Sibel Ertürk Kurtoğlu - Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkan Vekili Ahmet Lütfi Akar, Tekin Küçükali'nin genel başkanlıktan istifasının tek taraflı verilen bir karar olduğunu belirterek, ''Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığındaki hükümet, hiçbir zaman Kızılay'a el atmamıştır, hiçbir zaman Kızılay'ın gidişatı ile ilgili müdahalede bulunmamıştır'' dedi.
Küçükali'nin Türk Kızılayı genel başkanlığından istifasını AA muhabirine değerlendiren Akar, Tekin Küçükali'nin genel başkanlığında 7 yıldır çalıştığını, kurumda önce genel sekreter, sonrasında da genel başkanvekili olarak görev yaptığını, Küçükali ile birlikte birtakım iyi işlere beraberce imza attıklarını, iyi günleri olduğu gibi kötü günleri de olduğunu, çoğunlukla anlaştıkları konular kadar anlaşamadıkları konular da bulunduğunu anlattı.
Tekin Küçükali'nin istifasının ardından çeşitli spekülasyonlar yapıldığını hatırlatan Akar, Küçükali'nin istifasının ''tek taraflı verilen bir karar'' olduğunu bildirdi.
Küçükali'nin ''Başbakan'la konuştuğu ve sonrasında istifa ettiği'' yönünde iddialar bulunduğunu belirten Akar, ''Konuşmuş olabilir, sonrasında istifa etmiş olabilir. O, iki kişi arasında geçmiş olan bir şeydir. Bu konuda benim ağzımdan da bazı yakıştırmalar, söylentiler dolaşıyor. 'Hükümet zorladı' gibi... Böyle bir şeyden bizim herhangi bir bilgimiz yoktur. Kendisi de böyle bir açıklama yapmamıştır'' dedi.
Akar, Küçükali'nin kendisine gönderdiği mesajda yeni görevinde başarılar dilediğini ve kendisinin de Kızılay dostu olarak hayatını idame ettireceğini ifade ettiğini anlattı.
''Başbakan'ın Kızılay'a müdahale ettiği'' yönünde de spekülasyonlar olduğunu dile getiren Akar, ''Bir kere hiç kimse tam olarak iki kişi arasında geçen toplantıda ne konuşulup, ne edildiğini bilemez. Gayrı yasal yollardan dinleme yapılmadıysa bilemez. Burada bir tarafta Başbakan, bir tarafta Kızılay'ın eski genel başkanı vardır. Konuşmuşlardır, daha sonra ayrılmıştır. Denk mi gelmiştir, böyle bir konuşma mı yapmışlardır? Biz onu bilemeyiz. Bizim itibar etmemiz gereken konu, Küçükali'nin 'Sağlık sebeplerim dolayısıyla yoruldum, hastayım, bunların tedavi edilmesi lazım, dinlenmeye ihtiyacım ve istifa ediyorum' diye bir istifa gerekçesi sunmasıdır. Bunun akabinde de bana başarı dileyen bir mesajını aldık. Demek ki, kurumdan kötü bir şekilde ayrıldığını düşünmüyor'' diye konuştu.
-''HÜKÜMETİMİZİN KIZILAY'A MÜDAHALE ETTİĞİNE ŞAHİT OLMADIM''-
''Hükümet, Kızılay'a çok karışıyordu, Tekin Küçükali bunu protesto etmek için ayrıldı'' iddialarına da yanıt veren Akar, şöyle konuştu:
''Şunu da çok açık ve net söylemek istiyorum. Ben 7 yıldır Kızılay'da üst düzey yöneticilik yapıyorum, bunun 6 yılı genel başkan birinci vekili olarak geçti. Ben hiçbir gün hükümetimizin Kızılay'a müdahale ettiğine şahit olmadım. Aksine biz hükümetimizden ne istediysek anında yerine getirdiler, Türk Kızılayı'na çok büyük yararları oldu. Kızılay, bağımsız ve özerk bir kuruluştur. Fakat misyonu gereği devlet ve hükümetle yan yana çalışmak durumundadır. Kızılay, darda olanlara yetişmek, muhtaçlara ulaşabilmek ve onlara daha iyi hizmet götürebilmek için bütün hükümetlerle birlikte çalışmak zorundadır. Uluslararası Kızılay ve Kızılhaç Federasyonu ilkelerinde de Kızılay ve Kızılhaçların görevi, hükümetlerin yanında yardımcı rol olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla biz bu konuyu çok iyi ayarlıyoruz, bu mesafeyi çok iyi koruyoruz ve hükümetin yanında yardımcı aktör olarak yer alıyoruz. Tıpkı Suriye sınırında, gelen misafirlerin ağırlanması konusundaki işlevi yerine getirmek, Somali'de devletin yaptığı iyilik operasyonunun lojistik ve müdahale kısmını yönetmek gibi... Her zaman hükümetle beraberiz.
