1999 depremi sonrası İstanbul’da TCDD’ye ait lojman ve istasyon binalarının güçlendirilmesi projesini hazırlayan inşaat mühendisi Tuna Çakıcı, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, AKP Erzincan milletvekili ve dönemin TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ile eski TCDD yöneticileri hakkında evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanma, nitelikli dolandırıcılık, zimmet suçlarından suç duyurusunda bulundu.
1999 depremi sonrasında kamu kurumlarının depreme karşı güçlendirilmesi projelerindeki yolsuzluklar bir kez daha bir suç duyurusuyla gündeme geldi.
Depremden sonra İstanbul’da TCDD’ye ait lojman ve istasyon binalarının güçlendirilmesi projesini hazırlayan inşaat mühendisi Tuna Çakıcı, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve AKP Erzincan milletvekili ve dönemin TCDD Genel müdürü Süleyman Karaman ile eski TCDD yöneticileri Erol İnal ve Hayri Varinli hakkında evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanma, nitelikli dolandırıcılık, zimmet suçlarından 28 Mart tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
TİM İnşaat adlı şirketin sahibi olan Tuna Çakıcı, TCDD binalarında deprem güçlendirmesinin şartnamelere uygun yapılmadığını, proje sorumlusu olarak onayı olmadan müteahhitlere ödeme yapıldığını, bunlara karşı çıktığı için kendisinin devre dışı bırakılarak şirketinin iflasa sürüklendiğini savunuyor.
Çakıcı sorumlusu olduğu projelerde kendisinin onayı alınmadan devletin dökülmeyen tonlarca beton ve demirin parasını müteahhitlere ödediğine dikkat çekiyor. Çakıcı Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı birçok okulun da güçlendirme projesinin şartnamelere uygun yapılmadığını, İstanbulluların tehlikede olduğunu vurguluyor.
Binali Yıldırım’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adaylığı sırasında Kartal’da çöken binayla ilgili açıklamalarına da Çakıcı “Devlet Demiryolları'nın hangisi, Erenköy’deki lojmanları mı, gar binası mı, Adapazarı’ndaki lojmanlar mı, hangisi şartnameye göre güçlendirildi? Hep yolsuzluk yapıldı. Şimdi yeni binaları nasıl güçlendireceğim diyor?” sözleriyle tepki gösteriyor.
İşte Tuna Çakıcı’nın anlattıkları:
Suç duyurusuna konu olan projeniz neydi, anlatır mısınız?
1999 depreminden sonra Türkiye’de biliyorsunuz tüm kamu binaları hasar gördü. Çeşitli kurumlar ihale açtı, depremden hasar gören binaların güçlendirme projelerinin yapılması için. Ben de Devlet Demiryolları’nın açtığı ihaleye girdim. İhaleye devasa firmalar katıldı.
Birinci ihale yüzde 60 kırıldı, ikinci ihale yüzde 70 kırıldı, alamadım. Üçüncü ihaleyi yüzde 80 kırarak ben aldım. Bu almış olduğum ihale Haydarpaşa Garı’ndan başlıyor, Suadiye, Erenköy, Bostancı, Gebze, Adapazarı Gar binası ve oradaki lojman binaları. Bunların deprem güçlendirme projelerinin yapılması işi. İkinci ihale oldu, Sirkeci Garı’ndan başlıyor Halkalı’ya kadar bütün istasyon binalarının deprem güçlendirme işi. Mesela Florya İstasyon binası. Bunların deprem güçlendirme projelerini yaptım, Devlet Demiryolları’na teslim ettim, ikinci işim.
Kaç yılında oldu bu?
2000 yılında. Şimdi üçüncü işim de Harem'de roro gemilerinin olduğu bir yer var, limanlar… Limanlar Müdürlüğü de Devlet Demiryolları’na ait ve bunların deprem güçlendirme projelerini yaptım. Her üç işi de Ankara’dan tasdik ettirdik ve iş bitirme belgelerini aldım. Daha sonra ben proje müellifi olduğum için müşavirliğini de bana verdiler bunların. Yani Devlet Demiryolları ihale yapıyor, müteahhitler alıyor, ben Devlet Demiryolları namına bunları kontrol ediyorum. Yani projeye uygun yapılıyor mu diye.
Beni müşavir tayin ettiler. Ne olduysa burada başladı olaylar. Projeyi uygun yapmadılar. Betonları kaliteli dökmediler. Müteahhitler uymadı, Devlet Demiryolları İnşaat Daire Başkanı göz yumdu.
