ABD'de geçen yıl konut piyasasında başlayan ve finansal piyasaların ardından reel kesime sirayet eden, Birleşmiş Milletler'in ''yüzyılın krizi''olarak tanımladığı küresel ekonomik kriz 2008 yılına damgasını vurdu.
Uluslararası Para Fonunun (IMF) ise ''dünya ekonomisinin 1930'larda bu yana karşılaştığı en tehlikeli finansal şok'' olarak tanımladığı kriz, finans sektörünün devlerini yuttu ve başta otomotiv sektörü olmak üzere reel kesimin lokomotif sektörlerine büyük darbe indirdi.
Dünya genelinde ülkeler toplam 6 trilyon doları aşkın kurtarma paketleri açıkladı. Küresel krizle baş edebilmek için Amerikan Merkez Bankası (Fed) ve diğer merkez bankaları tarihte görülmemiş şekilde koordineli olarak faizleri düşürdü. Avrupa Birliği (AB) ve diğer bazı ülkeler bankalardaki mevduat garantisini artırdı, bazıları ise tam güvence getirdi.
Ekonomiyi kurtarma ve teşvik paketlerinin yanı sıra ekonomileri canlandırmak için merkez bankalarının ciddi faiz indirimlerine rağmen, dünyanın dev ekonomileri peş peşe durgunluğa girmeye başladı. Birleşmiş Milletler (BM), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) gibi kurumların tahminleri, gelişmiş ülkelerin ekonomilerinin 2009 yılında daralacağını ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin ise önceki performanslarını yakalayamayacağını gösteriyor.
Küresel ekonomik krizle birlikte sadece finans devleri ve reel sektörde faaliyet gösteren uluslararası şirketler son 4 ayda yüzbinlerce kişinin işine son verdi. Krizle birlikte bütün dünyada orta ve küçük ölçekli işletmelerden çıkarılanlarla birlikte bu sayı milyonlarla ifade ediliyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ise 2009 yılı sonuna kadar 20 milyon kişinin işini kaybedeceği tahmininde bulunarak, küresel ekonomik krizin yarattığı tablonun ne kadar dehşet verici olduğunu ortaya koyuyor.
Bu yıl küresel kriz tüm dünyayı kasıp kavurmadan önce bir dönem ise yükselen gıda ve petrol fiyatı dünyanın gündemini meşgul etti. ABD ham petrolünün varil fiyatı temmuz ayında 147,27 dolarla tüm zamanların en yüksek değerini gördü. Ancak krizle birlikte dünyanın en büyük petrol tüketen ülkesi ABD ile birlikte dünya ekonomisine yön veren diğer ülkelerin ekonomilerinin yavaşlamasının petrole olan talebi düşürmesi petrol fiyatının da hızla erimesine yol açtı.
-KRİZ FİNANS DEVLERİNİ TARİHE GÖMDÜ-
Kriz, hiçbir zaman yıkılmaz denilen finans sektörünün bazı devlerinin tarih olmasına, bazılarının kamulaştırılmasına ve bazılarının ise kurtarma paketlerinden yararlandırılmasına yol açtı.
Yatırım bankası Bear Stearns krizin yarattığı rüzgara dayanamayarak mart ayında çöktü. JP Morgan Chase bankası, ABD Merkez Bankasının (Fed) desteğiyle Bear Stearns bankasını çok ucuza satın aldı.
Eylül ile ekim ayları küresel finansal krizin şiddetini en fazla hissettirdiği aylar oldu.
ABD yönetimi eylül ayında, geçen yıl patlak veren emlak krizinden çok kötü etkilenen dev tutsat (mortgage) şirketleri Fannie Mae ve Freddie Mac'in denetimine, daha büyük bir krizin çıkmaması amacıyla el koydu.
ABD'li 158 yıllık yatırım bankası Lehman Brothers 15 Eylülde iflas bayrağını çekti. Banka iflasını açıkladığında toplam varlıklarının değeri 639 milyar dolardı. Aynı gün diğer yatırım bankası Merrill Lynch'e el konuldu ve Bank Of America, bu bankayı 50 milyar dolara satın alacağını açıkladı.
