Düğmeye bastılar !

Samanyoluhaber.com yazarı Murat Çetin'in haftalık analizi

MURAT ÇETİN 


Düğmeye bastılar! Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını kendi adamları söylüyor. Cübbeli Ahmet Hoca’nın son sözleri yenilir yutulur gibi değil. Kendilerince yeni bir İstiklal Savaşı’ndan bahsediyorlar. Bir 15 Temmuz onlara yetmedi anlaşılan yeni 15 Temmuzlar planlıyorlar. Cübbeli’nin bir yıllık erzak stoklayın sözü işin bu defa daha da ileri noktada olduğunu gösteriyor. 15 Temmuz öncesinin şartlarına benzer şarlar yaşıyor AKP Genel Başkanı Erdoğan. Hatırlayın 2014-15 ve 16 yılında olanları. Haziran 2015 seçimlerinde tek başına iktidarı kaybeden bir AKP vardı. Kaos ve korku ile alındı Kasım 2015 seçimleriyle iktidar! Kan döküldü, bedel ödetildi ve korku iklimi pompalandı topluma. Hatırlayın 15 Temmuz öncesini…


Hatırlayın! Erdoğan’ın diplomasının sahte olduğuna ilişkin iddialar artık herkesin dilindeydi. Hatırlayın, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları sonrasında 4 bakan istifa etmişti. Hatırlayın, MİT tırları ile Suriye’deki İslami gruplara rutin dışı silahlar gönderiliyordu. (Ki bu durumu suç örgütü lideri Sedat Peker daha sonra detaylı bir şekilde açıkladı ve olayı doğruladı) Yolsuzluk dosyaları, ekonomini kötüye gitmesi… Silah ve uyuşturucu satışının ulaştığı nokta ve mafyalaşan AKP iktidarı! Bütün bunları geride bırakacak bir operasyona hatta eski başbakan Binali Yıldırım’ın ifadesi ile bir  PROJE’ye ihtiyaç vardı. Ve   Erdoğan’ın ALLAH’IN LÜTFU olarak gördüğü 15 Temmuz’u gerçekleştirdiler. Bir senaryo uygulamaya konuldu. Senaryo öncesinde ciddi bir hazırlık yapıldı. Önce bu senaryoyu engelleme potansiyeline sahip muhalif medya susturuldu. Samanyolu TV, Kanaltürk, Bugün TV, Zaman Gazetesi ve Bugün gibi gazetelerin susturulmasına bir de bu açıdan bakın. Sonra hakim ve savcılar tek tek fişlendi. Kendilerine zorluk çıkaracak bütün isimler belirlendi ve beklemeye alındı. Valiler, kaymakamlar ve emniyet mensupları için de aynı şey yapıldı. Ve 15 Temmuz senaryosu, projesi uygulandı. Ve birkaç gün içinde kendilerine ayak bağı alacak gerçekleri çıkaracak hakim ve savcılar, valiler-kaymakamlar ve emniyet mensupları önce ihraç edildi, sonra tek tek gözaltına alındı. Ve nihayetinde tutuklandılar.  


15 Temmuz üzerinden 6 yılı aşkın zaman geçti. Şimdi her şeyi ile dökülüyor 15 Temmuz senaryosu…15 Temmuz’a ilişkin her şeyin yalan olduğu bir bir ortaya çıkıyor. Binali Yıldırım’ın deyimi ile bunun bir PROJE olduğu artık gün gibi ortaya çıkmaya başladı. Toplum vicdanı “acaba !” demeye başladı. Kuşkular arttı… Yurt dışındaki cesur gazetecilerin yayınları sayesinde Türk kamuoyu bir bir gerçekleri öğrenmeye başladı. Örneğin bir MAVİ OTOBÜS geldi, çarptı ve iktidarın yaydığı bütün algıları altüst etti… 6 yıldır binlerce kişi hala tutuklu. Binlerce kişi işinden ekmeğinden oldu. Binlerce kişi yurtdışına gitmek zorunda kaldı. Tüm bu zulmü  AKP iktidarının bir başarısı olarak sundular. İleride bir gün yargılandıklarında kendi itirafları onlara yetecek, kimsenin bir şey demesine gerek kalmayacak. Varsın bugünlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gibi isimler 15 Temmuz sonrası mezalimi bir başarı gibi sunsun. Soylu’nun sadece 5 Temmuz 2022’de  yaptığı açıklama bile bir soykırımın açık itirafıdır. Soylu, 15 Temmuz 2016’dan 20 Haziran 2022’ye kadar, Gülen Cemaati mensubu oldukları gerekçesiyle 332 bin 884 kişinin  gözaltına alındığını, 101 bin kişinin tutuklandığını, 104 bin kişi hakkında adli kontrol kararı uygulandığını ve cezaevlerinde hala 19 bin 252 tutuklunun bulunduğunu söyledi ve tarih kaydına geçti.


