Akademisyen Doç. Dr. Ali Büyükaslan ve Yrd. Doç. Dr. Ali Murat Kırık, 'Sosyal Medya Araştırmaları -1 Sosyalleşen Birey' adlı sosyal medya kitabını piyasaya sürdü.
Sosyal Medya Araştırmaları üzerine yapılan ve "Sosyal Medya Araştırmaları -1 Sosyalleşen Birey" alt başlığıyla Çizgi Yayınevi tarafından yayımlanan kitabı, editörler Doç.Dr. Ali Büyükaslan ve Yrd.Doç.Dr. Ali Murat Kırık anlattı. Kitapta, Editörlerin sosyal medyaya ilişkin genel kanaatlerinin yanı sıra, günümüzde internetin kat etmiş olduğu yol neticesinde yaşanan teknolojik ve kitle iletişim araçları bu değişimden derin şekilde etkilendiği konuları ele alındı. İnternetin tüm dünyayı birbirine bağlaması, bilim insanlarının bu teknolojiye odaklanmasına neden oluşu, Facebook, Twitter, MySpace ve Linkedin gibi sosyal paylaşım ağlarının toplumun geniş kesimi için hayatın vazgeçilmez bir parçası durumuna geldiği kitapta vurgulanan konular arasında.
Kitapta ayrıca, bireyin toplum içerisindeki konumu, statüsü, mevkisi, sosyolojik, psikolojik ve iktisadi yapısı sosyal paylaşım ağlarına dahil olma noktasında aktif rol oynadığı, toplumsal bir varlık olan insan çevresinde olup bitene, var olana asla duyarsız kalamamak, fenomen durumuna gelen sosyal medya gerek Türkiye ve gerekse de dünya gündemini bir anda değiştirecek potansiyele sahip olması konuları açıklamalarla yer aldı.Editörler, kitabın içeriği ile ilgili bilgilere yer verdi, "Sosyal medya her şeyden önce etkileşimli bir zemin üzerine kurulmuştur.
Hatırlanacağı üzere iletişim sürecinin son öğesi geri bildirimdir. Kaynak tarafından gönderilen içeriğe, mesaja alıcı tarafından cevap verilmesi geri bildirim olarak adlandırılmaktadır. Etkin bir iletişim geleneksel bilgi akışı sürecinde ancak ve ancak geri bildirim sayesinde kurulabilmektedir. Geribildirim bir çeşit kontrol mekanizmasıdır ve mesajın iletildiğine dair kaynağa yol göstermektedir. Geri bildirim her ne kadar başarılı olursa olsun sınırlıdır ve kaynağın istediği ölçüde gerçekleşebilmektedir. Sosyal medya ve bilgi toplumu arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır. Her toplumun kendine özgü bir teknolojik alt yapısı bulunsa da internet bu farkı ortadan kaldırmış ve bilgi-iletişim teknolojileri küresel ölçekte yaygınlaşmıştır. Bilgi toplumuna geçiş ile birlikte pasif durumda bulunan kitleler aktif duruma gelmiş ve enformasyonu üretici, dağıtıcı bir rol üstlenmişlerdir.
Bilginin önemi, kitle iletişim araçlarına da yansımış ve bu araçların çehreleri değişmiştir. Sosyal medya çok komplike bir yapıya sahiptir. Eğlence ve bilgiyi bir arada tutmayı sağlayan sosyal medyanın iktisadi kökeni de bulunmaktadır. Sosyal medyanın kapsamlı yapısı nedeniyle kavrama yönelik net bir tanım yapmak mümkün değildir. Teknik bir bakış açısıyla sosyal medya dünya genelindeki bilgisayar ağlarını ve kurumsal bilgisayar sistemlerini birbirine bağlayan elektronik iletişim ağı olarak tanımlanan internetin gelişmesiyle bireyleri farklı bireylerle sanal ortamda buluşturan web tabanlı hizmetler şeklinde tanımlanmaktadır. Daha kapsamlı bir tanımlamayla sosyal medya; bireylerin sınırları belli olmayan bir sistem içerisinde açık ve yarı açık profil oluşturmalarına izin veren, farklı kişilerle bağlantı paylaşımında bulunan kişilerin listesini gösteren web tabanlı hizmetler olarak ifade edilebilmektedir."
“BİREYSEL VE TOPLUMSAL DÜZEYDE SONUÇLARI İNANILMAZ BOYUTTA”
Editörler, "Bu kitabın hazırlanışındaki amaç neydi? Niçin böyle çalışmayı gerekli gördünüz?" şeklindeki soruya, “Bilindiği gibi Sosyal Medya olarak adlandırdığımız iletişim kanallarının çoklu olarak açılıp kullanılmasıyla birlikte bireysel ve toplumsal düzeyde sonuçları inanılmaz boyutlara varan değişiklikler yaşamaktayız. Bu kitap işte bu değişiklikleri farklı açılardan ele almakta ve üç cilt olması planlanan bir çalışmanın ilk kitabını oluşturmaktadır” şeklinde cevapladı.
