Yurt içi ve dışı bütün medya tamamı Saray kontrolünde....

Kimse Saray'ı karşısına almak istemiyor....
TARIK TOROS - tr724.com

 Meslektaşlar kusura bakarsa baksın.

Türkiye çıkışlı medyanın yüzde 90 veya 95’i değil…

Tamamı Saray kontrolünde.

**

Yurt dışı çıkışlı medya ise…

Kısmen kontrol edilebiliyor.

**

Medyayı kontrol altına almak demek…

Saray’dan geçilen bültenlerin aynen basılması demek değildir.

Saray’ı üzmemek veya…

Saray’ın şimşeklerini üzerinize çekmemek için “denge” gözetmek yeterlidir.

**

Misal, Twitter ve YouTube açıktır.

Türkiye’de henüz engelli değil.

Lakin kontrol altındadır.

Bin küsür kişiyi takip ediyorum.

Çoğu sessiz.

Tweet atanlar genelde, yurt dışında yaşayan isimler.

Yurt içindekiler ise pek suya sabuna dokunmuyor, dokunamıyor.

Kınamıyorum onları.

Türkiye’de tweet atmak, cesaret meselesi olmaktan çıktı.

Don Kişot’luk adeta.

**
Washington’da gazetecilik yapan İlhan Tanır, geçen bir tweet attı:

“CNN’in Beyaz Saray muhabiri Jim Acosta, neredeyse iki yıldır ABD’nin ve dünyanın en güçlü başkanı ile kavga ediyor. Beyaz Saray sözcüsü Sanders basın toplantılarından hakaret ediyor. Buna rağmen CNN Acosta’yı oradan çekmiyor. Muhabirinin arkasında duruyor.” (14 Temmuz 2018)

**

CNN International değil de CNN Türk olsa…

O muhabir çoktan işten atılmış, piyasada iş bulamayıp açlığa terk edilmişti.

Bu neviden refleksleri olan bir medyanın “kontrol altında olmadığını” iddia edebilir misiniz?

**

Devam edelim.

Saray’ın 5 senedir linç ettiği insanlardan kaç tanesi Türkiye medyasında cevap hakkı kullanabildi?

Sıfıra yakın.

Bırak onu…

Can Dündar, Cumhuriyet’te…

Enis Berberoğlu, Hürriyet’te kendini ifade edemiyor.

Yıllarca o gazetelerin genel yayın müdürlüğünü yaptı bu isimler.

**

Bu hal…

Avrupa, ABD veya Kanada çıkışlı medya için de kısmen böyle maalesef.

Geçen hafta…

“İnce bir sitem, umarım anlarlar” başlıklı yazıda geniş kaleme aldım, ayrıntıya girmeyeceğim.

**

Ülke Saray fermanları ile idare ediliyor.

Planları yıllar öncesinden yapılmış.

Şöyle ki:

16 Nisan 2017 referandumundan sonra…

Uyum yasalarını 6 ay içinde çıkarmaları gerekiyordu.

Bunu özellikle yapmadılar.

Yapsalar, millet “tek adam” olayıyla yüzleşecekti.

24 Haziran seçimlerinden önce yetki kanunu ile…

Süresi biten Meclis’in yetkisini Bakanlar Kurulu’na devrettiler.

Cumhurbaşkanı yemin edince düşen Bakanlar Kurulu da…

“Devredilmiş yetkiyi” Saray’a devretti.

Yağmur gibi ferman yağması bundan.

**

Kazara…

Muharrem İnce seçilse ne olacaktı?

Muhalefetin benzer bir hazırlığı var mıydı?

..gibi sorulara girmeyelim isterseniz.

Çünkü ülkede muhalefet yok.

Olmadığı, 24 Haziran’da tescillendi.

**

Fermanlarla ilgilenmiyorum.

Sadece şu iki şey dikkatimi çekiyor:

BİRİNCİSİ… Yıllardır suça bulaşmış güvenlik ve yargı bürokrasisi, kendini güvenceye alacak düzenlemeleri yaptırıyor. Kritik kararlara imza atan hakimlerin Yargıtay üyesi yapılması gibi.

İKİNCİSİ… Bir fermanla getirilen şey, üç gün sonra bir yenisiyle değiştiriliyor. Rektör olmak için profesör olma şartının kaldırılıp tekrar konması gibi. Gelişigüzel.

**

Gündemi birebir takip etmenize lüzum yok.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, son NATO zirvesini hatırlatarak şöyle demiş:

“Gerçek bir lider gibi karşılandık ve gerçek bir lider gibi uğurlandık.”

**

Şu ara ülkenin ahvalini soran olursa

Bunu gösterin yeterli.

**

Sanki fazla naz ediyorsun ama senin bana gönlün var gibi gibi.

Yüzüme karşı git diyorsun ama sanki gözlerin kal der gibi gibi.

**

Barış Manço, nur içinde yatsın.

**

Sellemehüsselam, vesselam.
17 Temmuz 2018 06:37
DİĞER HABERLER