TÜSİAD eski Başkanı Yılmaz: Adaletin sağlıklı çalışmasını istiyoruz

TÜSİAD eski Başkanı, SÜTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, işlerini sağlıklı bir şekilde yapılması için hukuk ve adaletin sağlıklı çalışmasını istediklerini söyledi.

Çanakkale Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ÇASİAD) ev sahipliği yaptığı TÜRKONFED 19. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi, bugün başladı. Basına kapalı bugünkü program, akşam gala yemeği ile devam etti. Gala yemeğine; Çanakkale Valisi Hamza Erkal, CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, Belediye Başkan Vekili Bilge Şimşek, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes,Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, Güney Marmara Sanayi ve İş Dünyası (GÜNMARSİFED) Yönetim Kurulu Başkanı İsa Tamer Çelik, TÜSİAD 2013-2014 Dönem Başkanı, SÜTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, ÇASİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Akarsu ve işadamları katıldı.

Çanakkale'nin tanıtım filmiyle başlayan gecenin onur konuğu Muharrem Yılmaz, sivil toplum örgütlerinin çoğu zaman uzmanlıklarıyla, üyelerinin sağladığı bilgiyle, donanımla topluma yol gösterdiğini kaydetti. Yılmaz, "Hep beraber diyoruz ki; bu iklim, huzur içerisinde yaşayacağımız, güven içerisinde olacağımız iklim olsun. Güvenelim... Neye güvenelim? Kurduğumuz düzene. Bizim işlerimizi sağlıklı bir şekilde geliştirebileceğimiz düzenin adı aslında 'hukuk düzeni.' Hukukun ve adaletin sağlıklı çalışmasını istiyoruz. Bunun tüm kurumlarıyla toplumda yerleşmiş olmasını arzu ediyoruz ve bu kurumların her birinin sağlıklı, olabildiğince güçlü ve bağımsız olmalarına da çok önem veriyoruz. Çünkü bizler rekabetten korkmayız. Bizler haksız rekabetten korkarız. Haksızlığı önleyecek mekanizmaların sağlıklı bir şekilde çalışıyor olduğunu görmek bizim rekabetimizde bize güç ve inanç verir. O bakımdan bulunduğumuz ekonomik düzenin dengeli bir şekilde devamını, sürdürülebilirliğini temin edecek kurumlara çok önem veriyoruz. Onların bağımsızlığına tarafsızlığına çok önem veriyoruz. Biz iş adamları, iş insanları olarak oyunun adının piyasa, rekabet ekonomisi olduğunu biliyoruz. Piyasada bize aferim dedirtecek işler yaparsak gelişip büyüyeceğimizi biliyorum ve her gün biz işlerimizle piyasanın takdirini kazanmak için gayret ediyoruz. Tabi bu piyasa ekonomisinin sağlıklı çalışması için haksızlıklara engel olması için de bu kurumsal düzenin gerekliliğin altını her zaman çiziyoruz ve yaptığımız çalışmalarla da eksikliğin giderilmesine öneri geliştirip yol gösteriyoruz. Bu bakımdan iş dünyası örgütlerinin rolünün çok önemli olduğunu belirtmek istiyorum." şeklinde konuştu.

Piyasa ekonomisinin mal mülk edinme ve mülkiyetin korunmasına bağlı olarak çalışan bir düzen olduğuna dikkat çene Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yani mal mülk edinme özgürlüğünüz var ve o mülkiyetinizin güvencesini hissettiğiniz bir yerde piyasa ekonomisi sağlıklı çalışır ve siz de koşarsınız. O bakımdan hem malınızın mülkünüzün, hem kurduğunuz düzenin adaletli bir hukuk düzeni içerisinde güvence altında olduğunu görmek istersiniz. Bu bakımdan Türkiyemizin yeni bir Anayasa çalışmasının eşiğinde olduğu bugünlerde işitmekten büyük mutluluk duyduğum TÜRKONFED çalışmasına başarılar diliyorum. Kurumsallaşma ve demokrasi ilişkisini işleyerek yeni Anayasa çalışmalarına yol gösterecek hazırlıklar yapıldığını duydum. Çok hayırlı bir çalışma olacağına inanıyorum. Çoğu zaman hukuk düzeni, demokrasi bunlarla refah arasında da akılların kayıp gittiği dönemler oldu değerli dostlarım. Bazen refah için biraz demokrasiyi bekletebilir miyiz gibi akıl kaymalarımız olabiliyor. Bu tabi çokça tecrübe edilmiş büyük bir hata. Refahla demokrasi ancak birlikte gelişebiliyorlar. Birbirinin alternatifi olmaları mümkün değil. Ne sürdürülebilir bir refah olur demokrasinin olmadığı yerde, ne de refahın olmadığı yerde demokrasi sürdürülebiliyor. Bunlar birlikte gelişmesi gereken iki önemli unsur. Refahı geliştirmek sorumluluğu üstlenmiş olarak iş insanları demokrasinin de gelişmesine katkıda bulunmaya haklı olarak gayret ediyorlar, sorumluluk duyuyorlar ve taraf oluyorlar tabi ki. Çünkü ürettikleri refahın sürdürülebilirliği beraberinde gelecek bir demokrasiyle mümkün. O bakımdan bu çabalarınız çok önemlidir. Bazen sivil toplum örgütleri içerisindeki çalışmalarımızda 'çok siyasete girmiyor musunuz' sorgulamalarıyla karşılaştık. Biz siyasete falan girmiyoruz ki, biz işimizi yapmak ve işimizi sürdürmek bakımından gerekli olan iklimi anlatıyoruz." CİHAN
27 Kasım 2015 00:12
DİĞER HABERLER