Dedik ya! 15 Temmuz senaryosunun, projesinin boyası artık akmaya başladı. Şimdi yine Tayyip Erdoğan’ın sahte diploması konuşulmaya başlandı. Yolsuzluk ve usulsüzlüklerde sınır üstü sınırlar aşıldı, rüşvet ve dolandırıcılık alabildiğine revaçta. Türkiye tam anlamıyla AKP iktidarının neden olduğu basiretsizlikler yüzünden mafya devletine dönüştü. Faili meçhul infazların yapıldığı ülke haline geldi Türkiye! Ekonomik kriz derinleştikçe derinleşiyor. AKP iktidarı her geçen gün kan kaybediyor. Memur ve emekliye zam veriyorlar, asgari ücreti arttırıyorlar, vergi affı, öğrenci affı ve imar affı çıkarıyorlar olmuyor. TOKİ Konut Projesi diyorlar bir hafta sonra balonu sönüyor. Ekonomik kriz nedeniyle artık gemileri Doğu Akdeniz’de yüzdüremez duruma geldik. Mavi Vatan dedikleri proje de hayal oldu. 


Şimdi külhanbeyi gibi ikide bir Yunanistan’a efeleniyorlar. Suriye’de istediğini alamadı Erdoğan.  Seçimlere az bir zaman kaldı. Bu gidişle sadece iktidar gitmeyecek, ismini değiştirseler de Silivri Cezaevi’nin yeni sakini, Sincan Cezaevi ile yüzlerce cezaevinin yeni sakini, zulmeden, hırsız, arsız, eroin ve silah satıcısı AKP’lilerin yeri olacak gibi! Görünen köy kılavuz istemez! Peki buna razı mı olacak Erdoğan ve şürekası!  Elbette olmayacak! 


OHAL İSTİYORLAR!


Seçimlere 8 ay gibi bir zaman kaldı.  Yurtdışındaki kalan paralarını da getirecekler. Memur ve emekli maaşlarına yine zam zam üstüne zam yapacaklar,  EYT’yi çıkaracaklar, AF çıkaracaklar… Ama hiçbiri yetmeyecek!  Ve işte o zaman Karanlık Saray’ın karanlık odasındaki karanlık masanın etrafında yazdıkları senaryoyu uygulayacaklar. Belki HDP’yi kapatacaklar; Kürt seçmeni sokağa dökmek isteyecekler. Belki İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağı getirecekler, CHP seçmenini sokağa çekecekler… “Tayyip giderse din gider” deyip İslamcı tabanı sokağa çekecekler… Sedat Peker üzerinde yeni bir terör örgütü oluşturacaklar, medyada yeni tutuklamalar başlayacak. Belki de Peker’in sözlerine yer veren twittlerini paylaşanlara operasyonlar yapılacak… Belki bunlar da yetmeyecek… Nerden mi biliyoruz, Cübbeli’nin sözlerinden!   


Cübbeli’nin, “Önümüzdeki günler çok hayır göstermiyor. İlerisi hayırdır ama çok vatan haini var. Çok din-devlet düşmanı var. Onun için bir temizlik de icap edebilir... İnsan kenarda köşede onun için ekmek alacak para koymalı. İnsan bir senelik ihtiyacını, temel ihtiyaç maddelerini, bozulmayacak mallardan kilerinde, ambarında bulundurmalıdır. Bu sünnettir. Un, şeker, kuru fasulye, nohut gibi..." sözlerini Tayyip  Erdoğan iktidarının “gözyaşı ve kaos” düğmesine basması olarak okuyabiliriz. Bu sözlerden sonra Türkiye’de seçimler yapılıp yapılmayacak mı artık onun bile garantisi yok. Bir savaş çıkarıp seçimleri erteleme izlerse bu defa ikinci planı devreye sokacaklar. Olağanüstü Hal (OHAL) şartları altında seçime gidecekler… Kargaşa ve tutuklamaların gölgesinde bir seçim planlıyorlar. Kaybetmemek için değil kalmak için gitmemek için plan yapıyorlar….


Son çırpınış içindeler ve çırpındıkça daha çok batacaklar, battıkça bu ülkenin insanını da çukura çekecekler. Kabus senaryosu değil bu, Cübbeli’nin sözlerinin tercümesi!

22 Eylül 2022 13:51
DİĞER HABERLER