İsveç'te patlak veren Hz. Peygamber'e hakaret içeren karikatürlerin oluşturduğu krizin durulması için Başbakan Reinfeldt'in Müslüman büyükelçilerle yaptığı önemli diyalog girişimlerinden sonra,
3 semavi dinin temsilcileri bir araya gelerek, çatışma ve provokasyon beklentisinde olanların heveslerini boşa çıkaran bir tabloya imza attı.
Cumartesi Göteborg'da kurulan "İbrahimi Dinler Çadırı"ndan 3 dinin temsilcileri olan Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanlar bir araya gelerek, kendi din ve kültürlerini sergileyerek dünyaya birlik ve beraberlik mesajları verdi. Programa katılanlarla bir araya gelerek bir hatıra resmi çektiren dinlerin temsilcileri, "Karikatür saldırılarıyla bizleri birbirimize düşürmeyi umanlar boşa kürek çekiyor. Onlara verecek en güzel cevabımız bu birlikteliğimizdir" şeklinde ortak bir açıklama yaptı.
KARŞILIKLI SAYGI VE BİRLİKTELİK ÜZERİNE ÖNEMLİ MESAJLAR GELDİ
İbrahimi Dinler Çadırı programı organizatörlerinden Rumi Diyalogsulissen'in temsilcilerinden Fadime Falk, "Derneğimiz, insanların, değişik dinlerin kaynaşması ve birbirini tanıyıp anlaması için faaliyet gösteriyor. Bugünkü organizasyonu da bu maksatla gerçekleştirdik" şeklinde konuştu. Dernek başkanı Muammer Kadal ise, 2 yıl önce faaliyete başlayan derneklerinin barış ve kardeşlik içinde birlikte yaşama konusuna vurgu ypatığını söyledi. Danimarka'dan sonra İsveç'te de bir karikatür krizi patladığına dikkat çeken Kadal, geliştirdikleri bu çadır programında üç semavi dinin mensuplarını bir çatı altında buluşturmayı başardıklarını dile getirdi. Kadal, her dinin kendi değerlerini bu çadır içinde rahatlıkla ve karşılıklı güven içerisinde ifade ettiğini belirterek, "Bu birlikteliğimiz, çatışma bekleyenlere verilmiş, mütevazı ama en güzel cevaptır diyebiliriz. İnsanlar bizi bir arada görünce kaygıları, çekinceleri kalmayacaktır" dedi.
Protestan Kilisesi adına programa katılan Papaz Marika ise, amaçlarının değişik kültürlerden insanların bir araya gelmesi olduğunu söyledi. Birbirini tanımamaktan kaynaklanan korkuya vurgu yapan Marika, "Korku kalkınca insanlar birbirine yaklaşır. Bize bazen 'dinler arası diyalogla neden diğer dinlerle bir araya geleceğiz ki?' diye soranlar var. Ben de onlara, 'iyi de başka alternatif var mı?' diye soruyorum. Başka alternatifimiz yok." şeklinde konuştu.
Çadıra Katolik kilisesinden katılan Papaz Hakan Jerrhage, kendisini tanıtırken günlük işinin, hapishanedekilerle birlikte olmak, okullara gitmek, özürlülerle çalışmak ve her papazın yaptığı gibi her Pazar günü kilisede görev almak olduğunu söyledi. Vilks'in Peygambere hakaret karikatürlerine değinen Jerrhage, "Bir kere ressam demek için ressam olmak gerek. Onlara resim denmez. O şekilde İsa yapılsaydı, ona da tepki gösterirdim. Sanırım bu çizgiler korkuyla ilgili. Bir de 'Ben daha iyi biliyorum' düşüncesiyle başlar böyle girişimler." sözleriyle söz konusu karikatürleri eleştirdi. Hakan Jerrhage, bir araya gelmenin önemine atıfta bulunarak "Bu inadı işte böyle kıracağız. Bu çadırdaki gibi bir araya geleceğiz, birbirimizi daha iyi tanıyacağız. İslam Musevilik ve İsevilikten sonra dinlerin en sonu, zirvesidir. Aynı ibadetleri yapıyoruz. Bizde sadece papazlar belli bir kıyafette yürür; Yahudilerde de böyledir. Müslümanlar günde beş kez ibadet ediyorlar. Ortadoğu'ya gittiğimde gördüğüm için biliyorum; birbirimize çok benziyoruz aslında. Biliyoruz ki Hz.İsa sizler için de çok önemli ve bir peygamber. En önemlisi sizlerle tek Allah'a inanıyoruz." dedi.
Papaz Jerrhage, dinler çadırı girişimin farklı din mensupları arasında çatışma bekleyenlere güzel bir cevap olduğunu kaydederek semavi dinlerin ortak kökenlerine işaret etti: "Birbirimizi tanımazsak, birbirimizden çekiniriz. Tanışacağız ve korkmayacağız; çünkü hepimiz İbrahim'in torunlarıyız."
Son olarak Cihan'a konuşan Yahudi topluluğu temsilcisi Haham Peter Borenstein: "Üç önemli dinin birleşmesi çok güzel. Birbirimiz hakkında ne kadar çok şey bilirsek, birbirimizi daha iyi tanır ve daha çok saygı duyarız" dedi. Başkasına saygı duyma ve tolere etme arasında fark olduğunu ve bunun tespit edilmesi gerektiğini belirten Borenstein, "Ben tolere etmekten ziyade, saygı duymaya inanıyorum. Toleransta biraz aşağıda bulunanı hoş görme var. Ama olduğu gibi kabul etme, saygı duymaktır ve saygı duyulmalıdır." dedi.