ABD hükümeti, ülkenin en büyük tasarruf ve kredi bankası Washington Mutual'a el koydu, bankanın varlıklarını JPMorgan Chase 1,9 milyar dolara satın aldı. Hükümet bunu takiben Wachovia bankasına el koydu. Bir zamanlar dünyanın en büyük sigorta şirketi olan ABD'li AIG de zor durumda olduğunu açıkladı. AIG, ABD Merkez Bankası (FED) ile 85 milyar dolarlık anlaşmayı imzaladı. Bunun karşılığında ise ABD hükümetinin, AIG'nin hisselerinin yüzde 79,9'unu almasına karar verildi. AIG'e daha sonra yaklaşık 38 milyar dolar daha kredi açıldı.
ABD hükümeti, 700 milyar dolarlık Sorunlu Varlıkları Kurtarma Programı'ndan (TARP) verdiği 25 milyar dolara ek olarak Citigroup'a 40 milyar dolar sermaye desteği vermeyi kabul etti.
ABD'de Federal Mevduat Sigorta Fonu (FDIC), bu yıl 23 bankaya el koydu.
İngiltere'de ise ülkenin 3 büyük bankası olan Royal Bank of Scotland (RBS), Halifax Bank of Scotland (HBOS) ve Lloyds TSB'nin devletin garantisinde hisse satışı yapmasına, hisselerden alınmayan bölümünün bizzat devletin satın almasına karar verildi. İngiltere'de ayrıca Bradford & Bingley bankası kamulaştırıldı. İngiltere'de hükümet şubat ayında küresel kredi kriziyle batma noktasına gelen Northern Rock bankasını kamulaştırdı.
Belçika, Hollanda ve Lüksemburg, mali sıkıntı içindeki Fortis'i kısmen kamulaştırarak iflastan kurtarma kararı aldı. Belçika, Fransa ve Lüksemburg, sıkıntıdaki Dexia bankasının kredilerine bir yıl süresince garanti vereceğini açıkladı.
Küresel kriz nedeniyle iflas eden İzlanda'da ise hükümet, ülkenin üç büyük bankası olan Kaupthing, Landsbanki ve Glitnir'e el koydu.
Almanya hükümeti, emlak piyasasında ülkenin ikinci büyük kredi sağlayıcısı Hypo Real Estate'nin kurtarılması için toplam 50 milyar avroluk kurtarma planını kabul etti.
İsveç Ulusal Borç Yönetimi, yatırım bankası Carnegie'ye el koydu.
İsviçre ülkenin en büyük bankası UBS'yi kurtarmak için 52,8 milyar dolarlık paketi hayata geçirdi. Hollanda hükümeti, mali kriz içindeki ING bankasına 10 milyar avroluk devlet desteği sağlamayı kararlaştırdı.
ABD'de küresel finansal krizin hüküm sürdüğü son 15 ayda emeklilik fonlarının değeri 2 trilyon dolar eridi.
Küresel kriz aynı zamanda başta otomotiv sektörü olmak üzere reel sektörü de olumsuz etkiledi. Dünyanın önde gelen otomotiv şirketleri, küresel talebin azalması nedeniyle fabrikalarında üretimi durdurdu ve binlerce işçinin işine son verdi.
Krizden en kötü etkilenen otomotiv şirketleri ise ABD'nin ''Üç Büyüğü'' olarak adlandırılan General Motors, Chrysler ve Ford şirketleri oldu. Bu şirketlerin ABD yönetiminden istediği 25 ve 34 milyar dolarlık talepleri kabul görmezken, 14 milyar dolarlık kurtarma paketi de ABD Kongresi'nin üst kanadı Senato'da Cumhuriyetçi senatörlerin engeliyle karşılaştı.
-TRİLYONLARCA DOLARLIK KURTARMA PAKETİ-
Küresel ekonomik krizden çıkmak için tüm dünyada finansal piyasalar ve reel kesim için 6 trilyon doları aşkın ekonomiyi kurtarma paketleri hazırlandı.
ABD'de Kongre finansal piyasalar için hazırlanan 700 milyar dolarlık Sorunlu Varlıkları Kurtarma Programı'nı (TARP) kabul etti. ABD Merkez Bankası (Fed), küresel krizle baş edebilmek amacıyla geçen ay 800 milyar dolarlık yeni bir teşvik planı daha açıkladı.
AB liderleri bu ay, küresel finansal krizle birlikte durgunluğa giren Avrupa ekonomisini canlandırmak için hazırlanan 200 milyar avroluk teşvik paketini onayladı. AB gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 1,5'ine karşılık gelen teşvik paketinin 170 milyar avrosu üye devletlerin ulusal teşvik paketlerinin toplamı anlamına gelirken, 30 milyar avrosu AB ortak bütçesinden ve Avrupa Yatırım Bankası kredilerinden aktarılacak.
