Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz, yeni köşe yazısını "Adanmışların çocuklarının enteresan serüvenleri" başlığıyla kaleme aldı.
İkram Çarpan…
Eğitim gönüllüsü bir ailenin evladı olarak İkram kardeşimiz diyor ki:
Adım İkram Çarpan. Ben 1997 yılında 14 Nisan’da, Rusya'nın içerisinde Tataristan Özel Halk Cumhuriyeti'nin Yarçalı şehrinde doğdum. Babam oraya öğretmenlik yapmaya gitmişti. Ondan sonrasında ben 2 yaşındayken Kazan'a gittik. Kazan'da diğer kardeşlerim dünyaya geldi. Bir tane kardeşim Bangladeş'te dünyaya geldi. Rusya'da 11 yaşına kadar kaldım. Çok güzel bir çocukluk geçirdim. Rusya'dan Türkiye'ye, Türkiye'den Rusya'ya arabayla gider gelirdik. 7 gün sürerdi bu yolculuklar. Bazen 5 bazen 6. Volkswagen Transporter vardı 2000 model. Sonrasında Volkswagen Caravelle oldu. 10 artı 2000 model minibüs. Aralara un çuvalları, bulgur, pirinç çuvalları vs. derken çok güzel hatıralarımız, anılarımız geçti. Neredeyse dünya üzerinde çok az çocuğun yaşadığı bir tecrübe. Her sene yaşadığım beni çok mutlu eden çok güzel bir anıydı. Rusya'dan sonra Bangladeş'e gittik. Bangladeş'te ortaokulu ve liseyi bitirdim. Rusya'dan Bangladeş'e geçişte 8-9 ay Türkiye'de kaldık. 6. sınıfın 1. dönemini orada okudum. Ondan sonrasında da Bangladeş'e gittik.
Liseyi Bangladeş'te bitirdim. Haylaz bir öğrenciydim. Babam 8. sınıftayken hem matematik öğretmenim, hem sınıf öğretmenim, hem de müdür yardımcımdı. O sene biraz zor geçmişti. Çünkü hem daha gittiğimizin ikinci senesiydi. İlk gittiğimde normalde benim 6. sınıftan başlamam lazım. Ben ilkokul 3'ten başladım. İngilizce seviyemin kötü olmasından dolayı. Ondan sonra bir ikinci dönem içerisinde 3, 4, 5'i okudum. Ondan sonra 6. sınavına girdim. Bu sınavı geçtim. Sonrasında 7. sınıftan başladım. 7. sınıfta babam sadece matematik öğretmenimdi. 8'e geçtiğimizde babam hem matematik öğretmenim, hem sınıf öğretmenim, hem de müdür yardımcımdı. Kendisi çok disiplinli bir hocaydı. İşte çocukların kravatlar olsun, gömleğin pantolonun içinde olması olsun, işte ayakkabılarının spor ayakkabısı olmaması, kundur olması olsun. Yani çok azametli dikkat gösterirdi. Bundan da en büyük ceremesini ben çekerdim. Evden çıkarken ilk ben kontrol edilirdim. Okulda arkadaşlık kurmamız zor olurdu. Çünkü müdür yardımcımın oğlu ispiyonlar şeklinde düşünceler, fikirler olurdu arkadaşlarım tarafından. 9. sınıfta arkadaş edinmeye, çevre kurmaya başladım. Çok güzel arkadaşlarım oldu. Hala kendileriyle görüşürüz. Yarısı evlendi, ikimizin çocuğu oldu. Bangladeş'te çok güzel vakit geçirdim, çok güzel şeyler öğrendim. Oradaki dünyanın en fakir ülkelerinden bir tanesi, en çok nüfus olan ülkelerinden bir tanesi. Yani çok şeyler kattı bana. Hizmet açısından, kültür açısından, toplum açısından, insanlığın nelere ihtiyacı olduğunu idrak etme açısından. Sonrasında Türkiye'ye Isparta'ya, Isparta'da Süleyman Demirel Üniversitesi’nde İngilizce öğretmenliği okumaya gittim. Orada İngilizce öğretmenliği okurken ilk iki sene 17-25 olmuştu. 