Bank Asya’daki hesaplarına hukuksuz şekilde el konulan binlerce mudinin parası yıllar sonra 22 Temmuz 2016 tarihindeki döviz kurundan ödenmeye başladı. Ancak TMSF, 4 yıl boyunca parası pula dönen hesap sahiplerinin dava açmasını önlemek için hukuksuz bir ibraname imzalatıyor. Avukat Hayrettin Açıkgöz, mudilerin ibranameye 1 yıl içerisinde dava açması gerektiğini belirtiyor.
BOLDMEDYA'nın haberine göre, Bank Asya’da hesaplarına el konulan mudilere paraları 4 yıl önceki döviz kuru üzerinden ödeyen TMSF’nin hesap sahiplerinin dava açmasını önlemek için hukuksuz bir ibraname imzalattığı ortaya çıktı.
17-25 Aralık büyük yolsuzluk soruşturmasının ardın hukuksuz şekilde el konulan Bank Asya’daki binlerce hesaba TMSF tarafından konulan blokeler nedeniyle binlerce mudi paralarını alamadı. Hesap sahiplerinin davası üzerine geri adım atan TMSF, hakkında mahkemece verilmiş tedbir kararı bulunmayan ya da takipsizlik ve beraat kararı alan mudilerin hesaplarındaki blokelerini kaldırdı. Ancak TMSF, mudilerin parasını 22 Temmuz 2016 tarihindeki döviz kurundan ödemeye başladı.
TMSF’nin, 4 yıl boyunca paraları pula dönen hesap sahiplerinin dava açmasını önlemek için de hukuksuz bir ibraname imzalattığı belirtildi. İbranameyi imzalamayanların parasının ise ödenmediği ifade ediliyor. Avukat Hayrettin Açıkgöz, ibraname imzalayan mudilere önemli uyarılardı bulundu. Avukat Açıkgöz, mudilerin ibranamelerin verilmesi tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde dava açma süresi bulunduğunu belirtti.
HUKUKSUZ İBRANAME İMZALATILIYOR
Avukat Hayrettin Açıkgöz, TMSF’nin Bankacılık Kanunu ve TMSF Teşkilat Yönetmeliğine aykırı şekilde hesaplara bloke koyma yetkisi ve görevinin bulunmadığını kaydetti. Hukuksuz uygulamaya karşı çok sayıda mudinin dava açtığını ve TMSF’nin blokeleri kaldırdığını belirten Açıkgöz, “Ancak şimdi de tamamen hukuka aykırı bir ibraname alarak, yaptıkları hukuksuzluklardan dolayı yargı yoluna gidilmesinin önüne geçmeye çalışmaktadır” dedi.
MUDİLERİN KORKUNÇ BİR ZARARI VAR
Hesapları üzerine bloke konularak 4 yıldır paralarını alamayan mudilerin çok büyük bir zararlarının bulunduğunu kaydeden Açıkgöz, şunları kaydetti: “Türk Lirası hesabı olanlar, bu hukuka aykırı tedbirlerden ve blokelerden dolayı paralarını alamamış, paraları artan enflasyon nedeniyle neredeyse 4 katı değer kaybetmiştir.
Ayrıca TMSF tarafından bu süre karşılığında bir faiz ödemesi de yapılmamaktadır. Döviz ve değerli maden cinsinden hesabı olanların paraları da 22.07.2016 tarihi itibariyle, yani bankanın faaliyetlerinin durdurulması tarihinden itibaren Türk Lirasına çevrilerek mudilere ödenmiştir ki dövizin TL karşısındaki değer arışı göz önünde bulundurulduğunda korkunç bir zararın olduğu tartışmasızdır.
Bu kadar zaman sonra bu blokelerin kaldırılmasına rağmen, ortaya çıkan zararı ödemeyen TMSF üstüne bu zararlar için yargı yoluna başvurulmasını engellemek için ibraname dayatmasına başvuruyor.”
İBRANAME HUKUKSUZ, DAVA AÇILMALI
TL, döviz veya altın hesabı olan mudilerin, döviz ve altın kurundan, enflasyon artışından, paralarına 4 yıl boyunca herhangi bir faiz ödenmemesinden dolayı büyük zararları bulunduğuna dikkat çeken Açıkgöz, mudilerin ibranamelere karşı bir yıl içerisinde dava açma süresi bulunduğunun altını çizdi.
Açıkgöz şu değerlendirmeyi yaptı: “TMSF tarafından alınan ibranameye rağmen mudilerin bu zararlarını talep etme hakları vardır. Zira alınan ibranameler açıkça hukuka aykırıdır. Yerleşik Yargıtay içtihatlarında ‘’İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez’’ denilmektedir.
Bu konuda 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 28. Maddesinde ‘’Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.” denilmektedir.
Mudilerin zararların ödenmesi için önce TMSF’ye idari başvuruda bulunmaları, akabinde de idari dava açmaları gerekmektedir. Ancak mudilerin dikkat etmesi gereken husus bu davaların, ibranamelerin verilmesi tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması gerektiğidir, aksi halde bir dava açma hakkı düşecektir.”