Bir defa daha söylemek istiyorum ki; Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, şu anda Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığındaki hükümet, hiçbir zaman Kızılay'a el atmamıştır, hiçbir zaman Kızılay'ın gidişatı ile ilgili müdahalede bulunmamıştır. Ben hiçbir zaman hükümetin Kızılay'a elini soktuğunu görmedim. Hükümet, hiçbir zaman 'Bunu böyle yaparsanız, böyle yaparım' diye bir şey söylemedi. Hükümet, devletin imkanlarını her zaman karşılıksız olarak Kızılay'ın emrine tahsis etti. Bu açıdan hükümete şükran borçluyuz. Hükümette kim olursa bunu yapması gerekirdi ama geçmiş hükümetler bunu yapmadı. Basında bazı spekülasyonlar yer aldı. Sanki 'Eski genel başkanımıza birileri şunu teklif etmiş, o reddetmiş, kabul etmiş, hükümet şu yanlısıymış' gibi... Böyle şeyler kati surette yoktur, uydurmadır. Bunlar öncelikle hükümetimizin üzerine atılmış iftiralardır. Bizim üzerimizden hükümetimizi yıpratmaya çalışıyorlar. Bunlar yalan yanlış şeyler. Yanlış hesap Bağdat'tan döner.''
-''SON DERECE AHENKLİ BİR ÇALIŞMA YAPMAKTAYIZ''-
Türk Kızılayı Başkan Vekili Akar, ''Kızılay'ın başka bir ideolojik şekle çevirmek istenildiği'' yönündeki iddiaları da şöyle yanıtladı:
''Sanki Tekin Küçükali bu iddialar sonrasında istifa etmiş gibi bir durum söz konusu. Asla böyle bir şey yoktur. Kızılay, milletin malıdır ve milletin malı olmaya devam edecektir. Kızılay, cemaatlerin, cemiyetlerin, partilerin üstünde olan bir kuruluştur. Dolayısıyla tüm milletin malıdır, aynı zamanda onların da malıdır, herkesin ortak malıdır. Türk Kızılayı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin meşru temsilcileri kimse onlarla ilişki kurar, işlerini onlarla beraber yürütür ve şu anda biz onu yapmaktayız. Şu anda son derece ahenkli, iyi bir çalışma yapmaktayız. Şunu açıkça söyleyebilirim ki; Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, kurucumuz Atatürk'ten sonra Kızılay'a en büyük yardımı yapan Başbakan, şu anki başbakanımızdır. Bunu da iftiharla belirtmek istiyorum. Bunu anlatmakta da hiçbir beis görmüyorum. Dolayısıyla bu spekülasyonların hiçbirisi gerçek değildir. Türk Kızılayı, çalışmalarına hükümeti ve devletiyle birlikte devam etmektedir.''
Tekin Küçükali'nin sağlık sorunları olduğunu bildiğini ifade eden Akar, Küçükali'nin çok çalışan ve hiperaktif bir insan olduğunu, her zaman kendisini ''Kendini bu kadar yormana gerek yok, yetkilerini paylaşmalısın, bürokratlarına güvenmelisin'' diye uyardığını anlattı.
-KONGRE 17 EYLÜL'DE-
Ahmet Lütfi Akar, kongre sürecinin Tekin Küçükali'nin istifasıyla başladığını belirterek, Yönetim Kurulu'nun 17 Eylül 2011 tarihinde genel başkan seçimli kongre yapmaya karar verdiğini bildirdi.
Yönetim Kurulu'nun aynı toplantıda kendisini tek aday olarak desteklediğini de bildirdiğini kaydeden Akar, tüzüğün, genel başkanların her biri 3'er yıl olmak üzere 3 dönem üst üste seçilebileceğini öngördüğünü söyledi.
''Doğrusu ben 9 yıl genel başkanlık yapmayı düşünmüyorum ama Türk Kızılayı'na yararlı olabileceğim, projelerimi hayata geçirip, aktif Kızılay yöneticiliği hayatımı bitirmek istiyorum'' diyen Akar, Kızılay genel başkanı veya yöneticilerinin herhangi bir gelir elde etmediğini, maaş almadığını kaydetti.
Akar, mimar olduğunu, inşaat işleriyle uğraştığını, 4 şirket vasıtasıyla yürüttüğü işleri bulunduğunu ifade etti.
(SBE-KÖS-ZG)25.08.2011 10:56:21