28 Şubat sürecinde despotların ‘irtica ile mücadele' adı altında okul kapılarında yaptığı zulümler şimdi ‘paralel' paranoyası ile artık sınıflarda, okul yemekhanelerinde, kreşlerde yapılıyor.
28 Şubat süreci adını, 28 Şubat 1997'de yapılan ve 9 saat süren MGK toplantısından aldı. Milli Güvenlik Kurulu'nda imzalanan ‘irtica ile mücadele eylem planı' ile devlet kendi vatandaşını hedef aldı. Mütedeyyin kesimler, cemaat ve tarikatlar devlet tarafından iç tehdit olarak algılandı. Kur'an kurslarına, tarikatlara ve cemaatlere bağlı özel yurt, vakıf ve Okullara sıkı denetim getirildi. On binlerce kişi fişlendi, Öğrenciler üniversite kapılarından geri çevrildi. Ülkemizi yurtdışında temsil eden Türk okulları tehlikeli ve zararlı diye hedef alındı.
Toplum, bu dönemde adım adım takip edildi. TSK içinde oluşturulan özel birimler, siyasetçileri, dernekleri, subayları, öğretmenleri, öğrencileri, Kur'an kurslarını hatta ev kadınlarına kadar toplumun farklı kesimlerini fişledi.
28 ŞUBAT'IN SEMBOLÜ: OKUL KAPILARINDA ZULÜMBaşörtülü öğrencilere uygulanan zulümde, inançlı insanların karşısında referansları din olmayan insanlar vardı. Tek amacı iyi bir eğitim almak olan bir kısım öğrenciler ötekileştirildi, hakarete uğradı ve fişlenip ikna odalarına alındı. Okullara sokulmayan öğrencilerin üniversite sınavı giriş belgesine bile başörtülü resim eklemesi engellendi.
Bakırköy İmam Hatip Lisesi önünde polisler bir kız öğrencinin Başörtüsünü zorla açmaya çalıştığı fotoğraf tarihe kara bir leke olarak düştü.OKUL ÖNLERİNDEKİ ZULÜM ŞİMDİ SINIFLARA TAŞINDI
Türkiye, bin yıl sürecek denilen 28 Şubat sürecinden kurtulduğunu düşünürken yeni bir darbe dönemi yaşıyor. 28 Şubat sürecindeki iktidar ve güç o günün mazlumlarının eline geçti. Şimdi onların zulmettiği, yeni bir mazlum Müslüman topluluk var.
17/25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk operasyonlarından sonra bizzat dönemin Başbakan'ı Erdoğan'ın “Gerekirse cadı avı yapılacak” açıklamasının ardından kamuda birçok memur ‘paralel' yaftasıyla sürüldü veya meslekten ihraç edildi. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yapan polisler de Paralel palavrasıyla tutuklandı. Sürgün edilen ve açığa alınan polis sayısı 60 bini bulurken, TBMM'de 3 bin 200 üst düzey emniyet mensubunun tasfiyesi için iç güvenlik paketine özel maddeler eklendi.
Yaşanan baskı, iftira, hakaret, fişleme ve tasfiyeler, başta Hizmet Hareketi olmak üzere mütedeyyin kesimleri ve muhalifleri hedef aldı. 28 Şubat'la birebir örtüşen uygulamaların etkisi, medyadan yargıya, iş dünyasından sivil topluma kadar her alanda hissediliyor.Her fırsatta ve ortamda 28 Şubat mağduru olduklarını söyleyen AKP iktidarı o gün okul girişlerinde maruz kaldığı zulmü bugün okul içerisindeki insanlara yapmaya başladı.
DENETİM ADI ALTINDA ZULÜMÜlke terörün pençesindeyken verdiği eğitim kalitesi ile dünyada adından sıkça söz ettiren okullara ve dershanelere denetim adı altında zulüm yapılmaya başlandı. Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, silahlı özel harekat polisi eşliğindeki okul baskınlarını ‘rutin denetim' diye savunacak kadar ileri gitti.
28 ŞUBAT'TA İKNA ODASI, 2015'TE SORGU ODASIMilli Eğitim Bakanlığı tarafından valiliklere gönderilen yazılı emir doğrultusunda bütün şehirlerdeki özel okul, yurt ve dershaneler baskı altına alındı. 28 Şubat sürecinde üniversitelerde başörtülü öğrencilere yönelik ‘ikna odaları' uygulaması, bu dönemde ortaokul ve liselerde ‘sorgu odası' olarak hortladı. Öğrencilere okulda neler konuşulduğuna kadar sorulmaya başlandı.
DEVLET OKULLARI DÖKÜLÜRKEN, MEB ŞAMPİYON OKULLARI BASIYORTürkiye'de devlete ait toplam 44 bin ilk, orta ve lise var ve bu kurumlardaki eğitim gelişmiş ülkelerin çok çok gerisinde. Kalabalık öğrenci sınıfları dökülen duvarlar arasında eğitim görmeye çalışıyor.
AKP hükümeti devlet okullarındaki eğitim sistemindeki sorunları çözmek yerine, dershanelerin kapatılması, ihtiyaç sahibi öğrencilerin eğitim gördüğü okuma salonları, etüt merkezlerinin kapılarına kilit vurma, özel okullara teşvik ayrımcılığı yaparak on binlerce öğrenci ve velisini mağdur etme, ilkokullarda ikna odaları kurma, okul ve üniversite arazilerine el koyma gibi antidemokratik uygulamalara imza attı.
İHL'LERE YAPILAN AYRIMCILIK, ŞİMDİ ÖZEL OKULLARA YAPILIYORÖğretmenlik için mülakat şartı getirerek iktidarın istemediği yönetici ve öğretmenleri saf dışı etme, iktidar sendikalarıyla eğitim bürokrasisini tamamen değiştirme hamleleri yapıldı. 16 bin müdürün işinden olduğu süreçte, yandaş sendikaların yönetici ve üyelerine görev verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “paralel yapının okullarına ve dershanelerine gitmeyin” şeklinde halka çağrı yapması, 28 Şubat dönemindeki imam hatip liselerine yapılan zulmü hatırlattı. Dünyanın 160 ülkesinde bulunan Türk okulları kapatılmak istendi.
Özel harekât polisi uzun namlulu silahlar ile minik çocukların eğitim gördüğü kreşleri bastı. Denetim adı altında yapılan baskınlarda, sınıf pencereleri, masalar, panolar, tabelaların boyu ölçüldü. Hatta o kadar sorunlu devlet okullarının olduğu bir yerde dünya çapında başarılara imza atan okulların karo taşlarının boyu bile ölçüldü. Denetimi bile yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.
ZAMAN