Yeni dünya düzeninde Soçi versiyonu ve Moskova-Pekin arasında ortak strateji

Samanyoluhaber.com yazarı, Rusya Uzmanı Arif Asalıoğlu , Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Uluslararası Düşünce Kuruluşu Valdai Discussion Club’ün toplantısında yaptığı son konuşmanın satır aralarını analiz etti.
ARİF ASALIOĞLU


Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Uluslararası Düşünce Kuruluşu  Valdai Discussion Club’ün Soçi’de gerçekleşen 20. toplantısında Kremlin’in temel hedeflerini ve dış politikada yakın gelecekteki stratejilerine dair önemli açıklamalarda bulundu. Geçen sene olduğu gibi yine Washington yönetimine yüklenerek, hegemonyal amaçlı dünyanın her yerinde olmaya çalışmalarını, adil ve çok kutuplu dünya düzeninin karşısında duran en büyük engel olarak niteledi. Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler ve BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının, dünyadaki çeşitliliği yansıtacak biçimde değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Başka önemli bir vurgu ise son iki yıl gelişen olaylar nedeniyle tüm dünyadan izole edilmeye çalışılan Rusya’nın Çin ve Hindistan stratejisiyle kendine yeni bir alan açması oldu. 

Putin, Dünya dengeleri adına Rusya’nın rolünde çıtayı daha da yükseltti. 

Son 20 yılda dünyada ciddi değişiklikler yaşandığını ve bazı şeylerin artık eskisi gibi olmayacağını kaydederek, "Önümüzde yeni dünyayı inşa etme görevi duruyor" dedi. ABD ve tebalarının askeri, siyasi, ekonomik, kültürel ve hatta ahlaki hegemonya sağlama politikası izlediğine işaret eden Putin, "Rusya'nın yapıcı işbirliğine hazır olmasını bazıları yanlış anladı. Uysallık olarak anladılar, yeni dünya düzeninin kendini Soğuk Savaş'ın kazananı ilan edenler tarafından kurulmasına hazır olduğumuzu sandılar. Sömürge yönetimi döneminin kibrinden kurtulmanın zamanı geldi. Şunu söylemek istiyorum; Gözlerinizi ovuşturup açın. Bu dönem çoktan bitti ve bir daha asla geri dönmeyecek" şeklinde konuştu. Tabiki bu söylenenlerin hayata geçmesi için Rusya’nın hem ülke içinde hem de dışında çok yönlü güven vermesi/oluşturması gerekiyor. 

Günümüz dünyasında altı temel prensip

Günümüz dünyasında uluslararası ilişkilerin 6 temel prensip üzerine inşa edilmesi gerektiğini anlatarak BM için yeni temel öneriler sundu. Rusya yönetiminin bu prensipleri ideal olarak hayata geçirip geçirmediği tartışmalı olsa bile dile getirilen hususların böylesi bir zamanda üst perdeden seslendirilmesi önem taşıyor. Mesela şeffaflık konusunda söylediği, “kimsenin hiçbir zaman yapay sınırlar koymaya çalışmayacağı, açık, birbirine bağlı bir dünya ve bu dünya insanların iletişim, yaratıcılık ve refah yolunda engelsiz bir ortamı olmalı.” ifadeleri umarım sadece Soçi’den ibaret kalmaz. Sovyetlerin dağılmasından sonraki 30 yıllık dönemde en az on kez askeri harekete giren Rusya liderinin, “Evrensel kalkınmanın temeli olması gereken medeniyetlerin çeşitliliği; Herhangi bir ülke veya insana nasıl yaşaması, nasıl hissetmesi gerektiğini dayatmak yasaklanmalı.” cümleleri de yeni bir döneme geçiş mi yapacağızı akla getirecek türden ifadeler.
Özellikle Amerika’yı ve Batı’nın müdahaleci yaklaşımlarını eleştirme adına dillendirilen şu prensipler de keşke her ülke liderinin kulağında küpe olsa dedirttirecek cinsten: “Hiç kimsenin başkaları adına veya başkalarının yerine dünyayı yönetme hakkı yoktur. Geleceğin dünyası kollektif kararların dünyasıdır. Tek bir kişi herkes için karar veremediği gibi herkes de her şeye karar veremez. Herhangi bir meseleden doğrudan etkilenenler neyin, nasıl yapılacağı konusunda hemfikir olmalıdır. Evrensel güvenlik ve kalıcı barış; Bu alanda uyum sağlamalı ve sadece gururu, kibiri bir kenara bırakıp başkalarına ikinci sınıf ortak gibi bakmaktan vazgeçilmeli. Herkes için adalet; Geçmişte herkesin sömürüldüğü dönemin aksine herkesin modern kalkınmanın yararlarına erişimi sağlanmalı ve bunu herhangi bir ülke veya grup için sınırlamaya çalışılması saldırganlık olarak kabul edilmeli. Eşitlik; Artık hiç kimse boyun eğmeye, çıkarlarını kimseye, özellikle de daha zengin veya daha güçlü olana bağımlı kılmaya hazır değildir. Bu, insanlığın tüm tarihsel deneyiminin özetidir”.

