Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı ve ekonominin 'iyiye' gittiğini işaret eden verilere rağmen, vatandaşlar dolar almaktan vazgeçmiyor.
Ekim ayında MetroPOLL tarafından gerçekleştirilen ankete göre, enflasyon verilerine güvenmeyenlerin oranı yüzde 35'ten yüzde 40'a çıkarken, güvenenlerin oranı da yüzde 42'ye geriledi.
Merkez Bankası'nın, yerleşiklerin yani gerçek kişilerin ve tüzel kişilerin satın aldığı döviz oranları ile ilgili açıkladığı rakamlar, vatandaşın dövizden vazgeçmediğini ortaya koydu.
Buna göre, gerçek kişilerin döviz mevduatı $96 milyon artarak $120.013 milyon ile rekor seviyesine yükselirken tüzel kişilerinki, $132 milyon azalarak $74.166 milyona geriledi.
Paraanaliz'de konuyla ilgili analizde şu ifadeler dikkat çekti:
"Bir kez daha hatırlatalım, çünkü bu nokta çok önemli. Bireylerin döviz-TL geçişleri gelecek hakkında beklentilerini yansıtıyor. Bu yüzden hükümete ve ekonomiye güven, dolar-TL faiz farkları ve finansal piyasalarda öngörüleri ile yakından ilgili. Öte yanda kurumsal FX mevduat hareketleri büyük ölçüde ithalat-ihracat gibi ticari faaliyetler ve dış borç ana para ve faiz ödemelerine endeksli. Dolayısıyla şirketlerin FX mevduatının azalması bunların TL’yi tercih ettiği anlamına gelmez. Eğer ayda bir yayınlanan ödemeler dengesi ve dış borçlar verilerinde özel sektörün dış borcunun arttığına dair doneler yoksa, kurumsal FX birikiminin azalması daim ticari ve finansal faaliyetlerde döviz çıkışı ile bağlantılıdır, portföy tercihlerindeki değişimle değil.
BMD menkul değer şirketinin haftalık araştırma notuna göre: Yurt içi yerleşik gerçek kişilerin döviz mevduatı bir haftalık aranın ardından tekrar yükselişe geçerken tüzel kişilerin döviz mevduatındaki düşüş devam ediyor.
2018 yılı Eylül ayından itibaren yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatını trend olarak arttırdığı görülmektedir. Bu tarihte takriben $85 milyar olan döviz mevduatı $120 milyarı aşarak %40 artışla vatandaşların TL’den kaçtığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Bu kaçışın ilk nedeni Başkan Erdoğan’ın enflasyon ve kurda ani hareketlere karşı yeterli koruma sağlamayan faizleri düşürme ısrarı olduğu kesin. Fakat, gittikçe öne çıkan ikinci neden, halkımızın TUIK’in enflasyon verilerine güvenmemesidir."