Türkeş'in dava arkadaşından çok çarpıcı Erdoğan yorumu

Türkeş'in dava arkadaşından çok çarpıcı Erdoğan yorumu
Merhum Alparslan Türkeş’in doktoru ve dava arkadaşı MHP’li Selim Kaptanoğlu, Hizmet Hareketi’ni ‘kırmızı kitap’ olarak anılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne alma girişimine sert tepki gösterdi.

Darbe dönemlerinde ve en son 28 Şubat’ta birçok mütedeyyin ve milliyetçi grubun ‘kırmızı kitaba’ alındığını hatırlattı. Kaptanoğlu, “Yürütmeyi, yasamayı, MGK’yı, yargıyı hepsini elinde topladı. 12 Eylül’ün Milli Güvenlik Konseyi’nin yerini Tayyip Erdoğan aldı.” dedi.

MHP’nin kurucu lideri merhum Alparslan Türkeş’in doktoru Selim Kaptanoğlu, Hizmet Hareketi’ni ülkeyi tehdit eden unsurların yer aldığı ve ‘Kırmızı Kitap’ olarak anılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne alma girişimine sert tepki gösterdi. Darbe dönemlerinde ve en son 28 Şubat’ta birçok mütedeyyin ve milliyetçi grubun ‘Kırmızı Kitap’a alındığını hatırlattı. Kaptanoğlu, “Böyle bir karar verilmesi halinde MGK’nın bir ciddiyeti kalmaz. Bu Erdoğan’ın şahsi hırsı. Gülen Cemaati ne yapmış? Silah mı, bomba mı yakaladınız? Hırsızların üzerine gittiler diye terör örgütü mü ilan edilecek bu masum kişiler? Demokrasilerde böyle şey olur mu? Kendi iktidarlarına düşman, muhalif gördüğü herkes o zaman Kırmızı Kitap’a!..” dedi.

Selim Kaptanoğlu, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra muktedirlerin talimatıyla herkese soruşturmalar açıldığını, şimdi de sivil ve dindar olduğunu iddia eden bir iktidar eliyle benzer bir dönemin ülkeye yaşatıldığına dikkat çekti. O dönemde devlet kurumlarının askeri darbeyi gerçekleştiren komuta kademesinin yer aldığı Milli Güvenlik Konseyi tarafından yönetildiğini hatırlatan Kaptanoğlu, şu çarpıcı kıyası yaptı: “Yürütmeyi, yasamayı, MGK’yı, yargıyı hepsini elinde topladı. 12 Eylül’ün Milli Güvenlik Konseyi’nin yerini Tayyip Erdoğan aldı. Artık hakim de, polis de, savcı da, asker de, basın da Tayyip Bey. Şu anda sesi çıkan sadece Cemaat’in televizyonu, gazeteleri. Karşısında güç kalmadı. Onlar da direnmeye çalışıyor. Maalesef Türk halkı her zaman güçlüden yanadır, haklıdan yana değildir. Ama pes etmemek lazım. Sonuçta inananlar galip gelecek. 12 Eylül’de ülkücüler ‘milletim’ diyordu, solcular ‘halkım’ diyordu. İkisi de toplum içindi. Bireycilik yoktu. Bence 12 Eylül darbesiyle Türkiye’nin geleceği kaybedildi. Gençler siyasetten uzak tutuldu. Ülke istenildiği gibi dizayn edildi. Nitekim öyle oldu.”

Yurtdışındaki Türk okullarını kapattırmak en büyük vatan hainliği

Selim Kaptanoğlu, AKP hükümetinin kapatmaya çalıştığı yurtdışındaki Türk okullarının hem merhum Türkeş’in hem ülkücülerin hayali olduğunu ifade etti. Kaptanoğlu, AKP iktidarının kendisini eleştiren herkesi gayri milli ilan ettiğini belirterek “Yurtdışındaki bu Türk okullarını kapattırmaya çalışmak en büyük vatan hainliği, gayri milliliktir.” şeklinde konuştu. Merhum Türkeş’in Fatih Üniversitesi’nin açılışında “Hocam Allah sizden razı olsun. Yurtdışındaki okullarınız çok güzel hizmetler yapıyor. Bizim hayallerimizi siz gerçekleştiriyorsunuz.” dediğini anlatan Kaptanoğlu, “Özbekistan’da 15 yıl kaldım. Şirketlerim vardı. Merhum Türkeş benden okullar hakkında bilgi alırdı. İhtiyaçları olup olmadığını sorardı. Türklükten İslam’dan bahsediyor. Müspet ilimleri öğretiyor. Allah bin defa razı olsun yani. Yapılan hizmet çok büyük. Ülkücülerin yapmak istediği hizmet. Keşke biz de onları yapabilseydik.” ifadelerini kullandı.

Kaptanoğlu’na göre ‘açılım’ adı altında bir bölünme projesinin yürütüldüğünü, Güneydoğu’da etkin olan Camia bu bölünme projesinin önünde engel olarak görüldüğü için yok edilmeye çalışılıyor. Oslo’da yapılan gizli anlaşma gereği dershanelerin ve yurtların kapatıldığını anlatan Kaptanoğlu, “Yok dershaneler kapatılıyor, yok yurtlar kapatılıyor. Bundan dolayı Cemaat’le AKP arasında bir ayrılık çıkmazdı. Bu çok küçük bir sebeptir. Cemaat, açılım adı altında bölünme planının önünde engel olarak görülüyor. O nedenle yok edilmek isteniyor. Her şeyin arkasında paralel yapı safsatası. Yahu Güneydoğu’da olaylar çıkıyor. O kadar okulları yakılmış. Yine paralel yapı diyor. Yahu Allah’tan kork. Ama bir bakıma da iyi olur. Ne kadar yalancı olduğu ortaya çıkıyor insanların, inandırıcılığını kaybediyorlar. İnsanları yalanla kandırabilirsiniz ama sürekli yalanlarla bir yere varamazsınız.” ifadelerini kullandı.

Yolsuzluklar inanılmaz boyutta, AKP’liler bile şikâyetçi

“Tayyip Bey’in iktidara geldiğinde bir kadrosu yoktu. Cemaat’e yakın kişileri kullandılar. İşleri bitirilince kullanıp attılar. Ben bir işadamıyım şu anda yapılan yolsuzluklar, dünyada Türkiye’yi bu konuda lider yaptı. AKP’li milletvekilleri bile şikâyetçi. Dünyanın neresinde kasetler çıkacak, yolsuzluklar ayan beyan ortaya çıkacak ve hükümet gitmeyecek. Bu da Türkiye’ye özgü bir şey. Adam, helal olsun benim hırsızım, diyor.”

Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır

“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Mesela ben Nazlı Ilıcak Hanım’ı çok takdir ederim. 12 Eylül’de ülkücülere sahip çıktığı için hapis yapmıştır. Her dönemde haksızlıkların karşısında olmuştur. Bu nedenle benim gözümde kahramandır bu insanlar. Bugün bu insanlar güçlü, ben bunlardanım. Düştü vurun abalıya!.. Böyle bir anlayış, böyle bir siyaset mi olur? Böyle insanlar olmaz olsun. Benim fikrim budur.”

29 Ekim 2014 07:59
DİĞER HABERLER