'BİR KİLO DEMİR KOYMADIKLARI HALDE 150 TON DEMİR KOYDUK DEDİLER'
O dönemki TCDD genel müdürü kimdi?
Süleyman Karaman’dı. Şu anda Erzincan milletvekili. Yani aynı kadro. Erol İnal inşaat daire başkanı. Hayri Varınlı inşaat daire başkanı yardımcısıydı.
Ben projeye uysunlar diye bunları kontrol ederken bunların işine gelmedi. Mesela CFS Ambar Binası var Harem’de. 30’a 120 metre uzunluğunda bir yer. Bu projeyi açtılar ve oraya bir kürek beton koymadıkları halde 300 metreküp beton döktük dediler. Bir kg demir koymadıkları halde 150 ton demir koyduk dediler. Ben bunlara itiraz ettim. Hatta benim projemi orada uygulamadılar. Erol İnal var genel müdür muavini, kendisi makine mühendisi. Onun imza atmış olduğu uydurma bir kağıda göre yaptılar, attılar. Ben işi sıkıca kontrol ederken bunların işine gelmedi. Müteahhitlerle sıkı işbirliği içinde, müteahhitlerden para alıyorlar. Bana da ordan fark vermek istediler, ben kabul etmedim. Gerek vicdanen gerek sorumluluk olarak. İşleri böyle zora soktuğum için bunlar beni bir kaşık suda boğacaklardı ve boğdular da. Benim sözleşmelerimi feshettiler. Tek taraflı.
'NAYLON BANKA MEKTUBU'
Ben Yüksek Fen Kurulu’na dilekçe verdim. Benim sözleşmelerim tek taraflı fesholduğu için kaldırılmasını rica ettim, şikayet edeceğimi söyledim. Ankara’dan telefonla beni aradılar. Erol İnal aradı (Süleyman Karaman’ın yardımcısı), Ankara’ya gel, işi tekrar sana vereceğiz dediler. Şekerbank Kadıköy şubesinde teminat mektuplarımın hazır olduğunu söylediler. Ben Şekerbank’a gittim, Kadıköy şubesine. Bankadan iki mektup, biri resmi kayıtlarında var bankanın, diğeri yok. Şekerbank Genel Müdürlüğüne ihbarda bulundum, “bu mektup kayıtlarda gözükmüyor” dedi. Müfettiş incelemesi sonucunda onlar da kayıtlarda bulamadılar. Devlet Demiryolları bu kaydı bulunmayan mektubu nakde çevirmiş, çevirdiği bu miktarı da Bakırköy SGK’ya göndermiş, böyle söylüyorlar. Bakırköy SGK’ya gittim oradan yazı aldım, bu bahsettikleri mektup oraya gitmemiş, çünkü mektup naylon. Ve oradan yazı aldım. Eğer nakde çevirdiyse benim borçlanmam lazım bankaya, öyle bir durum da yok. Yani bu mektup varsa faizlerin ödenmesi lazım veya nakde çevrilmişse benim bankaya borçlanmam lazım, o da yok ortada.
DAVA 8 YIL SÜRDÜ
İstihkak yapmadıkları için faturaları kestim TCDD Genel Müdürlüğüne ve icraya koydum. TCDD Genel Müdürü itiraz etti. Ben itirazın kaldırılması için Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesine dava açtım bunun kaldırılması için. Bu dava 7-8 yıl sürdü. TCDD kasti olarak mahkemeye dosyaları göndermedi. Hakim gelen yüzde 10 dosyaya göre karar verdi. Bu kararı ben temyiz ettim. Temyizde icrayı durdurmak için TCDD’nin kira gelirlerin toplandığı hesaba haciz koydurdum. Hesapları bloke oldu. Benim avukatımı Devlet Demiryolları satın aldı. Ben blokeyi kaldırması için talimat vermeme rağmen gitti blokeyi kaldırdı.
2012 yılında Ankara 20. İcraya dava açtım, yine oraya itiraz ettiler, henüz onun davasını açmadım. Sonradan ben, bana 2003 tarihli vermiş olduğu banka mektubunun sahte olduğunu fark ettim.
