Uzlaşma değil teslimiyet şartı

Kimi Özal’a mektup yazıyor, kimi doğrudan yapamazsın diyor. Gerici çevrelerde tatlı bir telaş. Peşimize Ergenekon’ın fino köpeklerini takıp yalan-yanlış yazı yazdırmaya çalışıyorlar. Kendi tetikçilerini susturduk ya, şimdi kiralık tetikçi kullanıyorlar. Demirden korkan trene binmez halbuki... Gelelim anayasaya... Kardeşim, bu darbe anayasası nasıl değişecek? Öneriyi tartışmıyorsun, karşı öneri getirmiyorsun. Söylediğin tek şey, ‘’Bunlar yapamaz.’’ Niye? Telefon açıp karton teşviki isteyemedikleri için mi? Neymiş yargıyı ele geçireceklermiş. Demek ki, yargı birilerinin elinde ve bu arkadaşlar, yargının bu ellerde olmasından memnun. Yoksa bir dönem Sarıyer’de ortaya çıkan borsa manipülasyon dosyaları nasıl kapatılırdı değil mi? Dönüp dolaşıp yargı diyorlar ama Genelkurmay Başkanı’nın sürmekte olan bir davaya doğrudan müdahalesini eleştirmek bir yana, manşete çıkarıp sahip çıkıyorlar. Askere teslim olmayı demokrasi sayıyorlar. Komutan emriyle yazar atamaktan gocunmayıp, devletin resmi politikalarına sonuna kadar sahip çıkıp, sonra da bağımsız basından bahsediyorlar. Hadi oradan. Gözünü bu iktidara anayasa yaptırmamak bürümüş. Peki ama halktan niye korkuyorsun. Bir kampanya düzenler, ‘’Anayasaya hayır oyu verene, National Geographic’’ seti verirsin olur biter. Bunların kafa dengi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Genelkurmay Başkanı’nın yargıya müdahalesinden rahat. Seçimle işbaşına gelmiş iktidarın anayasa değişikliği teklifinden rahatsız. Niye? Tezgah bozulacak. Bakın, Avrupa Hakimler Danışma Konseyi’nin bu konudaki görüşü nasıl: - Kurul üyeleri, yargı kökenli olsun veya olmasın aktif politika içinde olmamalıdır. Parlamenterler, hükümet üyeleri ve idare mensupları kurulda yeralmamalıdır. - Yargı kurulları sadece hakimlerden veya hakimlerle birlikte hakim mesleğinden olmayan kişilerin karışımından oluşabilir. Her iki halde de kendi çıkarlarına çalışma, kendini koruma ve yandaşlık görüntüsünün verilmesi önlenmelidir. - Yargı kurulları sadece hakimlerden oluşacak ise üyelerin seçimi meslektaşlarınca, yargının tüm birimlerini en geniş şekilde temsil edecek şekilde gerçekleştirilmelidir. Sınırlı bir kontenjan doğal üyelere ayrılabilir. - Karma bir oluşum söz konusu ise, üyelerin önemli bir kısmı meslektaşlarınca seçilmiş hakimlerden oluşmalıdır. - Kurulun yargı kökenli üyelerinin yargı dışı organlar tarafından seçimine izin verilmemelidir. - Yargının kendi içine kapanık bir görüntü vermesinin negatif etkilerini kaldırmak adına; bir yandan yargı bağımsızlığı ile kendi mensuplarınca idare edilme ile diğer yanda yargının hesap verebilirliği arasında bir denge kurulmalıdır. Bu bağlamda hakimler hakkında disiplin işlemleri etkili bir şekilde yürütülmeli ve meslekdaş dayanışması bu işlemleri kapatmamalıdır. Bu hedefe ulaşmanın yollarından biri üyelerin dengeli bir şekilde oluşturulduğu yargı kurulunun kurulmasıdır. - Yürütme erkinin temsilcilerinin kurul içinde yer alması güvene dayalı endişeler yaratsa da bu uygulama yaygındır. Bunlar Avrupa Hakimler Danışma Konseyi’nin ilkeleri. Taslakta getirilen düzenleme de ortada. Karnınızdan konuşmayın, bu taslak yukarıdaki ilkelere nerede aykırı anlatın, biz de ikna olalım. Uzlaşmadan kendi dediğiniz olsunu anlıyorsanız, havanızı alırsınız.
25 Mart 2010 07:50
DİĞER HABERLER