Rusya nükleer silahı ilk kullanan ülke olmaz ama kullanmaktan çekinmez

Çok sayıda ülkeden uzman ve devlet adamlarına hitap eden Putin, nükleer silahların kullanımı hakkında konuşmaktan çekinmedi ve testleri tamamlanmış yeni silahlarlardan bahsetti. "Nükleer saldırıya yanıtımız, saldıran taraf için kesinlikle hoş olmayacak. Düşmanın hayatta kalma şansı bulunmayacak.”  Rusya'nın askeri doktrininde Rus ordusunun nükleer silah kullanması için iki sebebe yer verildiğini, birincisinin Rusya'ya yönelik nükleer saldırı, ikincisinin Rusya'nın varlığına yönelik tehdit olduğunu hatırlatan Putin, doktrinde nükleer seviyeyi düşürmek için bir neden görmediğini, günümüzde Rusya'nın varlığını tehdit eden bir durumun da bulunmadığını vurguladı. 

Rusya nükleer silahı ilk kullanan ülke olmaz ama cevap verme adına kullanmaktan da çekinmez diyen Putin, aklıselim sahibi ve bilinci açık hiç kimsenin Rusya'ya karşı nükleer silah kullanmayı aklına getirmeyeceğini düşündüğünü de sözlerine ekledi. Rusya'nın sürekli olarak artan jeopolitik baskıya karşılık vermek zorunda olduğunu söyleyen Putin, Moskova'nın Batı'daki rakiplerinin gerçeklik duygusunu yitirdiğini ve olası tüm sınırları aştığını, tüm kuralları ihlal ettiğini kaydetti. İnsanlığın küresel sorunlarının kolektif çözümler gerektirdiğini, egoizmin süreci çıkmaza sokacağını vurgulayarak Rusya'nın yeni dünya düzenine büyük katkı sunmaya hazır olduğunun altını çizdi. ABD'nin Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Antlaşması'nı (CTBT) imzaladığını ancak onaylamadığını anımsatarak, Moskova'nın da bu anlaşmaya ilişkin onayını geri çekebileceği uyarısında bulundu. 


ABD, Çin’in artan gücünden korkuyor

Hint-Pasifik bölgesinin Çin ve Rusya ile pragmatik bir çıkar ilişkisi olduğu bir gerçek. 2014 Kırım olayları sonrasında ve özellikle son iki yıl Çin, Rusya’yla ilişkileri derinleştirmiş, hatta taraflar, doğrudan veya dolaylı yollarla birbirlerini destekleyen müttefikler haline gelmiştir. Rusya’ya uygulanan ağır yaptırımlar ve 2022’nin son ayında yürürlüğe konulan petrol ve gaz ambargoları Moskova’yı hiç olmadığı kadar Pekin’e muhtaç hale getirmiştir. 2022 yılı iki ülke arasında ticari rekorlarla bitti. Bu yıl ise aynı artan tempoda devam ediyor. İki başkent tarafından dillendirilen çok kutuplu dünya düzeni ve Amerika hegemonyası söylemi zaten ortak eyleme dönüşmüş vaziyette. Ukrayna-Rusya ve Çin-Tayvan gerilimleri ile tek düzlemde birleşince, bu iki nükleer gücün Batı karşısında tek blokta konumlanmalarına yol açtı.

Batıdan kopuş, Moskova'yı Pekin ile daha da yakınlaşmaya zorlarken, Batı’nın Tayvan konusunda takındığı tavır Çin’i eninde sonunda bir karar almaya zorlayacak. Ekim ve Kasım ayları bu açıdan önemli bir süre. Büyük ihtimalle Putin’den bir Pekin ziyareti olacak. Onun sonrasında ise Şi Jinping’in Biden ile Washington’da görüşmesi büyük bir olasılık. Çünkü son altı ayda Amerikalı üst seviyede diplomatların Pekin ziyaretleri arttı. Muhtemelen devamında devlet başkanları bir araya gelecek. Bu görüşmeler neticesinde Pekin bir yol haritası çıkaracak. İşte bunların farkında olan Putin, Soçi’de Çin ile stratejik beraberlik vurgusunu yaptı.

ABD'nin insan ve azınlık haklarının ihlallerin değil, Çin'in artan gücünden korktuğunu belirten Putin, Rusya-Çin işbirliğinin dünyaya istikrar kazandıran çok önemli bir faktör olduğunu söyledi. Batı'nın NATO'nun sınırlarını Rusya'ya doğru kontrolsüz şekilde genişlettiğini ve şimdi de aynısını Çin yakınlarında yaptığını anlatan Putin, "Rusya, herhangi bir blok kurmuyor ancak Çin'le birlikte sınırlarımız yakınında olanlara karşılık vermek zorundayız" uyarısında bulundu. Batı'yı Çin'i "şeytanlaştırmak" ve "Müslümanlar için düşmanca bir ortam yaratmakla" da suçlayan Putin, "Batılı elitleri takip etmeye yanaşmayan herkese düşman imajı vermeye çalışıyorlar" şeklinde konuştu.

Sonuç olarak yeni bir dünya inşa etme görevimiz var diyen ve bunun içinde her türlü kaynaklarının olduğunu dillendiren Putin, Rusya bakışıyla bir çerçeve çizdi. Batı'nın küresel bir "hegemonya" kurmayı hedeflediğini öne sürerek “onların her zaman bir düşmana ihtiyacı var, kibirle hareket ediyorlar. Belki de bu kibirden kurtulmanın, dünyaya bu şekilde davranmayı durdurmanın zamanı geldi” ifadesini de sözlerine ekledi. Devlet adamlarının ve politikacıların kürsülerde sarf ettikleri cümleleri ne kadar eyleme geçirdiklerine bakmak gerekiyor. Soçi’de üç saat boyunca anlatılanların uygulanmasını zamanla göreceğiz.
09 Ekim 2023 11:15
DİĞER HABERLER