TBMM Genel Kurulu'nda terör saldırısı kınandı

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 26. birleşimi yoklama ile açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi yönetiyor. Genel Kurul'da partilerin grup başkanvekilleri ile milletvekilleri Sultanahmet'te meydana gelen terör saldırısını kınadı.

CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, meydana gelen patlamada valiliğin yaptığı açıklamaya göre içinde yabancı uyruklu kişilerin de bulunduğu 10 kişinin hayatını kaybettiğini, 15 kişinin de yaralandığını hatırlattı. Hamzaçebi, Türkiye'nin önemli, tarihsel bir süreçten geçtiğine dikkat çekerek, yıllardır PKK terörünü yaşayan ve bu terörle mücadele eden Türkiye'nin 2015 yılı itibarıyla da IŞİD terörüyle karşı karşıya kaldığını belirtti. Hamzaçebi, şu ifadeleri kullandı: "Bu bağlamda 20 Temmuz 2015 tarihinde Suruç'ta gerçekleştirilen 34 kişinin öldüğü, 100'den fazla kişinin yaralandığı; 10 Ekim 2015 tarihinde ise Ankara Garı önünde gerçekleştirilen ve cumhuriyet tarihinin en kanlı saldırısı olarak tarihte yerini alan, 107 kişinin hayatını kaybettiği, 500'den fazla kişinin yaralandığı intihar saldırıları toplum vicdanında derin bir yara açmıştır. Terör önce güven duygusunu ve toplumsal dayanışma duygusunu yok etmek ister. Bu nedenle 78 milyon insanımızın bugün birbiriyle kucaklaşma, birbiriyle dayanışma zamanıdır. Tüm terör örgütlerini ve bu terör ortamını besleyenleri şiddetle kınıyorum. Sultanahmet'te bugün gerçekleştirilen kanlı saldırının yüreklerimizi yakan terör olaylarının sonuncusu olmasını dilerken terörü tekrar kınıyor, saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, geride kalanlara sabır, saldırıda yaralananlara ise şifa diliyorum."

'AKADEMİSYENLER İHANET BİLDİRİSİ YAYINLADI'

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ise Sultanahmet'te terör örgütünün acımasız, kanlı yüzünün ortaya çıktığını vurguladı. Bu saldırı neticesinde ölenlere Allah'tan rahmet, bütün yaralılara acil şifalar dileyen Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu saldırıyı lanetliyoruz. Gerçekten, bu saldırılarla Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milleti teslim alınamayacaktır, Türkiye terörle baş edebilecek güce sahiptir. Bu bakımdan, teröre karşı herkesin sağlam bir duruş sergilemesi, terörü meşrulaştıracak, haklı kılacak, muhatap yapacak her türlü girişim ve söylemden uzak durması gerekmektedir. Terörle mücadele eden güvenlik görevlilerimize de bu manada hepimizin hep beraber, birlikte destek vermesi gerekiyor. Bu vesileyle, özellikle bu konuda herkesin, ayırt etmeksizin herkesin, terör örgütünü meşrulaştıracak girişimlerinin terörle mücadeleyi akamete uğratıp demokrasi ve hukuk devletini ortadan kaldırdığını ifade etmek istiyorum.

Bin 128 sözde akademisyen müsveddesi maalesef bir ihanet bildirisi yayınlamıştır. Yeni bir aydın ihanetiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla, maalesef bu iradeyi kullananlar, bu bildiriyi ortaya koyanlar devletimizi ve milletimizi arkadan hançerlemektedir. Türkiye Cumhuriyeti'ni ağır silahlarla saldırmakla suçlayanlar 'Bu, kasıtlı ve planlı kıyım.' diyerek yabancıların ülkemize müdahale etmesini isteyenler ancak karanlık güçlerdir; bunların aydınlıkla alakaları yoktur. Devletin ve milletin paralarıyla, vergileriyle maaş alanların bugün terörü meşrulaştıran, devleti suçlayan girişimleri aynı zamanda hukuk devletini ve demokrasiyi de dikkate almadıklarını ortaya koyuyor. PKK terör örgütünü, bölücü örgütleri, terör örgütlerini görmeyenlerin, devletin terörle mücadelesini katliam ve bilinçli sürgün politikası olarak nitelendirmesi kabul edilemez."

'HÜKÜMETİ KATLİAMLARIN ÜSTÜNÜ ÖRTME YAKLAŞIMINDAN VAZGEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ'

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken de Sultanahmet'te yapılan bu saldırıyı nefretle kınadı. Baluken, şunları kaydetti: "Halkların Demokratik Partisi olarak bu saldırıların üzerinin örtülmemesi, arka planlarının mutlaka açığa çıkarılması ve yeni katliam saldırılarının gelişmemesi hususunda Hükûmeti sorumlu davranmaya, bugüne kadar ortaya koymuş olduğu, katliamların üstünü örtme yaklaşımından vazgeçmeye çağırıyoruz. Bugün, Cumhurbaşkanı'nın ve Hükûmet yetkililerinin yapmış olduğu açıklamalar bile, hâlâ bu saldırıyı yapan odakların ismini zikretme noktasında AKP Hükûmetinin aynı utangaç tavrı göstermeye devam ettiğini ortaya koyuyor. 'Suriye uyruklu bir canlı bombanın yapmış olduğu saldırı' demek, 'Suriye'deki vekalet savaşlarının bir yansıması' demek, doğrusu bizim açımızdan IŞİD'in Suriye'deki vekaletini üstlenen AKP'nin pozisyonu açısından net fikirler veriyor. Bu yaklaşımlardan bir an önce vazgeçilmesi, Diyarbakır, Suruç, Ankara'dan sonra da Sultanahmet'te patlayan canlı bombalarla birlikte ortaya konan bu katliamların bir an önce açığa çıkarılması gerektiğini ifade etmek istiyoruz."

