Türkiyenin sessiz zenginliği: fosil yatakları
-MEÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. İnan:
-"Türkiye, tüm devirleri temsil eden kayaları
barındırması ve milyonlarca yıl hüküm süren
denizlerinin bıraktığı fosiller nedeniyle bir cennet"
MERSİN (A.A) - Mustafa Çiftçi - Türkiyenin, yer altında ve
denizlerdeki fosiller bakımından oldukça zengin bir potansiyele sahip olduğu
bildirildi.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Nurdan İnan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, fosilin jeolojik zamanların
çeşitli dönemlerinde yaşamış canlılara ait taşlaşmış kalıntılar olduğunu
hatırlattı.
Türkiyenin "popüler ve medyatik olamayan sessiz zenginliklerinin" başında
fosil yataklarının yer aldığını belirten İnan, şunları söyledi:
"Türkiye, fosil stoku açısından zengin bir ülke. Ülkemizde yapılan jeolojik
kazılarda büyük memeli hayvanlardan gergedana ait 25 milyon yıllık fosile bile
ulaşıldı. Tekirdağda bir kum ocağında, paleontolojik çağa ait olduğu sanılan
fosil bulundu. 11 kilo ağırlığında ve 30-35 santimetre uzunluğundaki bu fosilin
mamut veya dinozor gibi dev cüsseli bir hayvanın ayak veya toynak kemiğine ait
bir parça olduğu tahmin ediliyor. Kastamonuda 70 milyon yıllık 17,5 metre
büyüklüğünde mosasaur fosiline rastlandı. Anadoluda bulunmuş en eski fosiller
Orta Miyosene, yani 14 milyon yıl öncesine kadar tarihlendiriliyor. Bu örnekleri
çoğaltmak mümkün. Onun için Türkiye, tüm devirleri temsil eden kayaları
barındırması ve milyonlarca yıl hüküm süren denizlerinin bıraktığı fosiller
nedeniyle bir cennet."
-Türkiyenin ilk deniz ineği fosili-
Özellikle Akdeniz bölgesindeki köylerde çok sayıda fosil kaynağına
ulaşıldığını dile getiren İnan, jeolojik olarak Orta Toros kuşağının doğusunda
bulunan Mersinin, bu zenginliklere sahip illerden biri olduğunu kaydetti.
İl sınırları içerisinde, jeolojik zamanın son 600 milyon yıllık dönemlerine
tanıklık eden kayaların bulunduğunu ifade eden İnan, şöyle devam etti:
"Fay, antiklinal, senklinal gibi jeolojik yapıların karakteristik olarak
temsil edildiği bu kayalardan özellikle kil taşı, kum taşı, kireç taşı gibi
tortul kaya özelliğinde olanlar, çok sayıda fosili bünyesinde bulunduruyor.
Silifke ilçesinin Kırtıl köyünde, 350-370 milyon yıllık kayaların aşınması ve
ayrışmasıyla serbest kalan fosillerin az eğimli ceplerde birikmesiyle fosil
tarlaları oluşmuş durumda. Kayrak köyünde derin deniz ortamını karakterize eden
435-440 milyon yıllık kırmızımsı renkteki kayalarda, zengin deniz hayvanlarının
fosilleri bulunuyor. Yenisu köyünde ise 15-20 milyon yıl öncesi jeolojik dönemin
gölsel ortamını simgeleyen Ringagil ve Sazangillere ait balık fosilleri yer
alıyor. Ayrıca Erdemli ilçesinin kuzeyindeki Sandal Dağında Türkiyenin ilk
deniz ineği fosili bulundu. Gözne yolunda da bir taş ustamız sayesinde ikinci
deniz ineği fosili ortaya çıktı. Hebilli köyündeki Akdeniz coğrafyasının
bölgemize has oluşumları olan balıkların fosilleri, Mersinin diğer önemli
jeolojik mirasları."
-Fosiller nasıl korunmalı--
Halkın bilinçlendirilmesiyle fosil envanteri sayısının artacağını anlatan
İnan, korunmayan fosillerin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını
vurguladı.
Fosillerin korunması için vatandaşların bilinçlenmesinin önem taşıdığına
dikkati çeken Prof. Dr. Nurdan İnan, "Vatandaşlarımız fosil cennetinin içerisinde
yer alıyor. Köylerde fosille ilgili bilgilendirme çalışması yapmalıyız ki,
insanlar burada buldukları kaynakları bize kadar ulaştırabilsinler. Böylelikle
kültürel zenginliklere yenilerini ekleyebiliriz" dedi.
Yayıncı: Tevfik Işık