Avrupa'da İngiltere'nin kurtarma paketi 680 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşırken, Almanya'da 500 milyar avroluk, Fransa da 461 milyar dolarlık mali yardım paketi kabul edildi.
İspanya'da hükümet mali sektöre destek amacıyla kurulan 30 milyar avroluk fonun, gerekirse 50 milyar avroya çıkarılabileceğini bildirdi. İrlanda büyüklüğü 400 milyar avroyu bulan kurtarma planı açıkladı. Avusturya hükümeti, sorunlu bankalara 85 milyar avroya kadar destek vereceğini bildirdi. Ayrıca hükümetin 15 milyar avro daha desteğe hazır olduğu kaydedildi.
Portekiz 20 milyar avroluk kurtarma paketi oluşturdu. Yunanistan, Yunan bankacılık sistemini ve ülke ekonomisini güçlendirmek için 28 milyar avro hacminde önlem paketi hazırladı. Avrupa Merkez Bankası, avro bölgesi üyesi olmayan Danimarka'ya 12 milyar avro vereceğini duyurdu.
İsveç parlamentosu finansal sektör için gerekli 205 milyar dolarlık kurtarma paketini onayladı.
AB, IMF ve Dünya Bankası, küresel finansal krize yenik düşen Macaristan'ı ortaklaşa 20 milyar avro fonlama kararı aldı. Ukrayna'ya 16,5 milyar dolarlık acil kredi programını onaylayan IMF, küresel krizden en fazla etkilenen İzlanda'ya 2,1 milyar dolar kredi verilmesini de kabul etti.
Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa'daki küçük ve orta ölçekli şirketlere finansman sağlamak amacıyla 15 milyar avroluk bir fon oluşturdu.
Çin hükümeti, iç talebi canlandırmaya yönelik 586 milyar dolarlık teşvik paketi açıkladı.
Rusya'da parlamentonun alt kanadı Duma, 86 milyar dolarlık yardım paketini onayladı. Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev, krizden en fazla etkilenen bankacılık sektörünün yaralarının sarılması için 36 milyar dolarlık ilave kredi sağlanması talimatı verdi.
Kanada, bankaların kredi verebilme gücünü artırmak amacıyla 21 milyar dolarlık tutsat (mortgage) destekli menkul kıymet satın alacağını açıkladı.
Güney Kore, bankalara sermaye girişi ve devlet garantisi olarak 130 milyar dolar sağlama kararı aldı. Güney Kore'de hükümet ekonomik durgunluğa karşı 11 milyar dolar tutarında yeni bir plan açıkladı.
Singapur, döviz mevduatlarına toplam 102 milyar dolar garanti verdiğini bildirdi.
Japonya Başbakanı Taro Aso, biri 295 milyar dolar, diğeri 255 milyar dolar olmak üzere iki adet ekonomiyi teşvik paketi hazırladı.
Kanada Maliye Bakanı Jim Flaherty, ülke bankalarından 41 milyar dolarlık tutsat kredisi satın alınacağını bildirdi.
Ayrıca küresel finansal krizi dindirmek amacıyla merkez bankaları faiz oranlarını önemli oranda indirdi.
Fed, Avrupa Merkez Bankası, İngiltere Merkez Bankası, İsveç Merkez Bankası, Kanada Merkez Bankası ve Çin Merkez Bankası 8 Ekimde koordineli olarak faiz oranlarını indirdi. Daha sonra Fed faiz oranını yüzde 0,25'e, Avrupa Merkez Bankası yüzde 2,5, İngiltere Merkez Bankası yüzde 2'ye, Kanada Merkez Bankası yüzde 1,5'e ve Japonya Merkez Bankası yüzde 0,3'e indirdi.
Fed, küresel kredi krizini dindirmeye yardımcı olmak için Brezilya, Meksika, Güney Kore ve Singapur ile de swap hattı (döviz takası) açtı. Fed, her ülkenin merkez bankasına 30'ar milyar dolar sağlayacak.
İngiltere Merkez Bankasının ''Finansal İstikrar'' raporuna göre, kredi krizi nedeniyle dünyadaki finans kuruluşlarının zararı 2,8 trilyon dolara ulaştı.