Sahte mektup veriyorlar, sahte mektubu nakde çeviriyorlar ve bu nakde çevirdikleri parayı da Bakırköy SGK’ya gönderiyorlar. Ben Bakırköy SGK’ya gittim. Bu yazıyı gösterdim. Şu tarihte şu sayıda para buraya gelmiş dedim, SGK’dan yazı aldım: O tarihte o para SGK’ya gelmemiş. 2018 yılında SGK’dan öyle bir yazı aldım. Bana 2004 yılında istihkak yapıyorlar. Bu istihkakı Yenibosna Vergi Dairesine gönderiyorlar. Gittim Yenibosna Vergi Dairesinden benim adıma gelen paraların hesap ekstresini çıkardım. Bu para da vergi dairesine gitmemiş, yatmamış. Vergi dairesinden makbuzlar aldım, bu da sahte. Bu delilleri yok edemezler çünkü SGK kayıtlarını aldım.
O kadar yolsuzluklar var ki hangi birini anlatayım. Mesela Halkalı’da Devlet Demiryollarının misafirhanesi var. Bunun da güçlendirme projesini ben yaptım. Şimdi bunun güçlendirme işleri yapıldı, bitti yani, bittikten sonra hemen bu binayı yıktılar. Madem yıkacaktınız neden güçlendirdiniz? Güçlendirme sırasında yolsuzluklar oldu mu, bunun da araştırılmasını istiyorum.
Son olarak da bir suç duyurusunda bulundunuz 28 Mart’ta…
En son olarak suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldım. Ankara Cumhuriyet Savcılığına gönderilmek üzere Bakırköy Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundum. Artık savcılığın takdiri. Bir de 2006 yılında yine aynı dört kişi hakkında ambar binasında yolsuzluk yapılıyor diye şikayette bulunmuştum fakat savcılık benim ifademi almadan takipsizlik kararı verdi. Bunu da ekledim oraya. Proje müellifi şikayet ediyor, proje kontrol müşaviri şikayet ediyor, savcı bunları kaale almıyor ve takipsizlik kararı veriyor. Bu takipsizlik kararını ekledim bu suç duyurusuna.
Bu anlattıklarınız ortada büyük bir tehlikenin olduğunu gösteriyor…
Bakın şimdi Binali Yıldırım televizyonda çıkıp söylüyor, hani Kartal’da bir bina yıkıldı ya biliyorsunuz kendi kendine, “bunları biz güçlendireceğiz şartnamesine göre” diyor. Devlet Demiryolları'nın hangisi Erenköy’deki lojmanları mı, gar binası mı, Adapazarı’ndaki lojmanlar mı, hangisi şartnameye göre güçlendirildi? Hep yolsuzluk yapıldı. Şimdi yeni binaları nasıl güçlendireceğim diyor? Şartnamelere uyulmuyor, kalitesiz beton dökülüyor, müteahhitler kayırılıyor, dökülmeyen betonların, kullanılmayan demirlerin parası müteahhitlere veriliyor. Bunları ispatlamış durumdayım fakat hâlâ nasıl şartnamelere uygun yenileyeceğiz diyor? Bunun yalan olduğu belli.
Peki son suç duyurusundan bir beklentiniz var mı?
Adaletin yerine gelmesini istiyorum. Çünkü yarın bir deprem olduğu zaman bunlar çökecek. Mesela Halkalı’da lojmanlar var, 12 tane lojman, Erenköy’de lojmanlar var. Buralarda insanlar yaşıyor. İnsanlar can kaybına uğrayacaklar. Çürük binaları Binali Bey “güçlendireceğiz” diyor. Mümkün değil. Yani bu yalanlarla halkı kandırmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Daha depremden hasar gören binaları güçlendirme yaparken yolsuzluk yaptın. Daha nasıl halkı kandırırsın.
Ben sonuna kadar mücadele edeceğim, haklarımı arayacağım. Çünkü benim kaybedecek bir şeyim yok.
Teşekkür ederim, ekleyeceğiniz bir şey var mı?
Bu gidişe bir dur demek lazım. İstanbul’da deprem olacağı bir gerçek, bunu saklamaya gizlemeye gerek yok. Fakat vay İstanbul’un haline. Mesela en basiti Devlet Demiryolları'nın binaları. Hiçbirisi şartnameye göre güçlendirilmedi. Ve çoğuna da başlanmadı.
Mesela MEB’e bağlı yaklaşık 100 okulun da güçlendirme projesini yaptım. Çeşitli müteahhitler yaptı. Bunların da uygulaması tam uygun olmadı. İPKB’nin yaptığı hastaneler hariç, onlara diyecek bir sözüm yok ama okullar tam olarak güçlendirilmedi. Bunlarla ilgili İl Milli Eğitim Müdürü Balıbey’e dosyalarım, şikayetlerim var fakat bunların hiçbiri göz önüne alınmadı.