Avrupa Birliği Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, AB ülkelerinin Türk vatandaşlarına Schengen vizesi almayı zorlaştırarak yaptırım uyguladığı iddialarının kendisini şaşırttığını söyleyerek, “AB’nin Türk vatandaşlarına sıkıntı çıkarmak için ortak bir anlaşmaya vardığını düşünmek hayal ürünüdür” dedi.
T24'ten Metn Kaan Kurtuluş'a
konuşan Nacho Sanchez Amor, son günlerde yaşanan Schengen vizesi redleri ile ilgili topu AKP hükümetine attı. Amor şöyle konuştu
"Türkler, neden vize serbestisi olmadığını hükümete sormalı..."
Türkiye’de son aylarda artan vize retleri konuşuluyor. schengenvisainfo.com’un verilerine göre Türkiye’den yapılan başvurulara ret oranları yüzde 20’ye dayandı. Aynı zamanda vize alan kişilere de çok kısa süreliğine Schengen verildiği şikayetleri var. Bunun gerekçesi nedir? AB, siyasi iklim ve Brüksel-Ankara ilişkilerinin mevcut durumu nedeniyle Türkiye’yi böyle mi cezalandırıyor?
Tabii ki hayır! Durumun böyle yorumlanabiliyor olması bizi şaşırtıyor. AB’nin Türk vatandaşlarına sıkıntı çıkarmak için ortak bir anlaşmaya vardığını düşünmek hayal ürünüdür. Türkiye’de de tüm dünyada olduğu gibi Covid’le geçen iki yılın ardından insanlar hareket etmek istiyor. Bu yüzden her yerde başvurular arttı. Bu sebeple de durumu yönetmek zorlaşıyor.
Söylemem gereken diğer şey de vizeyi verip vermemek başvurulan üye ülkenin kararı olduğu. Vize başvurusunu gireceğiniz ilk AB ülkesine yaparsınız ve sonra Schengen bölgesi içinde özgürce hareket edebilirsiniz. Vize işlemini başvuruyu yaptığınız ülke yapar. Bu yüzden tüm AB’nin ortak bir tutumundan söz etmek zor. Her ülkenin elindeki imkanlara, araçlara ve servislere bağlı bu durum.
Biz TL'nin değer kaybetmesinden de sorumlu tutulamayız. Sorunlardan biri de bu. Schengen vizesi başvurusu yaptığınız ülkeye yeterli ekonomik araçlarınız olduğunun garantisini sunmanız gerekiyor. Bu garantiler Euro veya dolar olarak istendiği için Türk Lirası’nın değer kaybından sonra birçok vatandaş başvurmak için gerekli bu imkanlara sahip değil. İki ana sebep bu. Ama kesinlikle hiçbir üyenin böyle bir politikası olmadığını düşünüyorum. AB’nin de bilinçli olarak uyguladığı böyle bir politikası yok; çünkü vizeyi biz değil, ülkeler veriyor.
Peki neden çözümden söz etmiyoruz? Çözüm vize serbestisi. Türk otoritelere ne oldu? 6 kıstası yerine getirmeyi kabul ettiler. 2016’da imzaladığımız göç anlaşmasında şu madde vardı:
"Tüm beklentilerin karşılanması kaydıyla, (..) Bu amaçla Türkiye, Komisyonun yükümlülüklerin yerine getirilmesi ile ilgili gerekli değerlendirmesinin ardından, Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyinin verecekleri nihai karara temel teşkil edecek uygun öneriyi (...) sunmasını sağlamak üzere, kalan yükümlülükleri yerine getirmek için gerekli adımları atacaktır"*
Vize serbestisi ile "Kıstaslar neden yerine getirilmedi? Açıklama istiyoruz..."
