Karalar ve Karalananlar

  • Hüseyin Odabaşı
  • Hüseyin Odabaşı
    22 Şub 2021 12:04
    İranlı Ali Şeriati’nin “Eşekleşmek ve Muasırlaşmak” kitabında bir çift lafı vardır biz Sünnilere: “Benim sözüm Sünnilere değildir. Çünkü bizimle onların arasına biri oturmuş bizi onlara, onları da bize yanlış tanıtıyor.”

    Yani karalama ve iftira cirit atıyor... kalbi ve kafası karalar,  tarih boyu hep karalamakla meşgul oldular.

    Bir kesimi diğerine karalayarak yanlış tanıtmak araya Çin seddi örmek demektir. Hatta daha kötü. Berlin duvarlarını yıkarsınız, fakat iftiralardan kurtulayım diye çırpındıkça üzerinizdeki duvarlar daha da büyür.

    Çanakkale savaşında İngilizler, muhtelif akvamdan meydana getirdikleri askerlerine sıkı sıkıya tembih etmişlerdi; “Sakın ha ?Türklere esir düşmeyin. Onlar yamyamdır. Sonra sizi yerler.” İngiliz askerlerinin arasındaki Müslümanlar yine Müslüman olan Osmanlı askerlerine karşı savaştıklarını ezan seslerini duyduklarında ancak anlayabildiler.

    Karalamaya eskiden “menfi” denirdi. Üstadımız devlet tarafından tespit edilmiş yanına yaklaşılması menfi olan biriydi. O da yanına yaklaşmak isteyenlere; “kardeşim ben menfiyim” diyordu. Menfiyim yani olumsuzum, tehlikeliyim...  

    Şimdi de kardeşim bir karalamadır almış başını gidiyor. Şu hizmete gönül vermişlerin adı şeytandan daha kötü, Nemrutlardan daha beterdir. Bütün bir Anadolu'nun gözlerine mil çekildi sanki. Ne teröristliğimiz kaldı ne de anarşistliğimiz.

    Bir kuşatmadır sormayın. Bütün kalpleri ve kafaları aleyhimize kuşattılar.

    Bu kuşatmayı karşı kendimizi davamızı tanıtarak yarabiliriz.

    Hz.  Musa (aleyhisselam) asasını denize vurup yarması gibi aleyhimizdeki bütün kuşatmaların da yarılmasını Rabbimiz ’den niyaz ediyoruz.  

    Fakat bu kuşatmalardan korkmamak gerekiyor. Kuran “velâ yehafûne yevme telâim” buyuruyor. “Onlar kınayıcının(karalamalardan) kınamasından korkmazlar.” (Maide, 54)

    Bizi Allah kınamasın yeter!

    Efendimize(Sallallahu aleyhi vesellem) “sâhir” demediler mi? “Büyücü” demediler mi? Hak yolun yolcularına ne zaman kötü isim takmadılar ki!

    Karalamalardan maksat insanları korkutarak bizden; bizi de onlardan uzaklaştırmak, tesirimizi kırmak. Görev yapamaz hale getirmek.

    Hz. Yusuf yedi sene zindanda kaldı. Cezasını çektikten sonra artık çıkabilirsin zindandan dediler.  Fakat, gerçekler ortaya çıkmadan zindandan çıkmak istemedi. Çünkü karalama ve iftirayla gelen itibar su-i kastı, zindan mihnet ve sıkıntılarından daha ağırdır.  

    Bir insanın bir suçu işlemediği halde o suçu işlemiş gibi algılanmaya sebep olsun diye zindana atılması karalamanın en ağır şekli olan masumiyet karinesinin kirletilmesi demektir.  

    Şu an Türkiye'de sadece bizi hapishanelere atmadılar. Terörist yaftasıyla masumiyetimiz de lekelendi.  İtibar sui kastına uğradık. Hapishanelerden kurtulmak yetmez, karalamalardan da kurtulmamız gerekir.

    Hz. Yusuf (aleyhisselamı) hapisten çıktıktan sonra iftirayı atan kadınların itirafı onu temize çıkardı. Hz. Aişe annemizin namusuna atılan iftiraya karşı Peygamberimiz’in (sallallahu aleyhi vesellem) bile onu temize çıkarmaya gücü yetmeyeceğinden (Allah u alem) gökten vahiy gelerek onu bizzat Allah temizledi.

    Masumiyet, Türkiye topraklarında itibarımızla yaşayarak hizmet edebilmemiz için gereklidir. Bu bize ve hizmet hareketine atılan darbe iftiralarını boşa çıkarmakla ve Türk insanın bize atılan iftiraları iyi anlamalarını temin etmekle mümkündür.

    Bu nasıl olur, bilmiyorum! İlk önce bu tür işleri bizim yapmadığımızla alakalı tereddütlerimizi izalesi adına bizim cenahtan bu konuları iyi anlatan gazeteci kardeşlerimizi dinleyerek işe başlayabiliriz. Dilimiz döndüğünce çevremizde bizi dinleyecek dostlarımızla bu tür konuları paylaşabiliriz, müzakere edebiliriz.  

    Devlet imkanlarıyla atılan iftiraları ve kirletilen masumiyetimizi temizlemek öyle kolay bir mesele olmadığının farkındayım.  Türkiye'deki baskılardan ötürü milletini terk ederek Avrupa'ya sığınmak zorunda kalan türkücü Ahmet Kaya, “ben vatan haini değilim” diye diye son soluklarını vermedi mi?

    Herkes rızkın Allah’tan olduğunu bilir. Fakat çalışır, dükkân açar, her gün gayret gösterir. Aynen onun gibi temize çıkmak, iftiralardan sıyrılmak da Allah'tandır. Yani bizi bütün bir Anadolu sathında temize çıkaracak olan Allah’tır. Ancak bu temizlenmenin meydana gelmesi için üzerimize düşen, Allah’tan rızık bekleyen tüccarın dükkân açması gibi yerine getirmemiz gereken şartlara da riayet etmeliyiz.

    Allah kimi temizler? Allah temizlenmek isteyenleri temizler. Bu isteğimizi durumuna göre fiili veya sözlü olarak ortaya koymalıyız.
    Ahrette ellerimizi ayaklarımızı konuşturacak olan Allah(c.c) bakarsın bize iftira atanları, karalayanları, komplo kuranları da daha bu dünyadayken lehimizde konuşturur. Çok yakın bir tarihte bir devlet bakanı bu işi(darbeyi) bizim yapmadığımızı itiraf edip söylemedi mi?

    Allah büyüktür!

    Tuzaklar kurup iftiralar atarak itibarımızı karalayıp etkimizi kırmaya çalışan her idareci zorbayı Rabbimize havale ediyoruz!

    Hüseyin Odabaşı
    22 Şub 2021 12:04