"Sosyal Medya hayatımızın neresinde?" sorusuna da yanıtlayan editörler, "Sosyal Medyanın hayatımızdadaki yerini artık anlatmıyoruz gösteriyoruz. Göstergeler bildiğiniz gibi ardında anlam barındıran, her biri kendi kültürel ortamında bu anlamları taşıyan simgelerdir. Bugün kültürel ortamlar yerel olma özelliğini kaybetmekte, uluslararası bir kültür oluşturulmaktadır. Ancak bu durumun kurgulanan mı yoksa kendiliğinden mi olduğu tartışmalıdır. Dijital kişilikler haline getirilen bireylerin kurgulanmış ortamlarda yaşatılmaya çalışılması bir amaç mı yoksa yaşamı kolaylaştırmayı sağlayan bir araç mıdır? Bunu şu an için olayın tam da merkezinde olan kişiler olarak sağlıklı değerlendirmenin uzağındayız diye düşünüyoruz" diye konuştular.
“SANAL SOSYALLEŞME ARTIYOR”
Editörlerin kitapla ilgili sorulan, "Kitaptaki konular ana hatlarıyla nelerdir?", "Sosyal medya toplumsal dinamizmi nasıl etkiliyor?", "İletişimin geleceği sosyal medya üzerine mi kurulacak?" "Birey ve sosyalleşme kavramlarına vurgu yapıyorsunuz. Niçin?" şeklindeki soruları ise şöyle yanıtladılar. "Serinin ilk cildini oluşturan bu kitap, daha çok sosyal medyanın bireysel ve toplumsal açıdan genel bir görünümünü ortaya koymayı amaçlayan çalışmalardan oluşmaktadır. Çalışmada yer alan yazıların her biri alanında çalışmalara imza atmış akademisyenlerdir. Kitap bu yönüyle bilimsel bir çalışma ürünü olmuştur. Aslında sosyal medya ortamları çoklu ortamlarda bireysel hareket ettiğiniz ama bireysel hareket ederken de içinde bulunduğunuz çoklu ortamlardan uzaklaşıp sanal bir çoklu ortama kendinizi bıraktığınız ortamlardır. Bu nedenle bir yönüyle bireyselleşirken diğer yönüyle de sanal bir sosyalleşme ile karşı karşıyayız. Bunun için sosyalleşme kavramının yeniden tanımlanması gerektiğini düşünüyoruz.
Sosyal medyanın etkisi demokratikleşme sürecini tamamlamış ya da tamamlamaya en yakın olan toplumlarda farklı hissedilmektedir. Nitekim sosyal medya manipülasyonları, daha çok demokratikleşme yolundaki toplumlarda daha çok etki yapıyorlar. Örneğin Arap Baharının gerçekleştiği ülkelerde, kurgulanan bir sosyal medya etkisinden bahsedilir sürekli. Oysa açık toplumlarda manipülasyonlar her zaman arzulanan sonuca ulaşamazlar.Bir de bir toplum mühendisliği uygulamasının en güzel yapılabileceği ortam olarak da bir imkan sunmaktadır sosyal medya. Tabii bunu pozitif ve negatif yönleriyle değerlendirmekte fayda var. Örneğin ülkemizde yaşanan bir ehliyet harçları olayı var bir de Gezi olayları sırasında eylemcilerin köprüden geçtiği gibi kurgulanmış sanal gerçeklikler var. Yaşanan hızlı değişim geleceğin kurulması gibi tanımlamaları dahi sorunlu hale getiriyor. Çünkü cep telefonlarının hayatımıza girdiği andan itibaren yaşanan hızlı değişme önümüzdeki günlere ilişkin nelerin farklı olacağını düşünmemize yönelik ipuçları veriyor. Ancak bunun yönünden daha çok hangi hızda olacağı şu an daha bilinebilir gibi geliyor.
İletişim ise bu değişimin temel hareket noktasını oluşturuyor. Çünkü günümüze kadar klasik bir tanımlamaya tabi tutulan iletişim artık neredeyse fıtrat değiştiriyor. Bilgi erişebilirlik ve paylaşılabilirlik noktasında biçim değiştiriyor. Klasik okuyucu, izleyici artık pasiflikten çıkıyor etkin hale geliyor. Ancak bu gerçekliğin paylaşıldığı anlamına gelmiyor tabi. Ya da gerçeklik ne olduğu sorunu da ortaya çıkacak sosyal medya ortamlarının yaşamımızdaki etkisine paralel olarak. Bilinen birçok konu artık değerini yitirirken yeni birtakım konular, meslekler, disiplinler ortaya çıkacak. Bunlar hem sosyal hem bireysel düzeyde gerçekleşecek.
Medyadan bürokrasiye, devletin geleneksel uygulamalarından devlete ait birçok tanımlamaya, yasal düzenlemelerden sosyolojik dönüşümlere kadar birçok alanda yeni bir düzen, yeni form oluşacak. Oluşmaya başladı da tabi. Ama şunu hiçbir zaman unutmamalıyız. Biz insanlar topraktan geldik toprağa yakın olduğumuz oranda mutluluğu yakalayabiliriz. Ne kadar topraktan uzaklaşırsak, ne kadar uzaklaştırılırsak o oranda mutluluktan, insan olmanın asgari tanımlarından da uzaklaşırız"
Sosyal Medya Araştırmaları-1 “Sosyalleşen Birey” kitabı, birbirinden farklı 10 yazıyı bünyesinde barındırmakta ve mahremiyetten bağımlılığa, toplumsal hareketlerden sanata kadar sosyal medyaya farklı bakış açıları ile yaklaşmaktadır. Üç cilt olması düşünülen ve her cildinde farklı bir başlık altında konuların inceleneceği Sosyal Medya kitabı, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Ali Büyükaslan ve Yrd. Doç. Dr. Ali Murat Kırık’ın editörlüğünde çıkan bu kitabın ikinci cildinin yakında raflardaki yerini alacağı bildirildi.
İHA