Türkiye nasıl bir mali girdaba girdi?

Bütçe açığı altı ayda niye 40 milyar liraya yaklaştı?
Birkaç sene evveline kadar bir senede verilen açıktan daha fazlasını altı aya sığdırmayı başardık (!) Bu endişe verici skor, ekonominin seyrü seferi harikulade olduğu için gelmedi herhalde.

Kamunun gelir-gider dengesi bozulmuşsa iki ihtimal vardır: Ya iktisadî faaliyet teklediği için vergi gelirleri artmıyordur veya toplanan vergiler har vurup harman savruluyordur. 

Türkiye’de olduğu gibi havuzun dibi delikse ilk ihtimalin kıymeti harbisi kalmaz.

ÖZEL SEKTÖR YATIRIMLARI DURDU

2017’den bahsedilecekse her iki ihtimal de hesaba katılması lazım. İşadamları başına nelerin geleceğinden emin olamadığı için yatırımları durdurunca sahaya kamu sürüldü. 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerinin teferruatına inildiğinde özel sektör yatırımlarının 2013’ten beri eksi olduğu görülecektir. 

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Hükûmeti, ‘tek adam’ rejimine giden yolda sandıkta bir sürprizle karşılaşmamak için seçim ekonomisine ağırlık verdi. 

16 Nisan referandumuna kadar vatandaşa geçici bir rahatlık hissi vermek için devlet seferber edildi. Trafik cezaları bile tebliğ edilmedi. Sosyal yardımdan vergi ve prim aflarına varıncaya dek gider kaleminde kesenin ağzı sonuna dek açıldı. 

SEÇİM EKONOMİSİNİN YAN TESİRLERİ 

Millî geliri bu şekilde harcamalarla artırmaya teşebbüs ederseniz haliyle öldürücü yan tesirlere maruz kalırsınız. 

Gelirler enflasyon kadar bile artmadığı halde giderleri yüzde 30-40 artırmak Hazine’nin borçlanma ihtiyacını artırmaktan başka bir netice vermez. 

Reis-i Cumhur ve Başbakan’ın tasarrufundaki ‘örtülü ödenek’ diye bilinen ‘gizli hizmet giderleri’ ikiye üçe katlanıyorsa…

Makam arabası ve bina saltanatı sürüyorsa… 

Kamuda israf alıp başını gitmişse… 

Hısım akraba liyakatine bakılmaksızın kamuda işe alınıyorsa…

İstanbul Boğazı’nın altına inşa edilen tünel açık da olsa kapalı da olsa işletmeciye günün sonunda 80 bin lirayı Hazine ödüyorsa… 

Vatandaşın çıkacak para açısından bakıldığında ateş pahası köprüden geçmekle geçmemek arasında fark kalmamışsa…

Borçlu olduğunuz halde yine borç için kapı kapı dolaşacaksınız demektir. Nitekim Hazine, piyasadan son üç aydır ilan ettiği rakamların fevkinde borç alıyor. 

FAİZ LOBİSİNE 6 MİLYAR LİRA FAZLADAN ÖDENECEK

Faizlerin geçen seneye nazaran yüzde 4-5 yükseldiği dikkate alındığında bugünkü borçların acısı 2018’de çıkacak. Bütçeden faize ayrılan tutarı katlanacak. Sadece bir senelik maliyet 5-6 milyar lirayı bulacak. 

13 senede faiz lobisine 170 milyar dolar ödemiş AKP için şaşırtıcı bir tablo sayılmaz!       

Borcu borçla çevirmenin bedeli ağırdır. Hazine ne kadar fazla borç talep ederse paranın maliyeti o kadar artıyor. Sarmal ya da kısır döngü… Ne derseniz deyin, Türkiye 1990’larda olduğu gibi borç batağında gemiyi yüzdürmeye çalışıyor. 

Yatırımcıların akıl hocalarından Japon JCR Eurasia Rating’in Başkanı Orhan Ökmen’in, “Hazine’nin artan borçlanma talebi zayıflamadan ve yüksek enflasyon kontrol altına alınmadan finansal piyasalarda maliyet azalması ve mevduat faizlerinde indirim ihtimali düşüktür.” tespiti Türkiye’nin nasıl bir malî girdaba girdiğini ifade ediyor. 

ÇÖLDE SERAP GÖRENLER VAR

Demokrasi ve insan hakları müdafaası için yola çıkmış insanlar bile tevkif edilirken, yabancıların Türkiye’ye para yağdıracağını zannedenler serap görüyor. 

Birileri, suni rakamlar ve kaynağı malum bavul dolusu paralarla bu değirmenin dönmeyeceğini er ya da geç idrak edecek.  

Ökmen aynı riske dikkat çekiyor: “Türkiye’nin ülke kredi profiline yönelik siyasi ve jeopolitik risklerin yüksek seviyesi ile güvenlik ortamında riskleri varlığını hâlâ korumuş olması, devam eden kur oynaklığındaki düşüşü tekrar frenleyecektir. Kamu finansmanının sahip olduğu güçlü yapı zayıflamaktadır.”

ERDOĞAN, OHAL’İ ÇOK SEVDİ

Bütçe açığı hemen her sahada müşahade edilen çöküşün sadece bir cüzüdür. Yüksek işsizlik, yüksek faiz, çift haneli enflasyon ve diğer verilerde olduğu gibi bütçe açığının yegane ilacı, demokrasi ve hukuk devletine rücu etmektir. 

Ekonominin son üç senelik kayıplarını toparlaması için AKP’nin temel hak ve hürriyetlerin ihlaline son vermesi şart.

AKP lideri ve Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan, OHAL sopasını bırakmak istemediğine göre ufukta böyle bir toparlanma ihtimali gözükmüyor. 

Biz bunları konuşurken özel sektörün döviz borcu 204 milyar dolardan 224 milyar dolara fırladı bile.    

TARIK ZİYA
19 Temmuz 2017 02:02
DİĞER HABERLER