Samanyolu Yayın Grubu Ankara Temsilcisi Abdullah Abdulkadiroğlu, bugünkü köşe yazısında 1999 yılında yalan haberlerle hedef alınan hizmet hareketine bugün yapılanların aynı benzerlikte olduğuna dikkat çekti.
"15 yıl önce kendi hazırladıkları sinevizyonu MGK’da sivillere izletip “başka delile gerek var mı" diyen komutanın yaptığını, şimdi ülkeyi o vesayetten kurtarması için milyonlarca insanın can-ı gönülden desteklediği, dualarıyla bugünlere getirdiği siviller yapıyor." diyen Abdulkadiroğlu, "Bugün hizmet hareketini güya yok etmek için hangi argümanlar kullanılıyorsa, 1999’daki süreçte de birebir aynıları sahneye sürülmüştü" dedi. İşte Abdullah Abdulkadiroğlu'nun yazısı...
Tarih bir kez daha tekerrür edecek
Gazetenin manşetinde “Stratejik Savaş” yazıyordu ve altındaki haberde şöyle deniliyordu:
“Gülen olayının masaya yatırıldığı dünkü milli güvenlik kurulu toplantısında şu karar alındı: Faaliyetlerin önlenmesi amacıyla alınan tedbirlerin stratejik bağlamda daha da geliştirilerek taviz verilmeden uygulanması.
Fethullah Gülen’in mal varlığı, biyografisi, devlet ve partiler içindeki bağları, okulları, iş dünyasıyla ilişkileri, teşkilatlanma şemaları, sinevizyon eşliğinde MGK üyelerine anlatıldı. Toplantıda sunumu yapan bir yetkili “başka delile ihtiyaç var mı” diye sordu.”
23 Haziran 1999 günü yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısıyla ilgili, ertesi günkü gazetelerde bu haberler yer alıyordu.
Daha birkaç gün önceki son Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrası medyada yer alan haberlere ne kadar da benziyor değil mi ?
Hatta benzemenin ötesinde neredeyse kelime kelime aynı.
Birinde yıl 1999, diğerinde yıl 2014..
15 yıl farkla sanki zaman tünelinde seyahat eder gibi bir hal.
Aradaki tek fark şu.
O zaman askerler Fethullah Gülen ve hizmet hareketiyle ilgili siyasetçileri sıkıştırıp, onlara kendi savundukları planı uygulattırmaya çalışıyordu. Bugün ise hizmet hareketinin yıllarca desteklediği bir partinin mensupları, askerleri sıkıştırarak onları ikna olmaya zorluyor.
O zaman askerler kendi kontrollerindeki medyada hergün yalan haberler ürettirerek, bunları kendi söylemlerine delil olarak ortaya koyuyorlardı.
Bugün ise ülkeyi yöneten siyasetçiler kendi medyalarında üretilen ve hemen hergün yalanlanan haberlere dayanarak, 15 yıl önce yapılan cadı avını ve linci yapıyorlar.
Bugün kanunlara karşı bir iş yapmamaktan, anayasaya bağlılıktan, ayrımcılığa karşı hukukun gücüne sığınmaktan, haktan, adaletten bahseden bir asker var.
Ancak ne ilginç ki; bugün ülkeyi yöneten siyasetçiler; hisleriyle, kanaatleriyle hareket ediyor ve hukuken geçerli sayılabilecek deliller ortaya koyamadan kesin hükümler veriyor.
15 yıl önce kendi hazırladıkları sinevizyonu MGK’da sivillere izletip “başka delile gerek var mı" diyen komutanın yaptığını, şimdi ülkeyi o vesayetten kurtarması için milyonlarca insanın can-ı gönülden desteklediği, dualarıyla bugünlere getirdiği siviller yapıyor.
İtham ediyor, suçluyor, “delile gerek yok” diyor.
Türkiye günümüzde eski bir filmin yeni versiyonunu izliyor.
Sahne aynı, senaryo aynı, replikler aynı..
Yüzler farklı.
15 yıl önce Batı Çalışma Grubu, hazırladığı raporlarla kendi medyasını kullanarak toplum ve siyasetçiler üzerinde psikolojik harekat yapıyordu.
Yine o dönemde “Emniyette Gülen yapılanması” başlığıyla çıkan tamamen hayal mahsulü haberlerde, bugün emniyet içinde iddia edilen ancak hiçbir somut delil gösterilemeyen, dinlemelere benzer farklı farklı senaryolar ortaya atılmıştı.
Birkaç gün önce İçişleri Bakanı Efkan Ala, emniyetten direkt ihraçların başlayacağını açıkladı. Buna yönelik ilk adımlar da 1999’da atılmıştı.
26 Haziran 1999 tarihli Sabah Gazetesi’nde “Polis’te YEŞ (yani Yüksek Emniyet Şurası) dönemi” denilerek verilen haberde “irticacı polisler tıpkı Yüksek Askeri Şura kararlarında olduğu gibi mahkeme kararı olmaksızın İçişleri Bakanı’nın onayıyla meslekten ihraç edilecek” yazıyordu.
Bugün de emniyet için denenen yöntem bu.
Ne ilginçtir ki; Türk Silahlı Kuvvetlerinin YAŞ’ta ihraç iddialarını “delilsiz uygulama yapmayız” diyerek yalanladığı bugünlerde, Emniyet’ten sorgusuz sualsız, delilsiz belgesiz polisler ihraç edilmeye hazırlanılıyor.
Bugün hizmet hareketini güya yok etmek için hangi argümanlar kullanılıyorsa, 1999’daki süreçte de birebir aynıları sahneye sürülmüştü.
Yalan ve masabaşı senaryo haberlerle hizmet camiası itibarsızlaştırılmak istenerek toplumun önüne atılıyor ve linç edilmeye çalışılıyordu.
BÇG yalan haberler yaptırarak bu haberleri kendine delil gösterip raporlar hazırlıyordu. O günün BÇG medyası da, bu raporları delil gösterip yayınlar yapıyordu.
Şahidi kendinden menkul yalanlar havada uçuşuyordu.
Bugün de aynı uygulamalarına şahit olduğumuz bu akıl, yeni değil.
Derin devletin 70-80 yıllık psikolojik harekat aklı bu.. 1960’da, 70’de, 80’de 90’da sahneye sürdüğü akıl bu.
99’da “Fethullah Gülen sizi yok edecek” diye askerin kafasını çelen bu derin psikolojik harekat aklı, bugün aynısını ülkeyi yöneten siyasetçilere yapıyor.
Maalesef o gün askeri düşürdüğü tuzağa, bugün siyasetçileri düşürdü.
Bu derin devlet aklı bir zehirdir.
Gücün tadını yaşatan, haz veren, uyuşturan ve zirvelere çıkaran bir zehir.
Ve bu derin akıl, zehiri hep güçlüye verir.
Zehiri vereceği bünyenin en güçlü olduğu dönemi kollayıp, onu gücünün zirvesindeyken tuzağına düşürür.
Bu zehir; insanı, yanlışlığı defalarca ortaya çıkmış bir senaryonun peşinden sürükleyip götürür.
İnanın tarih bir kez daha tekerrür edecek.
Her seferinde olduğu gibi bu derin devlet aklının yanlışlığı bir kez daha ortaya çıkacak.
Biraz zaman gerekli.
Sabır iradenin zaferidir.
aakadiroglu/twitter