17-25'ten sonra biraz 400 evden 180 ev kapanmıştı diye hatırlıyorum. O tarz bir şey olmuştu. Hatta ben hayatım önce hep Hizmet’te geçtiği için, herkes öyle yaşıyor bilirdim. Dünyadaki herkesi. Hizmet’ten çıkma diye bir şey olduğunu, Hizmet evinde kalmamayı tercih etme diye bir şey varmış fikrini, maalesef ben üniversitede gördüm. Bana yardımcı olan, benimle ilgilenen bir tane abim iki ay sonra bir meseleden dolayı evden çıkıp ayrılmıştı. Sonrasında zaten 17-25 devamında olaylar hep aşağı doğru gitti. İlk iki sene talebecilik, okuldan arda kalan zamanlarda ev temizleme vesaire bu tarz işlerle meşgul olduk. Ondan sonra 2016-15 Temmuz'un ardından da yapabileceğimiz çok bir şey yoktu zaten. Üniversitemi bitirdim. Üniversite 3. sınıfta İngilizce öğretmenliğine başladım. Bir tane özel kursla İngilizce öğretmenliği yaptım. Ondan sonra üniversite bitti. Bir özel kolejde çalıştım. Aynı zamanda çalıştığım dil kursuna devam ettim. Gerçekten çok fazla ilerledim. 2017'de üniversite 3'te 25 çocuk öğrenci ile başlamıştım. Bundan tam 2 sene sonra, Eylül ayında, 2019-2018'in Eylül'de, 2016'nın Kasım'ında başladım. Evet, 2016'nın Kasım'ında başladım. 2018'in Eylül'ünde 25 öğrenci, 2 sene içerisinde 127 öğrenciye çıkmıştı. Benim ismimle birçok kişi kaydolmak için okulun dil kursuna geliyordu. Çalıştığım okulda da ilk seneyi bitirdikten sonra bir sonraki sene iki katı maaşla, yüzde 50 zamla çalıştım. Dil kursunda da ilk başladığımda saatliği 10 TL alıyorken, bundan tam 2 sene sonra saatliği 42 TL almaya başladım. Direkt çocuk gruplarının 4'te 1'ini maddi olarak. Çünkü ben şuna bağlıyorum, bütün kalifiyeli, güzel insanları, öğretmenleri sistemden çıkardılar. Kimini KHK ile, kimini hapse attılar, kimini zorla vs. Onların öyle bir boşluğu, yokluğu, boşluk bıraktılar ki, benim gibi bir tane çocuk daha 17-18 yaşlarında ama Hizmet’in eğitiminden geçmiş. Okullarından, eğitiminden en az ben bir şeyler almışımdır. Çok yaramaz, çok haylaz bir çocuktum ama o bile Türkiye'de çok büyük bir değer görmeye yetti. Bunu hiç kendime atfetmiyorum. Bu beceri tamamen Hizmet’indir. Bu şekilde Türkiye'de çok maddi olarak ve çalışma hayatı olarak çok güzel bir şey geçirdim. Öbür taraftan tabii her gün, her ay sevdiğimiz insanların başlarına kötü şeyler geliyordu. Kimisi hapse atılıyordu, kimisinden haber alamıyorduk vs. vs. Gerçekten durumları anlat anlat bitmez.
Ben üniversiteyi bitireceğim sene babam da Bangladeş’ten Kanada’ya gitti. Hatta onun da hikâyesi çok değişiktir. 2008–2009 yılında Bangladeş’teyken “Gidin Amerika vizesi alın kendinize, belki ileride işe yarar, arada gezersiniz, seyahat edersiniz” gibi bir tavsiye varmış o zamanlar. Babam da gitmiş mesela ve 15 dakikalık bir mülakat sonrası vermişler. 9–9,5 sene bu vizeyi hiç kullanmamış. Ama ondan sonrasında mecbur kaldığı için, kendisi zaten kendi hikâyesini anlatmıştır, mecbur kaldığı için Amerika’ya gitmiş, Amerika’dan Kanada’ya geçmiş. Kendisi mahkemeye başvurdu, geçti. Aile birleşimine başvurdu. Ben hem aile birleşimi bekliyordum, aynı zamanda kardeşim de benimle beraber Türkiye’deydi. Hem aile birleşimi bekliyor hem de işlerime bakıyordum. Bizim abilere, ablalara yardım edecek bir şey varsa elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordum. Bir yerden bir yere gitmek için şehirler arası yolculuk oluyordu ya da bir erzak taşıma oluyordu. Başka bir şey gerçekten yoktu bakıldığında.