Bu göç anlaşmasında açıkça yazıyor. Türkiye, ‘Mart 2016’da göç anlaşmasında vize serbestisi garantisi verdiniz’ dediğinde şaşırıyorum. Tabii ki verdik, açıkça yazıyor. Ama neden tam metni dile getirmiyorsunuz. Attığımız imzada 6 kıstasa uyulması gerektiği yazıyor. Bu kolay değil; ele alınması gereken bazı hassas konular olduğunu anlıyorum. Fakat biz, AB ile vize serbestisi isteyen ülkelerin Europol, veri koruması, özgür geçiş kuralları vb. uymasını şart koşuyoruz. Neden 2013’te ve 2016’da tekrar taahhüt verilmesinin ardından Türkiye hükümeti bu 6 kıstastan tek birini bile yerine getirmedi? Bir açıklama istiyoruz. Vize sorunu yaşadığı için şikayetçi olan Türk vatandaşlarının kendi hükümetlerine birden fazla kez uymaya taahhüt ettikleri 6 kıstasa neden uymadıklarını sorması gerekiyor. Çünkü vize serbestimiz olsaydı konsolosluk sistemlerine başvurmanız gerekmez, bir kanıt sunmanız gerekmezdi. Vize için haftalarca beklemenin rahatsız edici olduğunu anlıyorum. Neden Türkiye’de “neden bizim vize serbestimiz yok?” diye tartışılmıyor? Cevabım açık: Çünkü Türk yetkililer taahhüt ettikleri kıstaslara uymadı.
En yenisi olan Ukrayna dahil olmak üzere tüm AB aday ülkelerinin vize serbestisi var. Türkiye dışında bütün aday ülkelerin bu kıstaslara uyduğunu mu anlamalıyız? Eğer göç anlaşmasından söz ediyorsak, bu Türkiye’nin başka bir standarda tabi tutulduğunu göstermez mi?
Hayır, nedeni de açıkça şu: Kıstasların yerine getirilmiyor olması 2016’daki göç anlaşmasından önce de geçerliydi. Bu konunun kökeni ondan önceye dayanıyor. Göç anlaşması sadece iki tarafın ortak taahhütlerini hatırlatıyordu: “Kıstaslara uyarsan, vize serbestisi için Konsey’e teklif sunarım”. Bu Komisyon’un taahüttüydü. Eğer Türkiye uysaydı, parlamento olarak birçok ülke için yaptığımızı Türkiye için yapmaya da hazırdık. O yüzden mevcut vize tartışmasında biraz yapmacıklık olduğunu düşünüyorum.
Diğer ülkeler gibi kalıcı bir çözüm bulalım. Kıstaslar göç anlaşmasından önce de biliniyordu; göç anlaşmasıyla alakası yok durumun. İmzalar atılmadan önce kağıda dökülmüştü. Göç anlaşması sadece kıstasların karşılanmadığını hatırlattı.
Kıstasların tamamı 70 küsür taneydi; geriye sadece 6 tane kalmıştı. Türkiye geriye kalan 60 küsürüne uyuyordu. O yüzden bu yolda devam edilmelidir. Çünkü mevcut sorunun gerçek çözümü budur.
*Amor, maddeyi okurken geçtikleri gerekçesiyle ilk başta belirtilen tarihleri okumadı. Maddenin tamamı şöyle:- AB-Türkiye açıklaması, 18 Mart 2016 5. Madde: Tüm ölçütlerin karşılanmış olması koşuluyla, Türk vatandaşlarına uygulanan vize zorunluluğunun en geç Haziran 2016 sonunda kaldırılabilmesini teminen, vize serbestisi yol haritasının tüm katılımcı üye devletler açısından yerine getirilmesine hız verilecektir. Bu doğrultuda, ölçütlere uyumla ilgili değerlendirmeyi müteakip, Komisyonun Nisan ayı sonuna kadar, Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyinin nihai kararına zemin teşkil edecek uygun bir teklif sunmasını sağlamak üzere Türkiye, kalan yükümlülükleri yerine getirmek için gerekli adımları atacaktır.