Batman Baro Başkanı Ahmet Sevim, 1 Eylül Dünya Barış Günü ve yeni adli yıl açılışı nedeniyle değerlendirmelerde bulundu. Sevim, "Toplumsal barışı sağlayan temel duygu, toplumda yerleşik güçlü adalet duygusudur." dedi.
Baro Başkanı Ahmet Sevim ve Baroya kayıtlı bazı avukatların katılımıyla basın toplantısı düzenlendi. Düzenlenen toplantıda konuşan Sevim, yeni adli yıla başladıklarını belirterek, bugün aynı zamanda 1 Eylül Dünya Barış Günü olduğunu hatırlattı.
Yeni bir adli yıla başlarken temel yargısal sorunları ve aynı zamanda bölgede yeniden başlayan ve herkesi derinden yaralayan çatışmalara dair görüş, öneri ve beklentilerini kamuoyu ile paylaşmak gereği duyduklarını dile getiren Sevim, şöyle devam etti:
"Toplumsal barışı sağlayan temel duygu, toplumda yerleşik güçlü adalet duygusudur. Demokratik toplumlarda yargı, toplumsal meselelerin çözümünde ve siyaset kurumunun tıkandığı noktalarda bireysel özgürlükleri ve topluluk haklarını güvence altına alarak demokratik yaşamın devamlılığını sağlamakta ciddi bir işlev görür. Çünkü toplumsal barışı sağlayan temel duygu, toplumda yerleşik güçlü adalet duygusudur."
"Ötekileri baskılama ve öç alma aracına dönüşen bir yargısal pratik ile hiç kimse güvende olamayacaktır." diyen Sevim şunları söyledi: "Ancak maalesef Türkiye'de yargı doğasından beklenenin aksine bizatihi sorunların merkezinde yer almakta, sorunları derinleştirmektedir. Bugün Türkiye'de yargı mensupları da dâhil olmak üzere yargı eliyle mağdur edilmemiş neredeyse hiçbir toplumsal kesim kalmamıştır. Güçler arasında el değiştiren, ötekileri baskılama ve öç alma aracına dönüşen bir yargısal pratik ile yargı üzerinde denetim sağlayan güçler de dâhil olmak üzere hiç kimse güvende olamayacaktır. Soruna kaynaklık eden Anayasa ve temel metinlerde bir değişikliğe gitmeden, günlük siyasi ihtiyaçlara göre sürekli müdahaleye konu bir yargısal mekanizmanın adalet üretmesi, toplumsal barışı sağlayıcı işlevi mümkün olmayacaktır. Bu vesile ile daha önce defalarca belirttiğimiz üzere, Türkiye'de çağın gereklerine ve toplumsal ihtiyaçlara uygun, tarafsızlığı ve bağımsızlığı temin edecek bir yargı reformuna ihtiyaç vardır. Temel sorunlarını çözemediği için sürekli olağanüstü koşullara mahkûm olan Türkiye'nin görece normalleşmesi ile birlikte Sıkıyönetim, Devlet Güvenlik Mahkemeleri ve Özel Yetkili Mahkemeler eliyle verilen kararların meşruiyeti tartışılmış ve bu gerekçelerle de mahkemeler kaldırılmıştır.
Anayasa Mahkemesi'nce verilen ihlal kararları ile birlikte olağanüstü koşulların ürünü mahkemeler eliyle verilen kararlarda yeniden yargılama yoluna gidilmiştir. Tam da bu noktada toplumda özellikle siyasal suçlara ilişkin yargılamalar sonucunda verilmiş kararlara ilgili genel af ya da en azından yeniden yargılama yolunun açılması beklentisi olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz."
CİHAN