Borenstein son karikatür kriziyle ilgili olarak da saldırılara karşı ortak tavır alınması gerektiğini dile getirerek, "Bugün sizin dininize hakaret edilmişti, daha önce Yahudilere. En önemlisi, hepimiz bunu nasıl karşılayacağız. Amacımız; birbirimizi tanımak, anlamak ve saygı duymaktır." dedi. Yahudi din adamı son olarak farklı din ve kültürlerden insanların değişik vesilelerle bir araya gelmesinin önemine değindi: "Böyle bir araya gelmeler gerçekten çok önemli. Önceden İsveç sadece Hıristiyanlarındı, ama artık başka dinler de var. Başkalarını ne kadar az tanırsan o kadar ürkersin. Fakat tanımaya başladıkça ilginç gelmeye ve konuşmaya başlarsın."
PROGRAMDA HERKES KÜLTÜRÜ VE DEĞERLERİYLE KENDİSİNİ İFADE ETTİ
İbrahimi dinler çadırında kurulan stantlarda üç ilahi dinin kitapları olan Kuran, İncil ve Tevrat sergilenirken, ibadette kullanılan takke ve tespih gibi eşyalar da sergilendi. Ayrıca çadırın bir köşesinde de üç dinin ibadetlerinde kullanılan cübbe ve kıyafetler sergilendi. Çadırdaki programı izlemeye gelenlere üç dinin kültüründe yer alan müzik ve ezgiler de sunuldu. Bu çerçevede genç kızlardan oluşan bir Türk folklor ekibinin dansları da büyük ilgi gördü.
Dinler çadırında farklı milli ve dini kültürler sergilenirken Türk misafirperverliği öne çıktı. İsveç toplumunda yaşayan Türk bayanları, el işi yemekleri ve pastaları ikram ederken: "Bunu kendi kültürümüzü, yemeklerimizi başkalarına da tanıtmak ve Türk misafirperverliğini göstermek için yapıyoruz" şeklinde konuştu.
Canlı ve renkli bir şekilde yaşanan çadır etkinliğinde okunan öğle ezanı ise ezanı ilk defa duyan İsveçliler için etkileyici bir deneyim oldu. Öğle namazı vaktinin girmesiyle bir imam, İslami kültürü yansıtan bir slayt gösterisi eşliğinde ezan okudu. Ezanı dinleyenler arasında bazı Hıristiyan din adamları ezandan etkilenerek, bu hislerini katılımcılarla paylaştı.
Dinler arası diyalogun geliştirilmesi adına bir başka girişim de 11 Eylül Salı günü yine Göteborg'da gerçekleştirilecek. İmamlar ve papazlar arasında "Barış için Futbol" adı altında bir futbol turnuvası ile farklı din mensupları, birlikte yaşama mesajını spor diliyle verecek
REİNFELDT: "HER ŞEY BİTMİŞ DEĞİL, YENİ BAŞLIYOR"
İsveç Başbakanı Reinfeldt, gazetecilerin konuyla ilgili soruları üzerine, diyalog girişimlerinin sınırlı kalmayacağını belirterek, "Her şey bitmiş değil, yeni başlıyoruz" dedi.
İslam ülkeleri temsilcileriyle dün yapılan görüşmeler sonrasında yeni toplantıların yakın bir zamanda yapılması kararlaştırılmıştı.
Bu pozitif girişimlere rağmen, İsveç Dışişleri Bakanlığı, yurtdışına gidecek vatandaşların daha dikkatli olmalarını istedi.
BUNDAN ÖNCEKİ SİYASİ DİYALOG ADIMLARI
Lars Vilks isimli ressamın Hz. Peygamberimize hararet içeren karikatürlerinin yayınlanmasından sonra, gerek İsveç içindeki gerekse dünyanın çeşitli yerlerindeki müslümanlardan tepkiler gelmeye başlamış, İsveç hükümeti olaylara sessiz kalmayı yeğlemişti.
Bu durumu eleştiren bir önceki dönemin iktidar partisi Sosyal Demokratlar, Cihan'a yaptıkları özel açıklamalarda, hükümeti pasiflikle eleştirmiş ve "Biz olsak, Küslümanlarla diyaloğa geçer, onların sözlerine ve duygularına kulak verirdik" eleştirisini yapmıştı. Bu sözlerin yayınlanmasını takip eden saatlerde, hükümet adına Reinfeldt ani bir harekete geçme ihtiyacı hissetmişti.
Başbakan Reinfeldt, Salı akşamı Stockholm Merkez Camisi'ni ziyaret etmiş ve oradaki federasyon merkezinde İsveçli müslüman temsilcileri ile bir görüşme yapmıştı. Bu görüşmeden daima diyalog içinde olma ve meseleleri birbirini anlayarak ve saygı duyularak çözülmesi çağrıları çıkarken, Reinfeldt karikatürden dolayı üzgün olduğunu, İsveçli Müslüman Federasyon yetkililerine ifade etmişti.
Reinfeldt, son olarak da dün 23 Müslüman ülke büyükelçisini Başbakanlığa davet ederek, onların duygu ve düşüncelerini almış, iyi niyet temennilerini ortaya koymuştu. Bu son girişim Müslüman ülke temsilcilerince çok olumlu olarak değerlendirilmiş ve elçiler, Reinfeldt'in samimiyetine inandıklarını ifade etmişlerdi.
CİHAN