Duruşmada mağdur olarak katılan Orhan Miroğlu, Musa Anter'le birlikte uğradığı saldırıyı anlattı.
Diyarbakır'da 1992 yılında öldürülen yazar Musa Anter cinayetiyle ilgili davanın ilk duruşmasında mağdur olarak dinlenen yazar Orhan Miroğlu, Anter'in öldüğü, kendisinin de yaralı olarak kurtulduğu saldırıyı gözyaşları arasında anlattı. Diyarbakır 7'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki görülen duruşmaya, cinayetin tetikçisi olmakla suçlanan ve olaydan 20 yıl sonra Şırnak'ta yakalanan sanık Hamit Yıldırım, görüntülü olarak katıldı. Sanıklar 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım ve Aziz Turan (Abdulkadir Aygan) duruşmaya gelmedi. Duruşmaya tutuksuz sanık emekli albay Savaş Gevrekçi katıldı. Mahkeme heyeti, duruşmada, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 30 sayfalık iddianameyi okuduktan sonra sanıkları sorguladı, mağdurları dinledi. Duruşmada mağdur olarak katılan Yazar Orhan Miroğlu, 20 Eylül 1992 yılında Musa Anter'le birlikte uğradığı saldırıyı anlattı.
Anter'le çok samimi olduklarını anlatan Miroğlu, Anter'in Diyarbakır Belediyesi'nce düzenlenen kültür şenliklerine katılmak üzere 15.09.1992 tarihinde İstanbul'dan geldiğini belirterek, "20.09.1992 tarihinde akşama doğru kaldığı Büyük Otel'e gittim. Burada oturup konuştuk. Kendisine eve ne zaman gideceğini sorduğumda misafirinin geleceğini söyledi." dedi. Bu sırada otel görevlilerinin Anter'e misafirin geldiğini söylediğine şahit olduğunu anlatan Miroğlu, "Gelen kişi kendisini Dıjwar olarak tanıtmıştı. Birlikte ticari taksiye atlayıp görüşmenin yapılacağı yere gidecektik. Anter ile gelen kişi taksinin arka koltuğuna oturdu. Seyrantepe'ye geçip DSİ istikametine doğru girdik. Ben bu sırada 'Nereye gideceğiz' diye sordum. O kişi ise 'Silvan yolundaki peşmerge konutlarına' dedi. Biraz döndük o bölgeye gittik. Dicle Üniversitesi'ne giden ana yoldan mahalleye giren tali yola girdik ve aracı durdurduk. Rampa olan yoldan yukarıya doğru yürümeye başladık. Anter görüşeceği kişileri göremeyince sinirledi. Bana biz dönelim dedi. Sonra yine devam ettik. Bizi otelden alan şahıs önümüzde yürüyordu. Aniden geriye dönerek ikimize ateş etmeye başladı. Silahı nereden çıkardığını görmedim. Ben yüz üstü düştüm. Kalkıp kaçmak isterken yanıma geldi bir el de sırtıma ateş etti. Musa Anter ağabey de benim gibi yüz üstü düşmüştü. O sırada bir komiser geldi beni hastaneye yetiştirdi. Hayatımı kurtardı. Gerisini hatırlamıyorum." dedi.
"ÇOK SAMİMİ BİR İTİRAFÇI GRUP GELMİŞ, PKK İLE BARIŞMAK İSTİYORLAR"
Miroğlu, bunları anlatırken gözyaşlarına hakim olamadı. Mahkeme Başkanı Necati Türkmen, "Ben anlattıklarını yazdırayım siz de biraz sakinleşin." dedi. Miroğlu, Anter'e Seyrantepe'de taksiden indikten sonra neden buraya geldiklerini bir kez daha sorduğunu belirterek, "Musa ağabey, bana 'Çok samimi bir itirafçı grup gelmiş, PKK ile barışmak istiyorlar' dedi. Bana bunu önceden söyleseydi oraya gitmemize engel olurdum. Çünkü tuzak kurulmuştu. " diye konuştu. Mahkeme başkanının 'Anter neden sizinle oraya gitti, sizi oraya götürdü?' şeklindeki sorusu üzerine Miroğlu, Anter'i eve davet ettiklerini ve birlikte eve gideceklerini kaydetti.
