete gidip Başbuğ'un tahliyesini istedi, Başdanışman aracılığı ile 'kumpas' açıklaması yapıldı.

Böylece geri dönülmez bir sürece girilmiş oldu.

Alelacele yasa yapıldı. Zaten HSYK üzerinden mahkemelerin kimyası bozulmuştu, ardı ardına tahliyeler geldi. 

Böylece yolsuzluklar, skandal telefon görüşmeleri ve yargıya müdahaleler gündemden düşürüldü.

Bu sürecin pek fark edilmeyen bir sonucu daha olacak.

KCK sanıkları yakın zamanda tahliye olacak. Aralarında tecrübeli eylemciler, bombacılar ve örgütün beyin takımı var. Onların tekrar sahaya dönmesiyle Güneydoğu'da bambaşka bir atmosfer olacaktır.

Özetle: 
Türkiye tarihinin en kritik davası, en büyük arınma operasyonu yolsuzluk tartışmalarına heba edilmiş oldu. 

Yazık oldu. Hem de çok...

12 Mart 2014 10:13
DİĞER HABERLER