-DEV EKONOMİLER DURGUNLUĞUN PENÇESİNDE-
Tüm dünyayı etkisi altına alan küresel ekonomik krizi dindirmek için hükümetler bir dizi ekonomik paket açıklasalar da belirsizlik ve güvensizlik ortamı nedeniyle bazı ülkeler ekonomik durgunluğa girerken, durgunluk birçok ekonomiyi aslında gelecek yıl etkilemeye başlayacak.
OECD'nin Kasım ayında yayımlanan ''Ekonomik Görünüm'' raporunda gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) rakamları dikkate alınarak hesaplanan büyüme tahminlerine göre, bu yıl yüzde 1,4 büyümesi beklenen dünyanın en büyük ekonomisi ABD, 2009 yılında yüzde 0,9 daralacak.
ABD'nin durgunlukla ilgili en güvenilir araştırma kuruluşu olarak kabul edilen ''Ekonomik Araştırmalar Ulusal Bürosu'na (NBER) göre ise ülke zaten Aralık 2007'den bu yana durgunlukta.
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Japonya'da ekonominin 2. çeyrekte yüzde 0,9, 3. çeyrekte yüzde 0,1 daralmasının ardından hükümet teknik olarak durgunluğa girildiğini açıkladı. OECD ''Ekonomik Görünüm'' raporunda da GSYH rakamları dikkate alınarak hesaplandığında, Japonya ekonomisinin, bu yıl yüzde 0,5 büyüyeceği, ancak gelecek yıl yüzde 0,1 daralacağı tahmin ediliyor.
Avrupa'da da 2009 yılı ekonomilerin daralmasının beklendiği bir yıl olacak.
OECD'ye göre, bu yıl yüzde 1 büyümesi beklenen avro bölgesi ekonomisi de gelecek yıl yüzde 0,6 daralacak. AB rakamlarına göre, Avro Bölgesi ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 0,2 daraldı.
Almanya, bu yıl yüzde 1,4 büyüyecek, gelecek yıl yüzde 0,8 küçülecek. Fransa'nın bu yıl yüzde 0,9 büyümesi, 2009 yılında ise yüzde 0,4 küçülmesi öngörülüyor. İtalya'da ekonominin bu yıl yüzde 0,4, gelecek yıl ise yüzde 1 daralması bekleniyor.
İngiltere ekonomisi de küresel finansal krizden ciddi yara alan ülkeler arasında yer alıyor. Bu yıl yüzde 0,8 büyümesi beklenen İngiltere ekonomisinin, gelecek sene yüzde 1,1 daralacağı öngörüsünde bulunuluyor.
Gelecek yıl Avusturya ve Belçika yüzde 0,1, Danimarka, Lüksemburg ve Macaristan yüzde 0,5, Hollanda yüzde 0,2 daralacak.
İspanya'da da Ulusal İstatistik Enstitüsü, 2008 yılı Temmuz-Eylül ayları arasındaki 3. çeyrekte ekonominin 15 yıldır ilk kez yüzde 0,2'lik küçülme yaşadığını açıkladı.
Küresel krizde adeta iflasa sürüklenen İzlanda ekonomisinin gelecek yıl yüzde 9,3 daralması bekleniyor. İzlanda'nın 2010 yılında da yüzde 0,7 küçüleceği öngörülüyor.
İrlanda'nın da krizden sert darbe alarak bu yıl yüzde 1,8, gelecek yıl ise yüzde 1,7 küçülmesi bekleniyor.
Rusya Ekonomi Bakanı Yardımcısı Andrey Klepach, Rusya'da ekonominin en az iki çeyrektir gerilediğini, bu yüzden ülkenin durgunluğa girdiğini ifade etti.
BM'ye göre ise dünya ekonomik üretimi, özellikle ABD ve Avrupa'da ekonomilerin küçülmesi nedeniyle 2009 yılında yüzde 0,4 kadar gerileyecek. Bu da dünya ekonomisinin gelecek yıl Büyük Buhran'ın ardından 1930 yılından bu yana ilk kez daralacağı anlamına geliyor.
BM, 2009'da gelişmiş ekonomilerin yüzde 1,5 küçüleceğini, ancak gelişmekte olan ülkelerin ise en az yüzde 2,7 büyümesini bekliyor. Ancak gelişmekte olan ülkelerin nüfus büyümesinin yüksek olması nedeniyle bir bütün olarak dünyada kişi başına düşen gelirin 2009'da düşeceği tahmin ediliyor.
Yoksul ülkelerde büyümenin yavaşlamasıyla, ''son birkaç yılda birçok gelişmekte olan ülkede yoksulluğun azaltılmasında sağlanan ilerlemede önemli bir gerileme olacağı'' ifade ediliyor.
