Tarihi camide kadınların abdest yeri sıkıntısı
-Diyarbakırda 27 sahabeye ev sahipliği yapmasıyla
özel bir konuma sahip Hz Süleyman Cami, kadın ve erkek
tuvaletlerinin yan yana olması nedeniyle abdest almak
isteyen kadınlar büyük sıkı
DİYARBAKIR (A.A) - Yusuf Atlıhan - Diyarbakırda 27 sahabeye ev
sahipliği yapmasıyla özel bir konuma sahip Hz. Süleyman Cami, kadın ve erkek
tuvaletlerinin yan yana olması nedeniyle abdest almak isteyen kadın ziyaretçiler
için büyük sıkıntıya neden oluyor.
Özellikle Perşembe günü ziyaretçi akına uğrayan camide, yer darlığı ve uygun
olmaması nedeniyle abdest almak isteyen kadınlar, zaman zaman cami civarındaki
evlere, kimi zaman da yaklaşık 2 kilometre uzaklıktaki Dicle Üniversitesi (DÜ)
Camisine gitmek zorunda kalıyor.
Camideki ziyaretçi yoğunluğu nedeniyle, kadınlar ve erkekler zaman zaman
şadırvanda da abdest almada sıkıntı yaşıyor.
Cami yakınında oturan Necmettin Arpa, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
kadınlar için abdest alacak yer olmamasının 27 sahabenin yattığı camiye
yakışmadığını belirterek, Neredeyse cami yapıldığından beri bu sıkıntı devam
ediyor. Aşağıda tuvalet var ama yetmiyor. Burada bayanlar için tuvalet şart
dedi.
Diyarbakıra ilişkin çok sayıda araştırmasıyla tanınan DÜ Öğretim Çocuk
Sağlığı Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı öğretim üyesi Prof. Dr. Kenan Haspolat
da, sahabelerin yattığı caminin, Diyarbakırda inanç turizminin gelişmesi halinde
erkeklere de yetmeyeceğini belirtti.
Kadınlar için abdest alacak yer olmamasının büyük bir sıkıntı yarattığını
ifade eden Haspolat, sorunun çözülmesi için daha önce bölgede olan, ancak zamanla
yıkılan Hamza Bey Mescidinin yeniden yapılması önerisinde bulundu.
-Yeni bir mescit önerisi-
Haspolat, tarihi kaynaklarda civarda söz konusu mescidin bulunduğundan söz
edildiğini belirterek, şöyle konuştu:
Burada hiçbir şüphe yok. Caminin karşısında bulunan Sınai Buz
Tesislerinin bulunduğu yerde mescidin bulunduğu rivayet edilir. Ama yaptığım
çalışmalar sonucunda orada herhangi bir mescide rastlamadım. Hamza Bey Mescidi,
çok büyük ihtimalle daha önce çeltik fabrikası olarak da kullanılan caminin hemen
karşısındaki alan olsa gerek. Buranın yapılması bir tarihi eserin yeniden
canlandırılması açısından önemlidir. Ancak daha da önemlisi, bu bölgede hanımlar
abdest alamıyor. Namaz kılacakları yer sıkıntısı var. Alternatif bir mescit
yapıldığı takdirde bu sıkıntı da bitmiş olacak. İnanç turizmi Diyarbakırda
yayıldığı takdirde, Hz. Süleyman Cami erkeklere de yetmeyecektir. Bu nedenle
burada bir mescidin bulunması zaruridir. Ancak SİT alanı olan bir yerde, bir yer
yapmak Anıtlar Kurulundan izin almaya tabidir. Hamza Bey Mescidi gibi tarihi bir
yapıyı canlandırmak iki açıdan önemlidir. Hem eski bir eseri yad etmek, hem de
ikinci bir ibadetgahı ortaya çıkarma açısından çok yararlı olacaktır.
-İslam tarihinde de önemli bir yere sahip-
Rivayetlere göre, Diyarbakırın fethi için İyaz Bin Ganem komutasında
aralarında sahabelerinde yer aldığı 8 bin kişilik bir ordu hazırlanır. Büyük
İslam Komutanı Halid Bin Velidin de yer aldığı İslam ordusu, 639 yılında surlara
kadar dayanır. Kuşatma beş ay sürer, ancak şehre bir türlü girilemez. Halid Bin
Velid, sur dibinde gizli bir kanalı bulur ve bunu genişleterek, içeri
girebileceğini keşfeder. Halit Bin Velidin oğlu Hz. Süleymanın da aralarında
bulunduğu bulunduğu bir grup, açılan bu gedikten içeri girip, kilit ve zincirleri
kırarak kapıyı açar. Bu sırada Hz. Süleyman ile birlikte 27 sahabe şehitlik
mertebesine ulaşır. Bu sayede kent fethedilmiş olur. Diyarbakırın İslam
ordularınca fethedilmesinden 500 yıl sonra Hz. Süleyman Camisi, Nisanoğlu Ebul
Kasım tarafından 1155-1169 yılları arasında yaptırılır. Kasımın rüyasına giren
Hz. Süleyman, Üzerimiz ne zamana kadar açık kalacak sorusunu yöneltir. Bunun
üzerine bölgeye cami inşa edilir. Caminin altındaki türbeye iniş merdiveni
zamanla kapanırken, onların anısına cami avlusuna Hz. Süleymanın sandukası
yapılır. Vakıflar Genel Müdürlüğünce ilk kez geniş kapsamlı restorasyon geçiren
ve Ocak ayında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın katılımıyla yeniden ibadete
açılan Cami, İslam tarihinde de önemli bir yere sahip.
Yayıncı: Behçet Güngör