Tarihin nemli duvarlarının ardındaki dingin bedenlerin hikayesi
-İşlemeli duvarları ve kubbeli yapısıyla sadece kirlerden arınılan
mekanlar değildir hamamlar...
-Peştamalı, göbek taşı ve kurnalarıyla kuşaklar boyunca günümüze
aktarı
BURSA (A.A) - Harun Kaymaz - Volkan Bayraktar - İşlemeli
duvarları, kubbeli yapısıyla sadece kirlerden arınılan bir mekan değildir
hamamlar... Peştamalı, göbek taşı ve kurnalarıyla kuşaklar boyunca günümüze
aktarılan kültürün bir simgesidir adeta... Hele bir de Evliya Çelebinin
Velhasıl Bursa sudan ibarettir dediği kentte, tarihi Demirtaşpaşa Hamamında
isen, keyfine diyecek yoktur.
Küçük yaşlarda anne-baba, yakın bir dost veya dedeler aracılığıyla tanışılan
o sımsıcak mekanlara gitmek için türlü vesileler bulup, bahaneler arar hamam
tutkunları... Kimileri iş arkadaşlarıyla kutlama, bazıları ise bekarlığa
veda partisini bahane eder. Ama en çok da annelerin gelin görme geleneğine
ev sahipliği yapar hamamlar.
Birçok evliliğin temeli bu loş mekanlarda atılır. Gelin kız, müstakbel
kayınvalidesine burada sevdirir kendini.
Suyun berrak dünyasında soğuktan sıcağa geçerken avazın çıktığı kadar
bağırırsın, sesin akustik ortamda nemli duvarlara çarpıp, geri döner sana.
Çok mutlusundur, özgürsündür, buram buram terlerken tertemizsindir artık...
-Kese-masaj sıranız geldi!-
Değişmeyen kuralları vardır hamamların.
Ana salonda karşılanan müşteriler, takunya ve peştamal verildikten sonra
soyunma odasına alınır. Sıcak bölmelere geçmek isteyenleri bu kez de keseci ve
masörler hoş geldin diyerek karşılar.
Talep edilirse sabun verilir. Ardından göbek taşına yatılır. İyice terler
müşteri burada, vücudunun ütün gözenekleri açılır.
Derken cam kubbeden gözlerine süzülen damlacıklara aldırmadan tellağın
sesini duyarsın, Kese, masaj sıranız geldi!
Beklediğin an gelmiştir artık, yan odaya geçersin; ne üşürsün, ne
terlersin... Bağrı yanık tellak, uzun hava çeke çeke gelir yanına, hayde
bre... Tertemizsindir artık...
Ardından aynı tellak bütün hünerlerini, adeta bir ustanın hamuru yoğurduğu
şekilde gösterir üzerinde. Ne ağrın ne sızın kalmıştır.
Kese ve isteğe bağlı olarak masaj faslından sonra peştamal çıkarılır, közde
ısıtılmış havlular sarar vücudunu.
Ve kapanış perdesi; dinlenme odasına geçer ve ayaklarını uzatırsın gönlünce.
Yanına limonlu bir soda ya da çay eşiğinde gazeteni okursun.
Yorgunluk ve strese de elveda demişsindir; vurur kafayı uyursun...
-Demirtaşpaşa Hamamı-
Bursadaki tarihi Demirtaşpaşa Hamamı da hemen hemen haftanın her günü
vatandaşlardan büyük ilgi görüyor.
Yıldırım Beyazıt döneminde Demirtaşpaşanın oğlu Oruç Bey tarafından
yaptırılan ve o yıllarda adı yılanlı hamam olarak bilinen yapı, genellikle
padişahın davetlileri için kullanılırdı.
Müşteriler, iç mekanının doğal ortamı, sıcak karşılama ve samimiyetin
verdiği hazla, tüm bedeni kirlerden arındıktan sonra huzurlu bir şekilde
evlerinin yolunu tutarlar.
Tarihi hamama girişte büyük bir salon vardır. Giriş kapısının karşısında
hamamdan çıkanların dinlenmesi için konulan şezlonglar... Salonun çevresini iki
kat halinde dinlenme odaları çevirir. Bu odalar eskitme tarz tahtadan
oluşturulmuştur Salonda bir berber ve bir çay ocağı... Sol tarafta yıkanma yerine
açılan bir kapı bulunur. Kapıdan geçildiği zaman, müşteriyi, içerideki yüksek
sıcaklığa ve neme alıştırmak için küçük bir hol yer alır. Bu hol, aynı zamanda
masaj yeri olarak da kullanılır. Bu bölüm de geçildikten sonra, banyonun
merkezine ulaşılır.
Banyoda iki adet kese yatağı, bir havuz ve havuzu besleyen aslan ağzı, göbek
taşı ve çok sayıda kurna yer alır. Banyonun ana yıkanma yerinden bir küçük banyo
odasına, saunaya, duşlara ve buhar odasına açılan kapılar bulunur. Banyoya
yıkanmaya gelenler ilk önce saunaya geçip burada terler. Ardından, deri
gözeneklerinin açılması için buhar odasına geçilir. Bu odada bir müddet kaldıktan
sonra kese yataklarına yatılır.
-En çok ilgi göbek taşına-
Mülkiyeti Vakıflar Bölge Müdürlüğüne ait olan tarihi hamamın işletmecisi
İrfan Pulat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1390da inşa edilen hamama ilginin
büyük olduğunu söyledi.
Hamam kültürünün çok farklı olduğunu belirten Pulat, Müşterilerimizin ilk
geldiğinde kapıda ayakkabılarını alırız. Daha sonra kendilerine bir özel oda
veririz, herkesin odası ayrı ve kapısı kilitlidir. Burada peştamalını giyer ve
yıkanmak için odadan çıkar dedi.
Odadan çıkışın ardından, her şeyin müşterinin isteği doğrultusunda
yapıldığını anlatan Pulat, Sauna, buhar odası ya da göbek taşı... Nereye
isterse, oraya gider müşteri. En çok tercih edilen yer, göbek taşıdır. Göbek
taşı, Osmanlının kültüründe var. Ağrıya, sızıya iyi gelir. Kasları gevşetir.
Büyük bir rahatlama sağlar. Çıkınca da portakal suyu yada soda gibi içeceklerle
ferahlar insanlar diye konuştu.
Türk hamamlarının genellikle iç bölümleri itibarıyla birbirine benzediğini
anlatan Pulat, şunları kaydetti:
Yıkanma mekanlarına soğuk ortamdan sıcağa geçerek girilir. Burada farklı
mekanlar oluşturulmuştur, özel yıkanma yerine halvet (hamamlarda çok sıcak küçük
yer) adı verilir. Ortak alanda tek tek yıkanılan yer kurna başıdır. Bir de
hamamlarda en önemli unsur, vazgeçilmez göbek taşlarıdır.
Yayıncı: Kamuran Akkuş