Dünya Bankasının bu ay yayımladığı rapora göre de bu yıl yüzde 2,5 olması beklenen küresel ekonomik büyüme 2009'da yüzde 0,9'a gerileyecek. 2010 yılında ise küresel ekonomik büyüme yüzde 3 olacak. OECD üyesi ülkelerin bu yıl yüzde 1,1 olacağı tahmin edilen ekonomik büyümesinin gelecek yıl yüzde 0,3 daralacağı ifade edilen raporda, bu yıl yüzde 1,1 büyüyecek Avro Bölgesi ekonomisinin de 2009'da yüzde 0,6 küçüleceği tahmin edildi.
ABD'nin bu yıl yüzde 1,4 olması beklenen ekonomik büyümesinin gelecek yıl yüzde 0,5 ve Japonya'nın 2008'de yüzde 0,5 olacağı tahmin edilen ekonomik büyümesinin de 2009'da yüzde 0,1 daralacağı belirtilen rapora göre, gelişmekte olan ülkelerin 2007'de yüzde 7,9 olan ekonomik büyümesinin bu yıl yüzde 6,5 ve gelecek yıl ise yüzde 4,5'e gerileyecek.
Çin'in geçen yıl yüzde 11,9 olan ekonomik büyümesinin bu yıl yüzde 9,4'e ve 2009'da yüzde 7,5'e gerileyeceği, Hindistan'ın ekonomik büyümesinin bu yıl yüzde 6,3 ve gelecek yıl yüzde 5,8'e düşeceği tahmin edilen raporda, Türkiye'nin ise ekonomik büyümesinin 2008'de yüzde 3 ve 2009 yılında ise yüzde 1,7 olacağı kaydedildi.
-ULUSLARARASI ŞİRKETLERDE YÜZBİNLERCE KİŞİ İŞİNİ KAYBETTİ-
Küresel ekonomik kriz, dünya genelinde bankacılıktan otomobil endüstrisine, telekomdan ilaç üreticileri ve çelik şirketlerine pek çok sektörde işten çıkarmalara yol açtı. Eylül başından bu yana dünya genelinde sadece uluslararası şirketlerin işten çıkardığı kişilerin sayısı yüzbinleri buldu.
Dünyada en fazla işten çıkarmada finans sektöründe faaliyet gösteren ABD'li Citigroup 52 bin kişiyle başı çekti. Yine finans sektöründe JPMorgan Chase 9,200, Commerzbank 9,000, American Express 7,000, GMAC LLC 5,000, National City 4,000, Goldman Sachs 3,300, Barclays 3,000, HSBC 2,200 ve UBS 2,000 kişinin işine son verirken, finans kesiminde eylül ayından bu yana işten çıkarılanların sayısı 100 bini aştı.
Finans dışı sektörlerde ise eylül başından bu yana en fazla işten çıkarma, 24 bin 600 kişiyle Kuzey Amerika'da faaliyette bulunan bilişim şirketi Hewlett-Packard'da oldu. Bu şirketi 16 bin kişiyle Japon elektronik devi Sony, 14 bin kişiyle dünyanın üçüncü büyük madencilik şirketi İngiliz-Avustralyalı Rio Tinto ve 12 bin kişiyle ABD'nin en büyük telekom ve internet firması AT&T izledi. British Telecom 10,000, Telecom Italia 9,000, ArcelorMittal 9,000, DHL Express BV 9,500, Wolseley 7,300, Merck & Co 6,800, ChTPZ Group 4,900, Sun Microsystems 6,000, Whirlpool 5,000 ve Dow Chemical 5,000 kişinin işine son vereceğini açıkladı.
Otomotiv sektöründe ise Renault 6,000, Daimler AG 2,300, Volvo 4,340, PSA Peugeot-Citroen 3,550, Suzuki 1,200, Chrysler 6,000, Ford Motor 2,260 ve Nissan 2,500 kişiyi işten çıkaracağını bildirdi. İspanyol SEAT ise 5,300 ve İtalyan Fiat bir ay süresince İtalya'daki fabrikalarının çoğunu kapatıp 48 bin kişiyi işten geçici olarak çıkaracak.
