Arjantin'de 1976-1983 yılları arasında hüküm süren askeri diktatörlüğün yaptığı katliamları ilk kez diktatör Jorge Videla itiraf etti. Diktatör Videla, kendi dönemi ve halefleri Bignone ve Galtieri döneminde çeşitli gözaltı merkezlerinde ve toplama kamplarında 7- 8 bin kişiyi öldürdüklerini, ülkede ve yurt dışında protestolara neden olmaması için de kurbanlardan geriye kalanları sistematik olarak yok ettiklerini itiraf etti.
İspanyol gazeteci Ceferino Reato'nun Disposición Final (Son Hüküm) kitabında yer alan açıklamalarında itiraflarına rağmen pişmanlık emareleri göstermeyen eski diktatör, binlerce insanın öldürülmesini şu sözlerle savundu:
"Başka çaremiz yoktu, biz iktidardaki komutanlar, yıkıcılara karşı bir savaş halindeydik ve kazanmak için bazı bedeller ödemeye hazırdık. Toplumun da yaptıklarımızın farkına varmamasına ihtiyacımız vardı. Yargıya götüremeyeceğimiz büyük miktardaki insan topluluğunu elemek zorundaydık ve yaptık."
Arjantin'de insan hakları örgütleri 1976-83 yılları arasıda 30 bin kişinin kaybedildiğini rapor ediyorlar. Darbe döneminde de tıpkı nazilerin yaptıkları gibi, kurbanların listesinin ve onlardan geriye kalanların nerede olduğuna dair tutanaklaın olduğu düşünülüyor. Videla kitabın bir bölümünde böyle bir listenin var olmadığı, varsa da ancak kısmen ve dağınık halde olabileceğini söylüyor.
Arjantin'de diktatörlük döneminde işlenen suçlardan dolayı bugüne kadar aralarında eski diktatörler Jorge Videla, Reynaldo Bignone, Emilio Eduardo Massera olmak üzere 300'den fazla kişi mahkum oldu.
Darbe rejimi sonrası 1983'te Ricardo Alfonsin döneminde mahkum edilen generaller Menem döneminde affedilmişti. 2006 yılında Nestor Kirchner döneminde yeniden başlayan yargılamalarda bugüne kadar 300'e yakın eski görevli, insanlığa karşı suç işledikleri gerekçesiyle çeşitli cezalara çarptırıldı.
Arjantin'in 8 ayrı federal mahkemesinde 400 kişi cunta dönemindeki faaliyetlerinden dolayı yargılanmayı bekliyor. Arjantin'de 1994'de çıkarılan bir yasaya göre insanlığa karşı işlenen suçlar zaman aşımına uğramıyor.