YAYIN YASAĞI ELEŞTİRİSİ

CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, bugün herkesin yüreğini dağlayan bir haberin İstanbul Sultanahmet'ten geldiğini söyledi. Gök, şöyle devam etti: "Daha ayrıntılarına erişemediğimiz patlama olayından sonra bir anda yayın yasağı konulmasıyla dünya Sultanahmet'te meydana gelen bu patlamayı yabancı basından takip ederken Türkiye'de meydana gelen bu olayı Türkiye kamuoyu ne yazık ki takip edemiyor çünkü yayın yasağı var. Böylesine bir tabloda, insanların haber alma hakkının engellenmesi ve olayın akışıyla birlikte sorumluların tespiti açısından yayın yasağının neden konulduğunun şu ana kadar daha açıklanmadığı bir atmosferde yetkililerden daha kamuoyunu aydınlatıcı hiçbir açıklama gelmemiştir. Şimdi, bugün Meclisimizde bence İçişleri Bakanı'nın derhâl bu konuyla ilgili Meclisimizi ve kamuoyunu bilgilendirmesi gerekir. Bu konu sıradan bir hadise değildir. İstanbul'un göbeğinde, turistlerin yoğun olduğu bir bölgede ve pek çok da turistin öldüğü bir hadisenin bütün dünya tarafından çok dikkatle takip edildiği muhakkak olan bu olayda, dünya kamuoyunun da ilgisi şu anda Türkiye'dedir. Meclisimiz bugünü suskun geçiremez; İçişleri Bakanının, bugün, süratle Meclisimizi, kamuoyunu ve dünya kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getirmesi gerekir. Bunu bekliyoruz, acilen bekliyoruz."

'TERÖR HEPİMİZİN PROBLEMİ'

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, Sultanahmet'te gerçekleşen terör eylemini, bu terörist girişimi şiddetle kınayıp lanetledi. "Terör zayıfların silahıdır. Eylemler marifetiyle yapmak istedikleri, toplumun içindeki siyasal çelişkileri harekete geçirmek, mütekabil suçlamaların önünü açmak ve buradan bir zaaf çıkarmaktır." diyen Bostancı, şu ifadeleri kullandı: "İkinci hedefi de halkta korku ve panik yaratmak, güvenilir bir ortam olmadığı intibaını doğurmaktır. Hepimizin, siyaset kurumunun, halkın, her kesimin mutlak surette terörün bu iki hedefini açıkça görmesi, ortak bir dayanışma sergilemesi, terörü lanetlemesi ve onu meşrulaştırıcı gibi anlaşılabilecek her tür arka plan anlatımından, siyasal polemikten uzak durması önemlidir. Terör hepimizin problemi, onunla mücadele hepimizin görevi. Türkiye maalesef yaşadığı coğrafyada çok çeşitli terör örgütleriyle mücadele etmek durumunda. Belli bölgelerde yürütülen bir mücadele de var. O mücadelenin sahibi olan kahramanları yürekten kutluyorum ve halkın aklının, kalbinin, vicdanının, her şeyinin onlarla olduğunu biz biliyoruz, bu millet de biliyor. Oradaki terör örgütleri çukurlar kazarak, arkasına silahlar koyarak, halkı canlı bir kalkan gibi kullanarak kendi akıllarınca bazı girişimlerde bulunuyorlar. Devletin buna rıza göstermesi beklenmez. Devlet terörün üzerine giderken devleti sabote etmek, terörle mücadelesini zayıflatmak, teröristlere imkân ve fırsat vermek amaçlı bir nevi onun halkla ilişkiler bürosu gibi çalışan çevrelerin olduğunu biliyoruz.

Bunlar sürekli olarak devleti zaafa uğratıcı, terörle mücadelesini engelleyici bir atmosfer oluşsun diye çaba içindeler, bu çabaları da görüyoruz. Bu çaba içinde olanlar meşru zeminlere sahip çıkarlarsa bilsinler ki herkes için hayırlı bir gelecek kurulur. Meşru zeminlere sahip çıkmayıp teröre destek vermeye devam ederlerse, emin olun, o teröristlerle birlikte, kazılan çukurlara bu millet onları gömecektir; bunun başka bir yolu, başka bir geleceği olmayacaktır. Bizim temennimiz, kesinlikle, mümkünse hiç can kaybı olmadan, mümkünse en az can kaybıyla oradaki o kandırılan, öne sürülen, ellerine silah tutuşturulan; asıl yapması gereken, bu ülkeye, insanlığa hizmet etmek olurken terörist faaliyetlerin bir parçası hâline getirilen insanları da mümkün mertebe devletin o şefkatli eliyle bu karanlıktan kurtarmaktır. Terörle mücadele zordur. Devletimiz başarıyla bu mücadeleyi verecektir. Bize düşen, elbette, bunun arkasında sağlam bir şekilde durmaktır." CİHAN
12 Ocak 2016 17:38
DİĞER HABERLER