Tanrıkulu: AKP iktidarı ve onu yöneten akıl, felaketi öngörmekten uzak

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye'deki hiçbir sorunun barışçıl politikalar dışında bir çözüm ihtimalinin olmadığını söyledi. Diğer tüm ihtimallerin felakete sürükleyeceğini belirten Tanrıkulu, "Ne yazık ki AKP iktidarı ve onu yöneten akıl, bu felaketi öngörmekten uzaktır." dedi.

Sezgin Tanrıkulu, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü ile ilgili bir mesaj yayımladı. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları gününün başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada ağır hak ihlallerinin yaşandığı bir dönemde karşılandığını belirten Tanrıkulu, 67 yıl önce İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin BM tarafından kabul edilişinden bu yana bildirgenin gerekliliklerinin insanlık tarafından yerine getirilmediğini ve ihlallere karşı mücadele yürütenlere ağır bedeller ödetildiğini kaydetti.

Türkiye'de özellikle 7 Haziran sonrasında yeniden başlayan çatışmalı sürecin oluşturduğu ağır insan hakları enkazının, önümüzdeki on yıla damgasını vuracak ağırlıkta olduğunu dile getiren Tanrıkulu, şöyle devam etti: "Türkiye'nin en önemli insan hakları savunucularından olan sevgili arkadaşım Tahir Elçi'nin bugün aramızda bulunmaması ayrı bir hüzün kaynağıdır. Bu vesileyle Tahir'in ve insan hakları mücadelesi yürütürken katledilen tüm insanların anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Onlara yarım bıraktırılan mücadeleyi asla ama asla olduğu yerde bırakmayacağız! Doğu ve Güneydoğu'da hemen her gün sivillerin de hedef alındığı çatışmalar temel insan haklarının tamamen rafa kaldırılmasıyla toplumdaki adalet duygusunu da parçalamaktadır. 7 Haziran'dan bu yana çatışmaların yaşandığı her bölgede hukuk işlemez hale getirilmiş ve bölgenin kontrolü tamamen kolluk güçlerine devredilmiştir. Mülki amirliklerin bile etkisiz kılındığı bölgedeki uygulamaların yarattığı insan hakları ihlal verilerini önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşacağız. Ancak elimizdeki veriler 7 Haziran sonrasında yaşananın bir felaket olduğunu ortaya koymaya yetiyor. Suruç katliamından Ankara katliamına, sokağa çıkma yasaklarından gözaltı-tutuklama furyasına, yargısız infazlara kadar, toplumun maruz kaldığı şok edici olaylar insan hakları savunucularının, biz siyasetçilerin önüne çok ağır bir sorumluluk yüklemiştir."

"Türkiye'de kimsenin yarına dair öngörüde bulunamaz hale getirildiği bir ortamda insan hakları mücadelesini her zamankinden çok daha büyük bir kararlılıkla sürdüreceğiz, sürdürmek zorundayız." diyen Tanrıkulu, şöyle devam etti: "Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye'deki hiçbir sorunun barışçıl politikalar dışında bir çözüm ihtimali yoktur. Diğer tüm ihtimaller bizi felakete sürüklüyor. Ne yazık ki AKP iktidarı ve onu yöneten akıl, bu felaketi öngörmekten uzaktır. Dolayısıyla burada insan hakları yanlısı tüm güçlere iş düşüyor. Dayanışmayı her zamankinden daha fazla artırmalı ve mağdurların sesine ses katmayı tarihi bir görev olarak görüyoruz. Öte yandan 2011 yılından beri Suriye'de yaşanan iç savaşın giderek dünyadaki tüm güçlerin savaş sahası haline gelmesi, Ortadoğu'daki iktidar mücadelesinin daha uzun bir süre kanlı bir biçimde devam edeceğini gösteriyor. Ne yazık ki Suriye'de milyonlarca sivil, insanlık onuruna yakışmayacak bir zulmün altında inliyor ve Suriye'de iktidar mücadelesi yürütenler temel insan haklarını değil, temel çıkarlarını gözetiyorlar. Suriyeli iki milyona yakın sığınmacının AKP iktidarı tarafından şimdilerde Avrupa'ya karşı bir pazarlık malzemesi olarak kullanılmak istenmesi en az Batı'nın sığınmacı politikası kadar utanç vericidir. Başta Türkiye olmak üzere farklı ülkelere kaçmak zorunda kalan insanların onurlu bir yaşam sürdürmeleri için gerekli çabanın sarf edilmemesi kabul edilemez. Bu bakımdan AKP iktidarı dahil olmak üzere tüm iktidarların sığınmacı politikasını insandan yana bir perspektifle değiştirmesi bir gerekliliktir. Biz siyasetçiler bu konuda sonuna kadar mücadele yürütmeyi temel bir vazife olarak görüyoruz. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları sadece hak ihlal oranlarını paylaştığımız bir gün olmaktan çıkmalı ve insan hakları mücadelesini çok daha organize ve etkili bir biçimde yürüttüğümüz bir dönemin vesilesi olmak durumdadır. Her gün sivillerin canına mal olan siyaset anlayışlarını etkisiz kılacak büyük bir demokrasi ve özgürlük rüzgarını hep beraber kurabileceğimiz günler umuduyla!" CİHAN
10 Aralık 2015 15:52
DİĞER HABERLER