Finans dışı sektörlerde de eylül ayından bu yana uluslararası şirketlerin işten çıkardığı kişilerin sayısı ise 280 bine yaklaştı.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), finansal krizin küresel ekonomi üzerindeki etkisinin, gelecek yıl sonuna kadar 20 milyon kişinin işini kaybetmesiyle sonuçlanacağı konusunda uyarıda bulundu. ILO Başkanı Juan Somavia, ülke liderlerinin, kurtarma planlarını yaparken yalnızca finansal kurumlar değil, bireyler üzerindeki etkilerine de odaklanmaları gerektiğini belirtti.
OECD bölgesinde bu yıl 5,9 olması beklenen işsizlik oranının, gelecek yıl yüzde 6,9 ve 2010 yılında ise yüzde 7,2'ye çıkacağı tahmin ediliyor.
-YÜKSEK GIDA VE PETROL FİYATLARI-
Küresel kriz bütün şiddetiyle etkisini hissettirmeden önce bu yılın ilk yarısında ise yükselen gıda ve petrol fiyatı dünyanın gündemini meşgul etti.
Yüksek gıda ve petrol fiyatları tüm dünyayı etkilerken, aralarında gelişmiş ülkelerin yanı sıra Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler ve yoksul ülkelerin bulunduğu 26 ülkede yapılan araştırmaya katılanların yaklaşık yüzde 60'ının yüksek gıda ve petrol fiyatlarından ''epeyce'' etkilendiklerini söylemesi, olayın vahametini göz önüne serdi.
Araştırma, gelişmekte olan ülkelerde birçok insanın yüksek gıda maliyeti yüzünden bu yıl daha az yemek zorunda kaldığını ortaya koydu. Filipinler ve Panama'da, araştırmaya katılanların yüzde 63'ü, Kenya'da yüzde 61 ve Nijerya'da yüzde 58'i yemeklerinden kıstığını belirtti.
Gelişmiş ülkelerde ise yüksek gıda fiyatları yüzünden yemekten kısanların oranının Avustralya'da yüzde 27, İngiltere'de yüzde 25 ve Almanya'da yüzde 10 olduğu görüldü.
Araştırma ayrıca, insanların yüzde 70'inin, hükümetlerinin ''gıda fiyatlarını her keseye uygun seviyede tutmak için yaptıklarından mutsuz'' olduklarını da gösterdi.
Bu yılın ilk yarısında pirinç fiyatları, hasadın yeterli olmamasıyla birlikte en önemli pirinç ihracatçısı Vietnam ve Hindistan gibi ülkelerin, kendi halklarına yeterli gıdayı sağlamak amacıyla pirinç ihracatına sınır getirmesi üzerine rekor seviyelerde artmıştı.
Araştırmaya katılanların yüzde 60'ı, bu yılın ilk yarısında yükselen, ancak küresel ekonomik krizin bütün dünyada etkisini hissettirmesiyle birlikte düşmeye başlayan yüksek enerji fiyatlarından da rahatsız olduklarını ifade ettiler.
Enerji fiyatlarının yükselmesinden en fazla yüzde 96 ile Filipinler, yüzde 93 ile Mısır, yüzde 84 ile Endonezya, yüzde 83 ile Kenya ve yüzde 81 ile Meksika etkilendi. Gelişmiş ülkelerde ise bu oran İtalya'da yüzde 61, Fransa'da yüzde 59 ve ABD'de yüzde 58 oldu.
Araştırma Türkiye'nin yanı sıra Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Kosta Rika, Mısır, Fransa, Almanya, Hindistan, Endonezya, İtalya, Kenya, Lübnan, Meksika, Nijerya, Pakistan, Panama, Filipinler, Polonya, Rusya, Güney Kore, İspanya, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD ve İngiltere'de yapıldı.
Petrol fiyatları da yılın ilk yarısında inanılmaz ölçüde artarak, petrol ithalatçısı ülkelerin petrol faturasını yükseltirken, petrol ihraç eden ülkelerin ekonomisine ciddi döviz girdisi sağladı.
Bu yıl 2 Ocak'ta 100 dolar eşiğini aşan petrol fiyatı, 22 Nisan'da 119 doları, 22 Mayıs'ta 135,09 doları, 6 Haziran'da 139,12 doları, 16 Haziran'da 139,89 doları ve 11 Temmuzda ise 147,27 dolarla tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.
Temmuz ayında 147,27 dolarla tüm zamanların en yüksek değerini gören ABD ham petrolü, küresel ekonomik krizden üzerine düşen payı aldı ve şimdiye kadar 100 dolardan fazla değer kaybetti.
Selahattin Oğuz - Deniz Bozdemir - ANADOLU AJANSI