Miroğlu, Musa Anter'in öldürülmeden önceki son yazılarında OHAL valiliğinin uygulamalarını çok sert dille eleştirdiğini ve başta OHAL Valisi Ünal Erkan olmak üzere bölgedeki valilere kalemiyle meydan okuduğunu kaydetti.
"EMNİYET TETİKÇİNİN FOTOĞRAFINI 2009 YILINDA BANA GÖSTERDİ TANIYAMADIM"
Miroğlu, 2009 yılında Ankara'da yanına gelen İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden bir komiserin Musa Anter dosyasının yeniden açıldığını söylediğini belirterek, "Bana şuan tutuklu olan Hamit Yıldırım'ın 2005 yılında çekilmiş fotoğrafını gösterdi. Bu kişinin tetikçi olduğunu söylediler. Ben ise daha eski fotoğrafları olmazsa teşhis edemeyeceğimi belirttim. Geçen yıl ise daha eski fotoğraflarını görünce olay tarihinde tutanaklara geçen eşkal tarifimle bu kişinin bire bir örtüştüğünü gördüm." şeklinde konuştu.
Miroğlu, olayla ilgili ve JİTEM davalarında bir bilgi kirliliği olduğunu belirterek, "Bu tür davalara Yeşil'in ifadesi diye MİT yorum gönderir. Mehmet Eymür'e ben daha önce Musa Anter cinayetiyle ilgili kendisinde bilgi olup olmadığını sormuştum. MİT'te Yeşil'in ifadelerinin olduğunu söyledi. Bu olayla ilgili MİT'ten bilgi istenmiş ise Yeşil'in ifadesi ile oğlunun yazdığı kitaptan notları derlemiş göndermiş. Yeşil'in gerçek ifadesinin gönderilmesi gerekiyor." dedi.
"İÇKALE'DE JİTEM TABELALARI VARDI"
Mahkeme heyeti daha sonra sanık Savaş Gevrekçi'nin sorgusunu yaptı. Diyarbakır Jandarma İstihbarat Grup Komutan Vekilliği yaptığını anlatan Gevrekçi, asıl görevinin ise Diyarbakır 3'üncü İstihbarat Tim Komutanı olduğunu kaydetti. Gevrekçi, iki kez beyin ameliyatı geçirdiğin bir şey hatırlamadığını belirtmesinin aksine olayın yaşandığı dönemle ilgili önemli bilgiler verdi. Gevrekçi, "Ben 1991-1993 döneminde Jandarma Binbaşı olarak Jandarma İstihbarat TİM Komutanlığı'na atandım. Jandarma İstihbarat Diyarbakır Şehitlik semtindeydi. İtirafçı sivil memurlar ve biz oradaydık." dedi. İstihbarat Grup Komutanı Cahit Aydın'ın görevini vekaleten yürüttüğü bilgisinin doğru olmadığını anlatan Gevrekçi, "Vekalet yetkisi o tarihte benden daha üst rütbede olan Nurettin Ata'daydı. Anter cinayeti için Aygan'a talimat verdiğim doğru değildir. Anter olayını bilmiyorum. Görev bölgede işlenen bir adli vakaydı. Cenazesine bile gittim." ifadelerini kullandı. Gevrekçi, 10 tane itirafçının İstihbarat Grup Komutanlığı'nda görevli olduğunu, jandarma asayiş bünyesinde çalıştıklarını belirterek, "Buraya vekaletten baktığım dönemde itirafçıların masalarında 'JİTEM' yazılı levhalar gördüm. Bunların kaldırılmasını istedim. Ancak her seferinde sivil memurların koyduklarını söylüyorlardı." ifadelerini kullandı.
Gevrekçi, itirafçılardan Abdulkadir Aygan'a o dönemde kızdığı için şimdi ismini bu tür olaylarla ilişkilendirdiğini bebelirtti. Gevrekçi, "İtirafçılar iç çamaşırlarını dışarı asarlardı. Ben de buna kızardım. Aygan buna kızdığı için beni hedef seçti. Yeşil'i tanımıyorum, Cem Ersever'i Harp Okulu'ndan tanırım. Ahmet Cem Ersever Ankara Güvercinlik'te benimla aynı apartmanda oturuyordu oradan tanırım. Ama ona vekalet etmedim. Ben Diyarbakır'da, o ise Ankara'da grup komutanıydı." dedi.
CİHAN