Aktif sabır, tüm gücümüz ve dualarımızla, Türkiye’de ve dünyanın değişik coğrafyalarında, Medrese-i Yusufiyeler’de, gaybubette ve hicrette bulunan mazlum ve mağdur kardeşlerimizin ve elbette ailelerinin yanında olmaktır.
ETHEM ÇELEBİ- SAMANYOLUHABER.COM
Bediüzzaman Hazretleri ve Hocaefendi her söylem ve fiillerinde, gelecekteki güzel günlere ve istikbale hazırlanmanın önemine işaret ettiler. Karakışın en çetin zemheri günlerinde de, alevlerin göklere yükselip imanları tutuşturup yaktığı eyyam-ı bahurda da duruşları değişmedi. Ümitlerini hiç kaybetmediler.
Bediüzzaman, “Ümitvar olunuz; şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada, İslamın sadası olacaktır” diye gönüllere inşirah verirken, Hocaefendi ise “Unutmayın!.. Bir gün, dünyanın bağrında renk renk bir bahar tüllenecek” diyerek ümit bestelerine ses oldu, nefes oldu.
Bediüzzaman yaşadığı dönemden yüzyıl sonrasına, yani bu günlere seslenirken “Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır” ifadeleriyle müjdeler veriyordu. Evet, biz de kışı yaşadık, yaşıyoruz. Fırtınası, boranı, tufanı… Hepsini yaşıyoruz. Ama inşaallah cennetasa bahar öncesi son ayazdır yaşadıklarımız.
Bakın Risale-i Nur’a ve Pırlanta’ya. Hocaefendi’nin sohbetlerinde ve vaazlarında, Hizmet-i İmaniye Kuraniye’ye gönül verenlerin gelecekte yaşayacakları sıkıntılar ve inşallah erişecekleri bahara dair öngörülerini tekrar izleyin, tahkik edin. Üstad Bediüzzaman’ın ve Hocaefendi’nin geleceğe dair öngörülerinin hangisi gerçekleşmedi? Hangisi vuku bulmadı? Gaybı ancak Allah bilir, lakin mümin de Allah’ın inayetiyle feraset sahibidir. Feraseti ve kalbini ilhamlara hazır etmesi sayesinde istikbale dair sezgileri olabilir. Stratejiler somut verilerden yola çıkılarak elde edilen bu sezgilere, tespitlere ve tahminlere göre belirlenir.
Üstad da Hocaefendi de hep baharı müjdeledi bize. Allah onları sezgilerinde yanıltmasın. Bugüne kadar yanıltmadı, inşallah bundan sonra yanıltmayacaktır ve üns esintilerini buram buram hissettiğimiz o bahar en yakın zamanda gelecek, evlerimizi, hanelerimizi ve tüm dünyayı şenlendirecektir inşallah. Amin.
Bahar gelecek, geliyor inşallah. Bediüzzaman’ın On Altıncı Lema’daki duası olan “Onun rahmetinden bekleriz ki, bize pahalı satmasın” şeklindeki duasına aminlerle iştirak etmenin ve aktif sabırla beklemenin yanında bir vazifemiz daha var zannımca; Bahara hazırlanmak!
Aktif sabır, tüm gücümüz ve dualarımızla, Türkiye’de ve dünyanın değişik coğrafyalarında, Medrese-i Yusufiyeler’de, gaybubette ve hicrette bulunan mazlum ve mağdur kardeşlerimizin ve elbette ailelerinin yanında olmaktır. Dertlerine derman olmak için gecemizi gündüzümüze katmak, elimizden geleni yapmaktır. Türkiye’deki zulmü tüm dünyaya duyurmak ve eziyetin son bulması için tüm imkânlarımızı seferber etmektir. Elhamdülillah, Hizmet gönüllüleri tarihe mümtaz bir şeref levhası olarak geçen fevkalade bir kardeşlik destanı yazıyor.
Diğer yandan Üstadımızın ve Hocamızın işaret ettiği Bahara hazırlık yapmak, hazırlıklı olmak da çok mühim. Rabbimize hudutsuz şükürler olsun, şu an dünyanın hemen her ülkesinde Hizmet gönüllüleri var ve Nam-ı Celili Muhammedi (SAV) güneşin doğup battığı her yerde şehbal açsın diye uğraş veriyorlar. Dünyayı bahara hazırlama gayreti içindeler. Hemen her milletten ve her ülkeden Hizmet gönüllüleri var artık. Yeryüzü vatanımız ve tüm insanlık milletimiz haline geldi bu sayede Elhamdülillah. Üstadımızın ve Hocamızın anlattığı emir telakki ettiğimiz tavsiyelerinden acizane anladığım şudur ki, biz himmetimizi mazlumların imdadına yetişmeye ve bahara hazırlanmaya hasretmeliyiz, odaklamalıyız, yoğunlaştırmalıyız. Türkiye’nin iç siyasetindeki kısır çekişmeler ve biri diğerinden pek de farklı olmayan politikacı manevraları bizim gündemlerimizi belirlememeli, işgal etmemeli.
Şu an Medrese-i Yusufiye’deki kardeşlerimiz, zaruri nedenlerin de etkisiyle, siyasetin ve medyanın zift seylaplarından muhafaza olabiliyorlar. Zamanlarını Kur’an, Hadis, Risale-i Nur, tefsir, Cevşen vesair lüzumlu kitapları okuyarak ve müzakere ederek değerlendiriyorlar. Yüzlerce hatta binlerce kitap okuyan kardeşlerimiz var. Özetlerini çıkararak, muhakeme ederek okuyorlar. İkinci, üçüncü üniversitelerini bitiriyorlar binbir zorluğa göğüs gererek. Hemen her biri medrese talimini “Zamanının mühim bir alimi” donanımıyla tamamlıyor Elhamdülillah.
Acizane kanaatim, biz de onlar gibi olmalıyız. Kur’an, Hadis, Risale-i Nur sabit olmak üzere, ihtisas yapmamız gereken alanlarda bol bol kitap okumalı, araştırma yapmalı, faydalı yayınları izlemeli ve mümkün olduğunca üretmeliyiz. İngilizce, Almanya ve benzeri dilleri çok iyi okuyabilir ve konuşabilir hale gelmek için gayret sarf etmeliyiz. Bu sayede, Medrese-i Yusufiye’deki kardeşlerimizle aramızda oluşan tedrisat mesafesini belki bir ölçüde kapatabilir ve bahara hazırlanabiliriz.
İnşallah bahar en yakın zamanda gelecek. İnşallah medreselerdeki kardeşlerimiz talimlerini tamamlamış olarak ailelerine ve vazifelerinin başına dönecek. Ve inşallah tüm dünya hiç beklemediğimiz ölçüde, baharı kana kana yudumlayacak tez zamanda. Amin. Bize bakan yönüyle asıl mühim ve mesuliyetimiz olan husus ise, o gün geldiğinde, bahara muhteşem bir şekilde hazırlanmış olarak yeni vazifelere yelken açmaktır, vesselam.