İnsanlar COVID-19 salgınının ilk zamanlarında evde kalmaya dönük talimatlara uyup kendilerini izole ettikçe, evden işe yapılan gündelik yolculuklar da yatak odası ve oturma odası arasında mekik dokumaya dönüştü. Zoom bağlantılarına tıklamak, toplantı odalarına yürümekle geçen süreyi ortadan kaldırırken; normalde spor salonunda geçirilecek zaman da Netflix’e kaldı.
Kısacası birçok insan, salgının ilk zamanlarında daha çok oturur hale geldi. Yakın zaman önce yayımlanan araştırmalar, Nisan ve Haziran 2020 tarihleri arasında daha fazla oturmaya devam eden kişilerin daha fazla depresyon belirtisi yaşamaya eğilim gösterdiğini ortaya çıkarmış. Bu ilişkinin yakından incelenmesi, insanların zihinsel sağlıklarını düzeltmeye yardımcı olabilir.
Makalenin baş yazarı ve Iowa Eyalet Üniversitesinde kas bilimi yardımcı profesörü olan Jacob Meyer, “Oturmak sinsi bir davranıştır” diyor. “Hiç düşünmeden sürekli yaptığımız bir şeydir.”
Üniversitede yer alan Sağlık ve Egzersiz Laboratuvarı’nın müdürü Meyer ile takımı, fiziksel faaliyet ile oturma davranışlarının zihinsel sağlık ile olan ilişkisini ve bu davranışlardaki değişimin, insanların düşünme, hissetme ve algılama şeklini nasıl etkilediğini incelemiş.
“Mart 2020’de COVID’in, davranışlarımızı ve yapabileceğimiz şeyleri tahmin edemediğimiz şekillerde etkileyeceğini biliyorduk” diyor Meyer.
Araştırmacıların yürüttüğü anketin sonuçları, salgından önce ABD Fiziksel Faaliyet Rehberi’ndeki önerileri (ör. her hafta 2,5-5 saat orta ila yoğun fiziksel faaliyet sergilemek gibi) karşılayan katılımcıların fiziksel faaliyet seviyesinin, COVID-19’la ilişkili kısıtlamalar yürürlüğe girdikten kısa süre sonra ortalama %32 azaldığını göstermiş. Aynı katılımcılar, kendilerini daha depresif, kaygılı ve yalnız hissettiklerini söylemişler. Meyer ve araştırma takımı, bulguları geçen yıl International Journal of Environmental Research and Public bülteninde sundu.
Meyer’in Frontiers in Psychiatry bülteninde yayımlanan son çalışması, katılımcıların davranışları ile zihinsel sağlıklarının zamanla değişip değişmediğini görmeyi hedefleyen takip araştırması niteliğinde. Katılımcılar, Nisan ve Haziran arasındaki her hafta aynı anketi doldurmuş.
“İkinci çalışmada, insanların bu sekiz haftalık dönemde zihinsel sağlıklarının iyileştiğini gördüklerini keşfettik” diyor Meyer. “İnsanlar salgındaki hayata uyum sağlamışlardı. Fakat oturma süreleri yüksek kalan insanların depresif belirtileri, ortalamada herkesinki gibi iyileşmemişti.”
Günlerinin büyük bir bölümünü oturarak geçirmeye devam eden katılımcıların zihinsel sağlığında çok büyük gelişmeler görülmemiş.