ABD'nin önde gelen gazetelerinden Washington Post, Türkiye'deki seçim atmosferini "Türkiye'deki seçimlerin üzerinde giderek büyüyen bir despotizmin gölgesi dolaşıyor" başlığı ile merceğine aldı. Gazetede yer alan makalede AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "karizmatik bir diktatör" olarak bahsedildi.
14 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimi, dünya gündeminde yer edinmeyi sürdürüyor. ABD'nin önde gelen gazetelerinden Washington Post, Türkiye'deki seçim atmosferini "Türkiye'deki seçimlerin üzerinde giderek büyüyen bir despotizmin gölgesi dolaşıyor" başlığı ile merceğine aldı.
Gazetede yer alan makalede, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomi politikalarından bahsedilerek, "Erdoğan'ın, dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri olan Türkiye ekonomisini muazzam bir şekilde kötü yönetmesi yaşam standartlarını erozyona uğrattı, Türk lirasının değerini düşürdü ve enflasyonun yükselmesine neden oldu" denildi.
Makalede, Erdoğan'ın "ekonomik sihirli düşüncelerle yaptığı müdahalelerin, Türk parasının beş yıl içinde yüzde 80 değer kaybetmesine" neden olduğu yazıldı.
Makalede, "Seçimler aynı zamanda demokratik seçimlerin, 85 milyonluk bir ülkede giderek artan tek adam yönetiminin boyunduruğundan kurtulma kapasitesinin de bir testi niteliğinde" ifadeleri yer aldı.
"YARAMAZLIK YAPMAKTAN DAHA FAZLASI"
Erdoğan'ın, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle doğu ve batı arasında "bir tür aracı olarak kendine bir rol biçtiği" belirtilen makalede, şunlar kaydedildi:
"Reelpolitik ikili oyunu, bir tarafı diğerine karşı oynayarak jeopolitik bir hedef adam olarak itibarını yükseltme arayışı, yaramazlık yapmaktan daha fazlasıdır. Erdoğan, Batı stratejisini altüst eden ve Putin'e çok daha fazla manevra alanı sağlayan pozisyonları benimsedi. Bunun karşılığında Rusya, yaptırımlardan kaçmak isteyen oligarklardan gelen nakit akışı da dahil olmak üzere Türkiye'ye milyarlarca dolar değerinde yardım yağdırdı. Erdoğan, ayrıca Çin ve Suudi Arabistan gibi diğer otoriter devletlerin mali desteğinden de yararlandı."
"SİVİL TOPLUMUN GELİŞME ALANINI DARALTTI"
2016'dan itibaren Türkiye'de "yoğunlaşan bir baskı" olduğu belirtilen makalede, "Karizmatik bir diktatör olan Erdoğan, dindar ve laik Müslümanlar arasındaki ayrılıkları körükleyerek ülkeyi yönetti. Siyasi muhaliflerini, gazetecileri ve kendisini eleştiren diğer kişileri hapse attı ve Türkiye'nin bir zamanlar canlı olan sivil toplumunun gelişme alanını daralttı" denildi.
"MAHKEMELER, ERDOĞAN'IN İNTİKAM ARACI HALİNE GELDİ"
"Türk mahkemelerinin Erdoğan'ın intikam aracı haline geldiği" ifade edilen makalede, "Muhalefeti susturmak için uydurma suç isnatları rutin olarak kullanılıyor. Bağımsız medya kuruluşları büyük ölçüde susturuldu. Toplum içinde pek çok Türk fikrini söylemekten korkuyor. Muğlak bir şekilde tanımlanan "yanıltıcı bilgi" yayma suçu, Erdoğan'ın artan tiranlığının yeni bir aracı olarak yakın zamanda yasalarda yer aldı" ifadeleri kullanıldı.
Makalede, Şubat ayında Kahramanmaraş'ta meydana gelen yıkıcı depremlere işaret edilerek, "Yıkıcı depreme yavaş müdahale edilmesi Erdoğan'ın itibarını daha da zedeledi" denildi.