Sarraf dilekçesinde, avukat, çevirmen, susma ve telefonunu vermeme haklarının ihlal edildiğini iddia etti. New York Güney Bölgesi Mahkemesi’ne sunduğu ayrıntılı dilekçede, her ne kadar İngilizce bilse de yasal prosedüre göre bir çevirmene ihtiyacı olduğunu, ancak kendisine çevirmenin verilmediğini, dilekçesini bir avukatın yardımıyla yazdığını anlattı.
Amerika'nın Sesi'ndeki habere göre, Sarraf yakalanışına dair detayları madde madde şöyle anlattı:
Adım Rıza Sarraf. Bu davanın sanığıyım.
Bu dilekçeyi Türkçe bilen bir avukatın yardımıyla yazıyorum. Her ne kadar temel İngilizce’yi konuşup anlayabilsem de, yasal prosedür sürecinde çevirmene ihtiyacım oluyor.
Bu dilekçeyi avukatlarımın mahkemeye davanın düşürülmesi için yaptığı başvuruya destek olmak ve elektronik cihazlardaki bilgi nedeniyle veriyorum.
19 Mart 2016’da Türk Havayolları’na ait bir uçakla, Orlando, Florida’daki Disney World’e, eşim, kızım, bir hemşire, bir çocuk bakıcısı, bir arkadaşım ve eşimin asistanıyla İstanbul’dan Miami’ye uçtuk. Akşam 22’de Miami’ye vardık ve uçaktan indik.
Bizimle seyahat eden hemşirenin ayağı yaralıydı,gümrüğe ben, ailem ve birlikte yolculuk ettiğimiz kişilerden önce o gitti.
Gümrük kontrolunda, beyanımı ve Türk pasaportumu görevlilere verdikten sonra iki üniformalı erkek memur veya ajan beni, eşimi ve kızımı havaalanı terminalinde başka bir odaya yönlendirdi.
Hemşire bizden önce odaya getirilmiş ve bir saat önce hiç bir açıklama yapılmadan kendisinden alınan pasaportunun kendisine geri getirilmesini bekliyordu.
Beni ayrı odaya götüren ajanlardan biri masasına geçerek kaç para deklare ettiğimi sordu. Ajana kaç para deklare ettiğimi söyledim.
Eşim ayağa kalkıp masaya doğru hareket etti. Ajan ona ‘otur‘ dedi. Ajan benim ve eşimin cep telefonlarını istedi. Benim ve eşimin telefonlarını onlara verdim. O dakikalarda bir şeylerin yanlış gittiğini hissetmeye başladım. Bu gümrüklerde yapılan rutin bir işlem değildi.
Daha sonra ajan beni terminalden oldukça uzak başka bir boş odaya götürdü. Bana deklare ettiğim para tutarını görmek istediğini söyledi. Daha sonra da iPhone’un açılış şifresini istedi. Hiç bir şansım olmadığını düşünerek ajana iPhone’un şifresini verdim. Ajan, iPhone’umu alıp odadan çıktı. Tekrar odaya dönüp verdiğim şifrenin yanlış olduğunu söyledi. Tekrar şifremi verdim. Verdiğim iPhone şifremi girdi. Bana göre artık iPhone’umda bulunan tüm bilgiye erişebilmesini sağlamıştım. Ajan iPhone’um ile birlikte yeniden odadan çıktı. iPhone’umu bir daha görmedim. Ajana iPhone’umun şifresini vermeme hakkım olduğunu bilmiyordum.
Susma hakkımın veya şifremi ajana vermem için bir avukat hakkım olduğu bana söylenmedi.
O ana kadar bana bir Türkçe çevirmen verilmedi.
Hiçbir arama ya da sorgulamaya razı olmadım.
Bana hiçbir zaman gitmekte özgür olduğum söylenmedi ve ajanın beni götürmesinden pasaport kontrol noktasından uzaklaştırıldığımı anladım.
Aileme ve ortaklarıma tekrar kavuşmak istedim, ama gitmekte özgür olduğuma hiçbir noktada inanmadım.
Telefonumu alan ajan geri geldi ve beni bir başka odaya götürdü. Beni orada FBI ajanı olduklarını söyleyen iki sivil giyimli erkek bekliyordu. Benden duvara dönmemi istediler, ellerime kelepçe taktılar ve tutuklandığımı söylediler. Orada üniformalı gümrük polisinin beni başından itibaren gözaltına almak üzere FBI ajanlarıyla birlikte çalıştığının farkına vardım.
Daha sonra FBI ajanları olduklarını söyleyen sivil giyimli biri kadın, iki ajan, odaya bir Türkçe çevirmenle geldi ve benden oturmamı istedi. Video kayıt cihazını açtılar, tercüman aracılığıyla bana bazı haklarımı okudular ve beni sorgulamaya başladılar. Bazı soruları Türkçe tercümanın yardımıyla yanıtlayabildim. Avukat talebinde bulunduğum anda beni sorgulamayı kestiler, mülakatı bitirip video kayıt cihazını kapattılar.
Erkek ve kadın FBI ajanlar beni daha sonra şoförlü bir araca bindirdi ve başka bir binaya götürdü. Bu yeni binada FBI ajanları parmak izlerimi, fotoğrafımı ve DNA izlerimi aldı.
Erkek olan FBI ajanı bana mal varlığımla ilgili bazı sorular sordu ve benden mal varlığımı, şirketlerimi, evlerimi, akrabalarımın adreslerini ve banka hesaplarımı bir listeye yazmamı istediler. Video kayıt sırasında avukat talebinde bulunmuş olmama rağmen benden bu liste alındı.
FBI beni ikinci kez sorguladığında da bana avukat sağlanmadı. Ayrıca hiçbir zaman birinci sorgudaki avukat talebi hakkımdan vazgeçmedim. Benden istenen soruları yanıtlamaktan başka çarem olmadığına inandım.
Bazı soruları sözlü, bazılarını yazılı olarak yanıtladıktan sonra FBI ajanlarından iPhone’ umdaki numaradan avukatımı arayıp arayamayacağımı sordum. Erkek olan FBI ajanı, telefondaki rehberden avukatımın numarasını almak istiyorsam, onların telefonuma erişmelerine izin verecek formu imzalamam gerektiğini söyledi. Bu formu imzalamayı reddettim. Erkek FBI ajanı ardından bana bu formu imzalamazsam, avukatımın numarasına iPhone’um üzerinden erişemeyeceğimi söyledi.
Ardından bir hücreye götürüldüm.